/ tahmin ettiğin ve sesin sırdaşlığına soyunduğun randevu vakti
/ kayıp giderken yaşam, anın başlangıca olan uzaklığı, var ettiğimiz
kendimizin ol”duğu an
/ gözleri kapalı koşan mitolojik bir atın şimdi çekilen fotoğrafta durduğu yer
/ ‘buz’’ gülüşünün vakti, kekeme cümlelerde tanrı öldü dedirten
tam tamına ayak üstü bir tenhalığın sonbaharı salınıyordu
nasıl da böylesi bir töreni terk edebildiniz tam da kutlamalar öncesi
kendinize nasıl kalakaldınız akıl almaz olan
yıpranmış bakışlarınızı taşımanıza yardımcı olamayacağım
Varacaklarım için ne çok erken, ne de geç artık. Yol aldığım düzlemde
değil nasılsa, irademin kör kuyularından bana sızan ışık. Beyaz
uykusuzluklardan, körpe uçurumlara düşürüyorum; gecenin kokusu, sesi,
rengi olmayan kötürüm çocuğunu.