geri dön




 

█  meral kaya 



YAŞIM YAŞAMIM KADAR


Varacaklarım için ne çok erken, ne de geç artık. Yol aldığım düzlemde değil nasılsa, irademin kör kuyularından bana sızan ışık. Beyaz uykusuzluklardan, körpe uçurumlara düşürüyorum; gecenin kokusu, sesi, rengi olmayan kötürüm çocuğunu. Güne sahip bir kadın kaybediyor hayat. Kutsa çıkıntı avazlarla zaferini.



Öyle bir yere ulaşıyor ki zihnim de oluşan gedik artık her şey aşina. Gölgelerim hep bir beden dar geliyor; bu çaresiz büyümeler için tarife kalkan sırnaşık kelimelere. Oysa ilk emir; ‘’Sevişin gölgelerinizle!’’ idi. Zaman beni ayraç kılıyor kendine. Zaman beni teslim alıyor; renkli entarilere bezeli, yalın ayak telaşlardan, al yanaklardan. Sonrası mı sonrası kadınlığın çirkef yayvanlığı işte.



Yaşım yaşamım kadar; ne çok genç, ne de ihtiyar. Rutubetli, soyut, kokuşmuş bir yaşamdan, naftalin kokulu birkaç imgeyi çıkarıp kendime bağırıyorum durmadan. Yaşım yaşamım kadar(!)



        Ne çok genç..

                   Ne de ihtiyar..



Yetişmeye gücümün olmadığı bir hızla değişiyor her şey, alışkanlıkları geleceğe devretme yetimi kaybediyorum. Her şey değişiyor büyük bir hızla bütün yasa ve kaideleri yok sayarak. Uç uca eklenmiş kırık seslerden arta kalan bir şarkı mırıldanıyor gördüğüm herkes. Gördüğüm herkes mi (?) Hani şu ruhumu ıslattığım yağmur sularında kendine gemiler yüzdüren herkes(!)(ler) mi ? Bakışlarında ben’lerin kaybolduğu eskidiği değil, kaybolduğu herkes(!)(ler) mi(?)



’Hiçleşmenin’’ sınırında buluyorum kendimi her günün devrik sonunda. Durup tekrar yol alıyorum; tılsımlı öykülerimin son repliğine;





- Ey düş kaçkını ruhum, bilmez misin ki bütün savaşlardan yenik çıkmak, bütün yol aldıklarından geri dönmen için tanrı lanetini üfledi sana. Ve çatlamış sesinle ettiğin dualar, dinsiz bir bilgenin anlamsız ifadesine asıldı sureti mosmor.



Yaşadığım yere benziyorum aslında git gide, kararsızlık hali içerisinde yapayalnız.. Misafir dokunuşların, giderayak sevişlerin, uykusuzlukların, ter kokularının, kire pasa bulanmış ‘’pis tırnak aralarının’’ içine hapsedilmiş bir yalnızlık. Hiç olmadığım kadar da gerçek üstelik.





Şimdi bütün bilinmezlikler aynı çıkmaz. Sus saatlerine damıtılmış birkaç imge Tanrının soluğunda kirlenen. Gizle kendini ruhum kirlenen sözcüklerden. Tüm sızıntılar düşüncemin ürünüyken sakın kendini; leş yiyicisi fikrimin cellâtlarından. Günah artığı anlarda yanarken ellerin, çıldırış vaktine beş kala kır tüm saatlerin sarkaçlarını.



Ve tekrar et kendine durmadan, benim yaşım yaşattığım kadar



mylia-poseidon@hotmail.com 



 

  geri dön

başa dön

 

© 2009