Manzaranın içine kötü çizilmiş bir hayal kırıklığıyım; içinde yer alan
ama uyumsuz bir detay. Kendime bile huzursuz anlarım var. Kocaman bir
gülüş satıyorum ara sıra hayata..eğer heybemde kalmışsa.. Heybe kaldı mı
ki bu zamanda? Hayır, plastik bir market torbası. Mutfakta
biriktirdiklerimizden. Sıcak bir protesto, sıcak bir karşı çıkış bir
market torbasından olduğu gibi çıkar mı dışarıya? Malın kalitesi düştü.
Butik ürün, organik ürün zamanı şimdi. Oysa ben o kocaman gülüşü bir örme
bir bez çantada pazarlamalıydım dünyada.
Gözleri bulandırıyorum sadece, yanıltıyorum, kafa karıştırıyorum. Janti
kelimeleri yanyana getiriyorum şanslıysam ve şanslıysam merkezden
uzaklaştırıp taşraya gönderiyorum acıyı ve komiği atıyorum merkez
vilayetlere. Konu değişiyor, gündem değişiyor biraz da ben değişiyorum
tayin zamanlarında. Lojman verilmedi bana henüz. Baraka inşa ettim
kendime, dündeki benle, gelecekteki ben olabilecekle birlikte kalıyoruz
ve bölüşüyoruz ayın gider hayallerini. Aidatı, derme çatma tuvaletlere
bırakıyoruz her gün yemekten sonra..bazen yatmadan hemen önce.
Tamamlayamıyorum hiçbir hikayeyi, hiçbir şiiri. Ben sapa yolları
seviyorum. Ana yollardan sapmayı seviyorum! Muhteşem bir tabloya ansızın
bir kova boya boşaltmayı seviyorum…
Gölde hava baloncuklarının peşindeyim. Büyük balıklar hepsini teker teker
sömürürken yakaladıklarımla idare ediyorum ve çaktırmıyorum aslında tüm
hava baloncukları benim! Hiçbir balıkta olmayan masmavi küçük bir
kuyruğum var benim.
Ruhumun içine aynalar koydum komik komik. İçime izi olanlar ya da talan
edenler kendi komik görüntülerine bakıp gülsünler, oyalansınlar diye. O
zaman daralmıyor ruhum, o zaman sıyrılıp çıkıyorum ben olan o tuhaf
kuyudan. Neyse çok bahsettim kendimden..sıkıldım..uzaklaşıyorum yine.
Belki bir gün şark görevim biter yeniden dönerim şehre.