"birbirine bağlanmak
yeterli değil ! kurtulmak gerek "! baha tevfik
"benimle ilgili
bir şey bilinecekse doğum
ve ölüm yeterli, çünkü aradaki tire kadarım." hakan günday
anarşizmin osmanlıcası : fesefe-i ferd
öyleyse tersinden ve sonundan başlamalı okumaya. yazmaya. konuşmaya.
susmaya. baha tevfik'in burhan şayli tarafından günümüzün diline
kazandırdığı
felsefe-i ferd "anarşizmin osmanlıcası kitabı şu sözlerle
bitiyor : ben bu yeni çağın içinde anarşizmi görüyorum. kanımca
kölelikten, ücretli köleliğe ve ücretli kölelikten sosyalistliğe geçen
insanlık en sonunda anarşizme ulaşacak ve orada bireyselliğini bütün
bağımsızlığını, bütün azametini yaşayacaktır"
bölmeyelim devam etsin baha tevfik : "fakat bu anarşizm ; şimdilik
başlangıç durumunda bulunan yöntemsiz ve düzensiz bir anarşizm değil,
doğaya ve doğallığa uygun fenni (bilimsel )ve gerçek anarşizm olacaktır."
az kaldı son cümle :
"şimdiki anarşistlik kendi yerini açmak için engelleri yıkmakla meşguldür.
geleceğin anarşistliği kendi gerçek yerini bulunca artık yıkmakla değil,
tersine yapmakla uğraşacaktır."
diye sürdürüyor.
ve bitiyor son cümle aynı adlı kitaptan : "bu meseleyi yıkılan esaslar
adlı ikinci kitabımızda daha çok açıklayacağız". -böyle bir kitap bildiğim
kadarıyla yazılamamıştır eserleri arasında bahsi geçmemektedir-
burhan şayli’den bir not. 1990'lı yılların başında baha tevfik üzerine bir
araştırma tezi yazmayı dener ve fakat İstanbul üniversitesi felsefe
bölümü bu tezin bu araştırmanın yapılmasına izin vermez..
bitti. derin bi nefes alabilirsiniz artık. ve bilindik başlangıçlara
dönebilir miyiz artık. asla.
yukarıda uzun uzun dile gelişine tanık oldunuz bir felsefecinin ki
felsefeciler nezdinde adı anılmayan bir filozofun. teorisyenler nezdinde
çoktan adı unutulmuş bir teorisyenin. eleştirmenlerin mizahçıların adını
anmaktan imtina ettiği ya da ettirildiği bir eleştirmenin yazarın
gazetecinin mizahçının siyaset bilimcinin çevirmenin anarşistin.
çok da uzak değildir. bir alfabe farkı vardır aramızda. resmi ideolojinin
devlet tezinin yaptırımlarıyla dilin makasa geldiği yerdir altı üstü.
makasın açıldığı yere mi : dil devrimi diyorlar adına dilin sürekliliğini
kesintiye uzatma girişimi olarak da okunabilir.
orda bir anarşist var uzakta adı : baha tevfik.
mülksüzlüğün, yoksulluğun dar zamanlarda yaşamanın adı : baha tevfik.tam
olarak doğum tarihi bilinmiyor olsa da -kimlerine göre 1881 kimilerine
göre ise 1884 izmir doğumlu- en fazla 30-33 yıl ömrü olan birinin. bir
şey var ki kesin.1914 yılında bir karaciğer sorunu nedeniyle genç yaşta
aramızdan ayrıldığı bir filozofun.
izmir ili konak ilçesi iki çeşmelik semtinde ilkokul, ortaokul ve liseyi
bitirdikten sonra istanbul’da mekteb-i mülkiyeyi bitirir daha lise
yıllarındayken felsefeye siyasete edebiyata ilgi duyar gazetelerde
felsefi yazıları yayımlanır. kant’ı nietzsche’yi de o yıllarda okur ve
etkilenir. materyalistliğinde ise felsefeci ludvig buchner'in “madde ve kuvvet”
adlı eserinden etkilenir.
meşrutiyet sonrası görece özgürlük ortamında tüm bir kuşak etkilenir bu
kitaptan.“madde ve kuvvet" baha tevfik’in dinsel kavramlara ilişkin -allah,
din, ruh, kader, yaratılış- materyalist bir felsefeye yönelmesinde ve
ateistliğinde önemli bir rolü olduğu düşünülmektedir.
1910 yılında arkadaşı ahmet nebil ile birlikte felsefeyi daha yakından
tanımak ve genç nesillerin felsefeyle tanışmalarına yardımcı olmak
felsefi kitaplar yayımlayan "teceddüd-i ilmi ve felsefe kütüphanesi"
yayınevini kurar. yayımladığı gazete dergi ve kitaplarla kendi kuşağı
üzerinde materyalist düşüncelerin gelişmesinde önemli katkıları olur.
1913 yılında ise coğrafyamızda konusu sadece felsefeyle ilgili aynı adlı
ilk “felsefe mecmuasını" çıkartır.
mülkiyeyi bitirdikten sonra tekrar izmir ‘e döner. 1323'te (5 ağustos
1907) hüseyin hilmi ve ismail suphi tarafından yeniden çıkarılmaya
başlanan izmir gazetesinde yazmaya başlar. 1907 yılında izmir’e dönüş
yapan baha tevfik'in yazıları İzmir ‘deki dergi ve gazetelerde
yayımlanır.
baha tevfik’in yazdığı dergi ve gazeteler : bir kısmı baha tevfik'in
yazılarının yayımlandığı (izmir, usbuî izmir, haftalık izmir [izmir 10.
sayıda usbuî izmir, bu da 20. sayıda haftalık izmir adını almıştır],
sedat, edebî serbest izmir, serbest izmir, kadın [selânik]); bir kısmı da
bizzat kendisinin çıkardığı gazete ve dergilerdir (11 temmuz, ferdâ-yı
temmuz).
1909 yılında tekrar istanbul’a döner ve yayınlarına aralıksız devam eder.
baha tevfik’in yazılarının yayımlandığı gazete ve dergiler : eşref/musavver eşref, şiir ve tefekkür, resimli istanbul, musavver hâle,
sadâ-yı millet, tenkid, teşvik, hak yolu, karagöz, yirminci asırda
zekâ/zekâ, alemdar/teşrîh/takvimli gazete/alem, büyük duygu, çocuk
duygusu.
baha tevfik’in çıkardığı dergiler : hem de bizzat kendisi gazete ve dergi
çıkarmıştır; (piyano/düşünüyorum, eşşek/kibar/yûha/mâlum, felsefe
mecmuası).
kitapları ve çeviri eserleri : 1.baha tevfik-ahmed nebil, hassâsiyet bahsi ve yeni ahlâk. 2.ernest
haeckel, vahdet-i mevcûd-bir tabiat âliminin dîni, çev. baha tevfik-ahmed
nebil. 3.baha tevfik, teceddüd-i ilmî ve edebî. 4.ludwig buchner, madde
ve kuvvet, çev. baha tevfik. 5.odette lacquerre, feminizm- âlem-i nisvân,
çev. baha tevfik. 6.ribot, fouillee, worms, robier, boirac, de
laoutiere'den bi't-tasarruf tercüme, psikoloji-ilm-i ahvâl-i rûh, baha
tevfik-ahmed nebil. 7.alfred fouillee, târîh-i felsefe, çev. baha tevfik-ahmed
nebil. 8.hofdini, emil fake, andre lichtenberger'den bi't-tasarruf tercü¬me,
(nietzsche) hayatı ve felsefesi, baha tevfik-ahmed nebil memduh süleyman.
9. baha tevfik, felsefe-i edebiyyat ve şair celis.
diğer eserleri : 1.felsefe-i ferd. 2.Muhtasar Felsefe , 3.Karagöz Salnâ-
mesi, 4.Tedkîkât: Terâcim-i Ahvâl, 5.Fransızca İştikak Lugatı (Hasan
Vasfi Menteş ile birlikte), 6.Mantık (Robier'den tercü¬ me), 7.Ba'sü
Bade'lMevt (Leo N. Tolstoy'dan tercüme).
bu coğrafyada yaşamış ilk ameliyatını da kendi bedeni üzerinde denemiş,
ilk pozitivist doktor şair filozof beşir fuad’ın otuz beşinde düştüğü
yerden materyalizmin bayrağını devralan daha yukarılara ötelere taşıyan
biri o. kimi kaynaklara göre ilk meşrutiyet sonrası ki bi
ferahlık dönemi olarak anılabilir tarihçiler felsefeciler aydınlar için.
daha çok da zincirlerinin bir bir kırılmaya başladığı özgürlüğü için
düşüncenin..
coğrafyamızın ilk felsefe dergilerinden birini adında ve içeriğinde
felsefe geçen "felsefe mecmuasını" çıkartanlardan biri. ki bu dönemde ve
her daim meşrutiyet sonrası edebiyat, felsefe siyaset tarihi adı altında
kategorize edilerek bir paranteze hapsedilen tarihi edebiyatın tarihin
felsefenin siyasetin şiirin.ve en çok da öznenin. ki tüm bu pratiklerin
olmazsa olmazı öznelerin. çağrılan ve fakat öznelliklerini korumak ve
orda diretmek direnmek adına her hiç bire yere kıpırdamayan öznelerin. ve
akışı tarihin. bir parantez açılır ve içine tüm bir edebiyat felsefe
sosyoloji tarihi sığdırılmaya çalışılır. "maddeci", "ruhçu" diye
etiketlenen filozoflar. oysa kendi özgünlükleri ve özgüllükleriyle
parantezin tirenin dışına taşan şairler felsefeciler edebiyatçılar
tarihçiler yok mudur. vardır elbette. tüm tarih bir kategorize etmemin
paranteze almanın tanımların tanımlamanın sınırlanmanın sınırların tarihi
olarak mı kalacaktır...
amma ve lakin tarihte düzde ve her yerde verevine çivit badanalı derme
çatma evlerde mızrağın çuvala sığmadığı yerlerde yaşayanlarla mı başlar
asıl tarih. ve yalınayak ve çırılçıplak tarihi sözcüklerin. sözün yazının
dilin dibe vurduğu anlar. tek harfi kalsa da teslim olmayan son kalan
harfiyle direnen tarihi körler alfabesinin . "tam intihar edecekken
kapının çalması durumu" ,ve derin endişesi penaltı anındaki kalecinin. o
anlarda mı başlar asıl tarihi tehlikenin. o anları mı beklemeli tarih
yazıcıları vakanüvisler.
bir sorudur hala ...
saatlerini bir filozofun geçtiği "an,"a göre ayarlayanlar, kuranlar. ve
torino’da bir atın boynuna sarılarak çıldıran filozoflar. tekçi türcü
tarihin sonunu ilan eden edenler. ve tüm bunlardan bihaber viran
tarihinde dünyanın bi ucunda direnen ve ol tarihte ilk işleri meydan
saatlerine iktidarın ateş etmek olanlar. ve şiirlerinden ve hayallerinden
başka kaybedecek bir şeyleri olmayanlar. ol gecenin sonunda ve bir
barikatta dövüşenler ve ey isyan edenler...
ve bir cephede savaşırken bir hiç yoluna faşizmin dünyayı dünyalılara dar
eden -kardeşi kardeşe düşman kılan emelleri uğruna -iki nefes iki kurşun
arasında sırt çantasına attığı kelimelerle felsefe yapan "dilimin
sınırları, dünyamın sınırlarıdır" diyerek tüm sözcüklerinin altına dilin
dinamit koyan filozoflar...
ve bir eş"zaman"da. ve bir "varlık", olarak bir ömür üyesi oldukları
faşist partinin aidatlarını -ki ne uğruna olursa olsun- aksatmayan
filozoflar...
ve bir sınırda gestapo peşindeyken kendine ve birazını da arkadaşlarına
sakladığı tabletlerle dünyayı bedeni ve sınırlarını bedenin havaya uçuran
filozoflar.. ve oracıkta bir kez daha intihar eden felsefe..
bir sorudur hala.. cemal süreya'dan esinle ve her daim şairin hayatı
dahil iken şiire, bir kez daha yesenin bir kez daha mayakovski ve hep bir
ağızdan yüksek sesle nilgün marmara... peki ya felsefeci peki ya
filozof...
ve kimse bilmiyor nereye... ve kimse bilmiyor nereye... krematuyuma giden
trenler. henüz daha yakılmak icat edilmemişken.. toplama kamplarında "bu
salı,"nın. ve evet o salının hani o "şemsiyesi olmayan salı günleri,"nin..şiiri...
"dışarıda kapının önünde", kalan ne varsa..
ve işte orada şemsiyesiz ve kanlakarışık günlerinde dünyanın "anlam
arayışı insanın," bir partinin kurtarıcı rolünde cisimleşen ideolojinin
ve etik tercihinde ısrarı bir logoterapistin...direnişi öznelliğin.
öznenin..
arka sokaklarına dönelim öyleyse hayatın. tozlu raflarına tarihin
felsefenin edebiyatın. ki orada başka bir tarih yazılmakta tek tek "ferdlerin",
bireylerin öznelerin tarihi. ve işte oralarda rastlamaktayız otuz üç
yaşındaki genç adama iktidarların karşısında her daim mizahın felsefenin
diliyle diklenen ve ayak direyen baha tevfik'e .
farklı farklı baha tevfik okumaları vardır. kimilerine göre bir liberaldi
o. kimilerine
göre osmanlı felsefe tarihinde aykırı düşünceleriyle
zararsız bir figür. oysa iktidarlar karşısında bir duruşu vardı baha
tevfik in. egemen edebiyat ve ahlak anlayışına statükoyla özdeşleşen
felsefeye ve geleneksel olan her şeye bir itirazı vardı.
yaklaşık yüz altmış yıl önceki tarihe sahip çıkamamanın utancıyla ve
cumhuriyetle birlikte dildeki kesintiyle unutulmaya bırakılan
eserlerinden bir kaçı çevrilebildi günümüz türkçesine.. kendi felsefi
duruşunu özetleyen asıl eseri olarak da görebileceğimiz ve geçen yıl
kaybettiğimiz anarşist felsefeci şair burhan şayli'nin 1990 lı yılların
başında günümüz türkçesine kazandırdığı "anarşizmin osmanlıcası", alt
başlığıyla felsefe-i ferd.
ve yine aynı yıllarda şayli tarafından osmanlıcadan türkçeye çevrilen
baha tevfik in de aralarında bulunduğu üç yazarlı –baha tevfik, memduh
süleyman, ahmet nebil- "nietzsche felsefesi ve hayatı" kitabı. aynı adlı
kitap bazı yayınevlerince yapılan baskılarında sadece baha tevfik'in
hazırladığı bir kitabı olarak sunulmaktadır ve özensiz çevirileri
yanlışlarla doludur.
islamcı düşünce içinde değerlendirilebilecek akademisyenlerce hazırlanan
kitapların bölümlerinde de baha tevfik eserlerinden bahsedilmekte üzerine
değerlendirmeler yapılmaktadır. doç.dr.mehmet akgün 'ün 'materyalizmin
türkiye'ye girişi ilk etkileri" adlı çalışmasında baha tevfik'in
edebiyatla ilgili görüşleri ele alınmaktadır.
baha tevfik'e göre edebiyat katiyen muzırdır. baha tevfik'in çıkardığı
"piyano," mecmuasında yaklaşık olarak -1910- aynı başlıklı yazısından bir
alıntıda "düşünmeksizin hükmolunur ki, edebiyat umumui ve salgın bir
dimağ (beyin) hastalığından başka bir şey değildir," (materyalizmin
türkiye'ye girişi ilk etkileri, m.akgün)
baha tevfik'in ait eserlerinden "felsefe-i edebiyat ve şair celis, doç.dr.
ali utku ve doç.dr. kemal kahramanoğlu tarafından günümüz diline
kazandırılmıştır (çizgi yayınları).
ve bir sorudur hala. tekrar sorulmalıdır. beşir fuad ‘tan sonra ilk
pozitivistlerden' materyalist, milliyetçilik ve evlilik karşıtı -ki hiç
evlenmemiştir bir cehennem olarak görmektedir evliliği- evlilik kurumunu
ve egemen ahlak anlayışını eserleriyle sürekli eleştiren ateist bir
filozofta ne arar ne bulur islamcı felsefeciler araştırmacılar…
belki de ilgi alanlarına aldıkları bu materyalist felsefeci den inançlı
bir felsefi referans çıkartabilme arayışları. beklentisi. hepsi de nafile
uğraşlar.
ancak tozlu sayfalarda kalan ve günümüzün diline kazandırılmayı bekleyen
bir çok telif ve çeviri eseri bulunmaktadır baha tevfik'in.
bir sorudur hala yolumuzun üstünde baha tevfik sormuştur. öyleyse baha
tevfik ile bitirelim. yazının başında cevabı verilse de hatırlatmak ve
bir hafıza oluşturmak babında bu kez birlikte soralım…
“kanımca dünyada akla uygun bir hükümet kurmak gerekirse ve herhangi bir
sebepten dolayı bunu onaylarsak şuna kani olmalıyız ki o hükümet
kesinlikle sosyalist hükümet olacaktır. anarşizme gelince, bu büsbütün
ayrı bir içeriğe sahiptir. bireyi yaşatmak ve bireye, bireyin özgün
meziyetlerine karşı olan bütün güçleri mahvetmek demektir. acaba nereye
doğru gidiyoruz? hayat yolumuz üzerinde sosyalizm mi, anarşizm mi var?”