ŞİİR

Payanda   







Girdap Antika


Girdap çalışkan bir karmaşa
Tirioni anarken, mavi oda
Sözcüklerin üzerinde yürü
Güneşi rahle, gözlerini âyet bildim
bildim çünkü üşengeç bir seyir hâlinde
tahammül sınırında bir perde
Nasıl oynaşmasın şeytânın diliyle
Baksan bir çocuktur kalbim
yırtar her gece en sevdiği geceyi
Rolleriniz bitti kalkınız ve Zargara gözü
Şimdi gün âh vaktidir
Terk edilmelerden yapılma bir adamımdır
Bu yüzdendir sarhoşluğum anlarsınız

Bana aşkları getirin
Bitmeyen tüy sanrılarını.
Cezvede uyuklayan hatırları
Sahte baloları ve iskambil karışıklığını
Size beni ölüme sürüklemek adına
ne verdilerse bana getiriniz
Birlikte yıkalım bu yabancı dünyayı
ve onun merhametsiz, bitli saçlarını

Kimsem kalmadı yalnızlıktan başka
Yine ben ve o, garip bir yalvarış
Duysaydı sesimi yankısı olmazdı
vicdan etseydi şimdi yok demezdim
Öyle bir boşluk ki ölüler görüp
mezarlarına tekrar gömülür
Sığındım ya sığ koynuna
Vursun kuşlar üç kez ağzıma.

Unutma sevmek önlem almamaktır
Bir yanlışın peşinde sabahları
elinde mum düzgün çizgiler aranmaktır
Gökyüzü yazsın, gösterdiğim son rüyadır
Baksan kamaşırdı acıdan dişlerin

Dâvet ettim çiçek uykusudur yaşam
hep bir darbe üstüne halvet
Kim yazdıysa o bozsun kara büyüyü
kurumuş sevgiler çağında
Çağırın özlediğim berrak suyu.


dizin    üst    geri    ileri  

 



  5  

 SÜJE  /  Payanda  /  yirmi dokuz eylül iki bin on beş     12