ÖYKÜ

Sena Özay  





 

İÇİMDEKİ SÖĞÜTÜ BÜYÜT


Belini bükemediğim her şeye inanç dedim. İnanmaya sevgiyi bulayıp, gerçeklik yağında kızarttım. İnancımı yamalı bir döşeğe yatırdım. Rahatsız, sert, sırtıma batan bu döşeğe gerçeğim dedim. Sürdürmeye mahkum olduğum. Mananın mazrufta var olduğunun idrakına eriştim, topuklarım henüz pembeye çalarken. Çöp kutusunda buruşmuş faturalar, red mektupları, birkaç pul... Pullar ıslak. Bir tükürük nasıl parlar bilirim, çöp yığınını seyre dalarken gözlerimi rendelemesine karşı koymadım. Dilimin omurgasını çatlatıp tek tek dökülsün isterdim adın ama biliyorum yerimi. Neydi yerim? Kaybettiğimi kabul etmemin size ne kazandırdığı pek mühim değil. Beni itelemek için duvar kadar soğuk şu ellerinizdeki nasırlara değdi mi? Zaman eğilip bükülürken ben bir kaşığım diyemedim. Zaruri olan her ne varsa aldım yanıma terk ederken iskemlemi. Eller açıldı, eller kapandı. En samimiyetsiz dilekler hep sesli dillendirildi ıslak ağızlarda. Ben en çok ağız kenarlarına inandım. Güzel susan insanlar. Zaten hep susardı güzel insanlar. Ben en güzel yanımı öldürürken bu mıh gibi çakıldığım iskemlemde en çok ona inandım. Yamalı döşeğime. Fena inandım, insan aşılması gereken bir yoldur.



 

 




 24 

 

dizin    üst    geri    ileri