ÖYKÜ

Naim Kandemir   







FALCILAR


Adam okuduğu gazeteyi kapattı ve “Bunlar Falcı Sakine’nin eline su dökemez,” deyip başladı anlatmaya.

Çocuktum o zamanlar. Babamın dükkânının önünden geçmeyip, yolda da yakalanmamak için hep arka sokaklardan yolu uzata uzata en az ayda bir giderdik ninemle Falcı Sakine’ye. Yoksa babam falcıya da falcıya gidene de kayar dururdu.

Sakine, su dolu metal tasın içine fallanacak müşterisinden aldığı bozuk parayı atar ve başlardı kehanetlerine. E, bu da bir sanat. Küçümsemek kolay, hadi kalk yap bakalım. Üfürmenin de bir raconu var. Bir üfürürsün iki üfürürsün, müşterinin bir kredi limiti var. Bileceksin bazı şeyleri. Bulunmaz Hint Kumaşı değilsin ya. Çaldırırsın müşterini diğer falcılara.

Bir kere falcı dediğin fallanacak olanı yüzünden okuyacak, söylediklerine verdiği vücut dili tepkilerini görecek ve müşterisinin yaşadığı mahal ve zamanda er geç karşılaşacağı sorunları en azından tahmin edecek. Hiç olmazsa birini bilecek ki müşteri portföyü küçülmesin. Bizimkiler ölene dek bırakmadı falcısını. Karşılıklı bir memnuniyet hali demek ki. Yoksa şehirde falcı mı yok?

İşte, gazetede okuduğum röportaj Falcı Sakine’yi hatırlattı bana. Eskinin entel-danteli çıkmış diyor ki; şu üç adam beni ağa düşürdü ve muhafazakârlığın erdemini keşfettim. Şimdi de seçmenler nasip ederse milletvekili olacağım.

Şimdi ben hangisine saydırayım? O üç kişi var ya o üç kişi… Şimdi cepheden savaş açtıkları iktidarı ve ideolojisini topluma ve özellikle bizim tarafa zamanında nasıl da ballandıra ballandıra ve karşı çıkanları cahillikle suçlayarak, “ …onlar tırnağımız dahi olamazlar, ” diye büyüklenerek pazarladılar. Ayran içip de ayrı niye düştünüz? Unutalım mı şimdi gericiliğin değirmenine nasıl su taşıdığınızı? Biraz sıkılma olur insanda…

Sakine, bizim şehrin falcısıydı ya, bunlar da solun falcıları oldular. Kırk yıldır yazıp çiziyorlar, şöyle olacak böyle olacak… Neyi bildiniz, neyde yanılmadınız ki? Şimdi yine ön saflardasınız. Tamam, toplumda devrimciler güçsüz düşmüş; insanlar hâlâ yazdıklarınızı okuyor, feysde beğenip paylaşıyor. Hafızalarını kiraya vermeyenler ne yapsın?

Bak çıkmış adam milletvekili adayı olmuş, “döndüm” diyor ve kendini bu yola düşüren hocalarının isimlerini veriyor kibarca. Ne yapsın garibim çırpınıp duruyor düştüğü bataktan hanımefendi olarak çıkmaya. Filmlerde bile olmuyor artık bu. Babam olsa; imam osurursa cemaat sıçar, derdi buna.

Nedir arkadaş bunlardan çektiğimiz? Talebeleri milletvekili olmaya çalışır, kendileri ise her dönemin yıldızı. Yıldızları sadece ışık vermeleriyle değil, kaymalarıyla da biliriz…

Çoban yıldızlarına ise hürmetim sonsuzdur.


dizin    üst    geri    ileri  

 



 31 

 SÜJE  /  Naim Kandemir  /  yirmi sekiz temmuz iki bin on beş     11