TANITIM / ANMA

Onların Yokluğunda Var Olmak!  







René Char


(14 Haziran 1907, L'Isle-sur-la-Sorgue - 19 Şubat 1988, Paris)

René Char, Avignon Lisesi ve d'Aix-en-Provence Üniversitesi'nde öğrenim gördü. II. Dünya Savaşı'nda Nazi işgaline karşı Direniş Hareketi'nde görev alarak Provence bölgesinde 'Yüzbaşı Alexander' takma adıyla bir taşra çetesinin komutanlığını yaptı. Savaştan sonra doğduğu yer olan L'Isle-sur-la-Sorgue'a yerleşti.

René Char kendinden sonraki kuşakları hem biçem hem de içerik açısından etkilemiştir. Başlangıçta gerçeküstücülüğü benimsemiş, sonradan uzaklaşmış; özdeyişler ve yoğun imgelerle gelişen kısa ve özlü şiirler yaratmış, mağrur ama gösterişsiz bir alay içeren, yer yer ahlaksal bir boyut taşıyan ekonomik ve son derece çetin bir hermetik şiire yönelmiştir. Düzyazı şiirler de yazan Char, karşıt düşünceleri iç içe geçirişiyle Heraklitos-Heidegger esintileri de barındıran farklı ve özgün bir söyleyiş elde etmiştir.

 

Les clothes sur le coeur (Kalpteki Çanlar, 1928)
Ralentir travaux (Paul Éluard ve André Breton'la birlikte, İşi Yavaşlatma, 1930)
Le Marteau sans maître (Ustasız Çekiç, 1934)
Feuillets d'Hypnos (Hipnoz Yaprakları, 1946)
Fureur et mystère (Dehşet ve Gizem, 1948)
Les Matinaux (Erken Kalkanlar, 1950)
Recherche de la base et du somnet (Temel ve Doruk Arayışı, 1955)
Commune présence (Ortak Varoluş, 1964)
Dans la pluie giboyeuse (Ahmak Islatan, 1968)
Le Chien de coeur (Gönül Köpeği,1969)
La Nuit talismanique (Tılsımlı Gece, 1972)
Fenêtres dormantes et porte su le toit (Kapalı Pencereler ve Çatıdaki Kapı, 1974)
Commune rencontre (Ortak Buluşma, 1978)
Le soleil des eaux (Suların Güneşi, 1949, oyun)
 



 

KIRMIZI AÇLIK

Çılgındın sen.

Ne de uzaklarda kaldı şimdi!

Öldün, bir parmağın ağzının önünde,
Soylu bir devinimde,
Sevgi gösterisine bir son vermek için;
Yeşil bir paylaşımın soğuk güneşinde.

Öylesine güzeldin ki hiç kimse ayırdına varamadı ölümünün.
Sonra, gece olmuştu, benimle yola çıktın.

Güvensizlik tanımayan çıplaklık
Yüreğinin çürüttüğü göğüsler.

Bu rasgele dünyada rahatça
Seni kollarına alıp sıkan bir adam
Sofraya geçti.

Saygın ol, var değilsin yoksa.
 

Çeviren : Tahsin Saraç

 

 ͠    ͠    ͠    ͠

 

AYKIRI DAVRANMAK

Var olan evcil domuzlarınıza boyun eğin siz. Var olmayan tanrılarımın yolundan gideceğim ben.

İnsan kalacağız biz bağışlanmazlık pahasına.

Çeviren : Tahsin Saraç

 

 ͠    ͠    ͠    ͠

 

CANLI YARIN

Büyük duvar yarığından
Kış adak olarak gönderdi seni bana

Zırhların kum halkalarından geçerken gördüm  seni
Karasevdalılar kuşağının geçişi gibi oyun avlusundan

Kurşun ot üzerinde
Kömür artığı ot üzerinde
Hiç soluksuz kalmamış ot üzerinde
Tam bir benzerlik yoktur
Yanıklarla kendi yazgıları arasında
Bunun dışında.
Sevişelim.

Çeviren : Özdemir İnce

 

 ͠    ͠    ͠    ͠

 

BİÇİMSEL PAYLAŞIM


I

İmgelem yetisi, arzunun sihirli ve yıkıcı güçlerinden yararlanarak, eksik kalmış
birçok kişiyi, tümüyle doyurucu bir varlık biçiminde geri gelmelerini elde etmek
için gerçeklikten dışarı atmaktan ibarettir.

(...)


III

Şair, ayrım gözetmeden bozgunu zafere, zaferi bozguna çevirir, O, yalnızca
göğün şiir kitabı üstüne titreyen doğumöncesi imparator.

(...)


V

Güvensizliğin sihirbazı şairin kendine edindiği doyumlarından başka bir şeyi
yoktur. Kül hep bitmemiştir.

(...)


X

Şiirin önceden kestirilenden ayrılmaz, ancak henüz biçimlenmemiş olması
yerinde olur.

(...)


XIII

Öfke ve gizem sırasıyla onu kendilerine çektiler ve eritip bitirdiler. Ardından
taşıranotundan can çekişmesini sona erdiren yıl geldi.

(...)


XVI

Şiir, her zaman biriyle evlidir.

(...)


XVIII

Yumuşat sabrını, Prensin anası. Ezilenin aslanını emzirdiğin gibi eskiden.

(...)


XXX

Şiir, arzu olarak kalmış arzuyla gerçekleştirilen aşktır.

(...)


XXXIV

Bilinmeyen bir varlık, belirsiz bir varlıktır, işe el koyarak iç sıkıntımızı ve
yükümüzü atardamar şafağına çevirebilir.
Şair, sağlığını her gün masumluk ve bilinç, aşk ve hiçlik arasına serer.

(...)


XXXIX

Şair, yerçekiminin eşiğinde, yolunu örümcek gibi gökyüzünde kurar.
Bir kısmı kendi içinde saklıyken başkalarına işitilemedik ve son derece
görünür kurnazlığının ışıkları içinde görünür.

 

XLV

Şair, fırlatan bir varlığın ve alıkoyan bir varlığın oluşumudur. Erkek
sevgiliden boşluğu, kadın sevgiliden ışığı ödünç alır. Bu biçimsel çift,
bu nöbetçi çift ona dokunaklı bir biçimde sesini verir.

(...)


XLIX

Şair, kanıtların her çöküşüne bir gelecek tufanıyla karşılık verir.


Çeviren : Aytekin Karaçoban


dizin    üst    geri    ileri  

 



 37 

 SÜJE  /  René Char  /  yirmi iki temmuz iki bin on dört     5