"denizde bulduğumuz her zaman kendimizdir" (*)



HİÇ GİTMEDİĞİM BİR YERDE


hiç gitmediğim bir yerde, sevinçle ötesinde
her türlü yaşantının, kendi sessizliği var gözlerinin:
en ince kımıltında bir şey var içime gömen beni,
bir şey dokunamayacağım kadar bana yakın

kolayca açar beni en ürkek bir bakışın
parmaklar gibi kapamış olsam bile kendimi,
sen hep yaprak yaprak açarsın beni, Baharın
(dokunup ustaca, gizlice) açışı gibi ilk gülünü

ya da beni kapatmaksa isteğin, ben
ve hayatım kapanırız güzelce, birden
karın her yere özenle inişini
düşleyen yüreğince şu çiçeğin;

duyduğumuz hiçbir şey bu ülkede
erişemez gücüne sonsuz inceliğinin:
yapısının renkleriyle beni bağlayan,
öldüren, hiç durmadan, her nefeste

(bilmiyorum nedir bu sende olan, bu kapayan
ve açan; yalnız anlıyor içimde birşey
gözlerinin sesini güllerden derin olan)
kimsenin yok, yağmurun bile, böyle küçük elleri

Çeviren : Cevat Çapan
 (**)


 

 ͠    ͠    ͠    ͠


 

FALAN FİLANIM BENİM


Bir tanem iki tanem falan filanım benim
lucy halam geçen büyük

harpte bilse bir şey değil
üşenmez anlatırdı da
niye niçin ve neden

döğüştüğümüzü,
hemşiranım bizim

isabel ben diyim yüz
sen de bin
çorap ördü bir o kadar
kazak başlık boyun atkısı

eldivenler falan filan anneciğim
yatar kalkar dua eder benim için
öleyim filan diye
kahramanca tabii, peder bey bizim
bir avaze anlatırdı ne rütbeymiş
şahadet durur muymuş eski hali olsa
ah, o ara ben

deniz filan sırılsıklam
uzanmışım çamurlara falan
filan
(düşünüyorum,
falan
filan,
Gülüşlerini ama
Gözlerini dizlerini falan filanını senin

Çeviren : Can Yücel
 (**)


 

 ͠    ͠    ͠    ͠


 

MÜGE VE MİNE VE MENEKŞE VE MAYIS

müge ve mine ve menekşe ve mayıs
indiler kumsala(bir gün oynamaya)

ve müge bir istiridye kabuğu buldu şarkı söyleyen
öyle sevimliydi ki anımsamıyordu dertlerini ve

mine arkadaş oldu karaya vurmuş bir yıldızla
ordaydı denizyıldızı beş yorgun parmağıyla;

ve menekşeyi korkunç bir şey kovaladı
kaçtı kıyıya üfleyerek hava kabarcıklarını:ve

mayıs döndü eve her yanı düzgün bir kaya ile
dünya gibi küçücük yalnızlık gibi kocaman

Yitirdiğimiz ne olursa olsun(bir sen ya da bir ben gibi)
denizde bulduklarımız hep kendimiziz değil mi

Çeviren : Tuğrul Asi Balkar  (**)


 

 ͠    ͠    ͠    ͠


 

ŞARKISINI SÖYLERİM OLAF'IN KUTLU VE GÖRKEMLİ

şarkısını söylerim Olaf'ın kutlu ve görkemli
onun sımsıcacık yüreği irkildi savaşta :
bilinçli bir savaş-karşıtı o

onun çokbisevilen albayı(sırım gibi
westpoint'li çok sıkı eğitilmiş)
ele aldı yoldan çıkmış Olaf'ı tez elden;
ama - sevinçten uçan bir gedikli
güruhu(önce vurarak kafasına
onun)buzlu sularda süründürdülerse de
o umarsızlığı ki başkaları vurdularsa da
fırçalarla daha yeni kullanılmış
bu çamurlu tuvalet taşlarında,
aynı türden enteller uyarırken
sadakatini körleştirici aletlerle -
Olaf(herkesin gözünde
bir ceset ve istemeyen tek çul bile
üzerinde Tanrı'nın ona sunduğundan başka)
karşılık veriyor, bıkıp usanmadan
"Öpmeyeceğim sizin ..ktirici bayrağınızı"

gümüş kuş derhal ciddileşti
(fırladı telaşla tıraş olmaya)

ama - her sınıftan subaylar
(özlem dolu bir ulusun gökgözlü gururu)
bitkin avlarını sövüp tekmelediyse de
cılkı çıkıncaya dek kendi cırlak
sesleriyle ve postalları daha beter olana dek,
ve kışkırttılarsa da birincisınıfustaerleri
makatına şeytanlıkla sataşsınlar
diye ellerinde ustalıkla kullandıkları
ateşte kızdırılmış kasaturalarla-
Olaf(bir zamanlar dizleri olan şeyler üzerinde)
neredeyse durmaksızın yineliyordu
"epeyce mok var Ben yemeyeceğim"

başkanımız, iddia eder bütünüyle
kendisine bildirildiği üzere
o korkakorospuçocuğunun
bir zindana tıkıldığını, orada öldüğünü

İsa'yı(Rahmeti sonsuz olan)
görmek için yakarırım : ve Olaf'ı da

özellikle daha çok çünkü
istatistikler yalanlamadıkça o
daha yiğitti benden : daha sarışındı sizlerden.

Çeviren: Tuğrul Asi Balkar
 (***)


 

 ͠    ͠    ͠    ͠


 

KİM BİLİR YA AY

kim bilir ya ay
bir balonsa,şahane bir şehirden gelen
gökteki-güzel insanlarla dolu?
(ve ya sen ve ben girseydik

içine onun,ya onlar
alsaydı beni ve alsaydı seni balonlarına,
işte o zaman
biz çıkardık daha yükseklere tüm o güzel insanlarla

evlerden ve çan kulelerinden ve bulutlardan:
giderdik süzülerek
uzaklara ta uzaklara süzülerek şahane
bir şehre hiç kimsenin uğramadığı,orada

her daim
mevsim
Bahardır)ve herkes

âşıktır ve çiçekler toplar kendi kendilerini

Çeviren : Tuğrul Asi Balkar  (***)

 






 39 

 

e.e.cummings

(1894-1961)



Harvard Üniversitesi'nde edebiyat öğrenimini tamamlayan (1916) e.e.cummings, Birinci Dünya Savaşı'na gönüllü katıldı. Fransa'da sağlık birliklerinde cankurtaran şoförlüğü yaptı. Cepheden yazdığı mektuplarında savaşın yönetimini eleştirdiği savıyla, Fransız Sansür Kurulu tarafından La Ferte-Mace'deki toplama kampında üç ay gözetim altında tutuldu. Resmi görevlilere güvensizliğini pekiştirici olaylarla örülü gözetim günlerindeki deneyimlerini anlatan The Enormous Room (Büyük Koğuş) adlı romanı ABD' de savaşı dile getiren en iyi yapıtlardan biri sayılır. ABD' ne dönünce, savaş günleriyle ilgili yergi şiirlerini yayınladı. Daha sonra şiirin yanı sıra roman, gezi notları, tiyatro oyunları, desen ve resim alanlarında yapıtlar verdi. 1925 yılında Amerikan edebiyatına katkılarından ötürü Dial Şiir Ödülü'nü, 1955 yılında Ulusal Kitap Komitesi Özel Ödülü'nü ve 1957 yılında Bollingen Şiir Ödülü'nü aldı. Alay, yergi, yazım kurallarını hiçe sayma büyük harf kullanmayı reddetme, bürlesk (savruklama) ve kaligramlar kurma şiirinin özelliklerindendir.

___________

Özgeçmiş Bilgisi : Çeşitli kaynaklardan derleme.
 

Şiirler Kaynakçası :

(*) Çeviren : Suphi Aytimur / DÜNYA ŞİİR ANTOLOJİSİ - 1  / Hazırlayanlar:  Ataol Behramoğlu - Özdemir İnce /   Pozitif Yayınları / Mart 2013

(**) DÜNYA ŞİİR ANTOLOJİSİ - 1
 / Hazırlayanlar:  Ataol Behramoğlu - Özdemir İnce /     Pozitif Yayınları / Mart 2013

(***) siirgen.tr


Bilgilendirme : 'Nitelik Kuşağı' sayfasındaki alıntılar, tanıtım amaçlı ve kaynak gösterilerek kullanılmış olup, ürünlerin tüm kullanım hakları © yasal temsilcilerine aittir.

dizin    üst    geri   


 SÜJE  /  e.e. cummings  /  yirmi dokuz ocak iki bin on sekiz /  26