İki dünya savaşı arasında Yunanistan'da yaşanan sorunları yansıtan
şairler kuşağının önemli bir temsilcisi olan Karyotakis, 1896'da
Tripoli'de doğdu. Taşrada mühendis olarak çalışan babasının görevi
nedeniyle çocukluğu Argostoli, Lefkada, Larisa, Kalamata, Atina ve
Hanya'da geçti. Atina Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra
devlet memuru olarak Selanik'te çalışmaya başladı. Üstleriyle
geçinemediği için taşrada çeşitli görevlere atandı. Bu küçük kentlerdeki
sıkıcı hayatı şiirlerine yansıttı. İlk kitabı İnsan ve Nesnelerin
Acısı'nı 1919'da, ikinci kitabı Nepenthe'yi 1921'de yayımladı. 1924'te
yurtdışına yaptığı gezide İtalya'yı ve Almanya'yı tanıdı. 1927'de son
kitabı Ağıt ve Yergiler'i yayımladı. 1928'de son olarak atanmış olduğu
Preveze'de intihar etti. Şiirlerinde geleneksel anlatım tekniklerinden
yola çıkan Karyotakis giderek modernist bir anlatımla taşra hayatının
sıkıntılarını ve bürokrasinin çürümüşlüğünü alaycı bir anlayışla dile
getirdi.
_______________________
MİHALİYOS
Askere aldılar Mihaliyos'u bir gün.
Güzeldi, yiğitti, çalımla gitti,
Maris ve Panayotis'le birlikte.
"Hizaya gel"i bile öğrenemedi.
Mırıldanıp durdu hep: "Onbaşım,
"köyüme döneyim ne olur bırakın beni..."
Ertesi yıl, bir hastanede,
konuşmadan göğe bakıyordu...
Dikmişti sulanan gözlerini yukarı,
sıla özlemiyle, sessizce,
yalvarıyor gibi söylüyordu:
"Evime döneyim ne olur bırakın beni..."
Mihaliyos öldü bir gün.
Askerler soydular onu,
bir çukura koydular
Maris ve Panayotis'le birlikte.
Toprak attılar üstüne,
ama ayaklarını dışarda bıraktılar:
Boyu pek uzundu fukaranın!
Çevirenler : Ahmet Yorulmaz /
Asım Bezirci
͠ ͠ ͠
͠
SOYLULUK
Bir harpa dönüştür acını.
Bülbül ol,
çiçek ol.
Gelince o karanlık yıllar.
Bir harpa dönüştür acını
ve o tek şarkıyı söyle.
Gül yapraklarından başka
bir sargıyla sarma yaranı.
Kösnül mür veriyorum sana,
merhem ve afyon diye,
sarma yaranı,
mor kanını silme.
"Bırakın öleyim," de tanrılara
ama kadehini elden bırakma.
Karşı çık yazgına, bir şenlik
düzenlediklerinde sana.
"Bırakın öleyim," de tanrılara
ama bu sözleri gülerek söyle.
Bir harpa dönüştür acını.
Yeniden can ver dudaklarına
yaranın dudaklarında.
Bir şafak, bir akşam,
bir harpa dönüştür acını,
gül ve öl.
Çeviren : Cevat Çapan
͠ ͠ ͠
͠
DİZELERİM
Dizelerim, kanımın çocukları.
Onlar Konuşur, ama ben sağlarım
kalbimin parçaları olan sözcükleri,
gözlerimden akan yaşlar gibi sunarım onları.
Acı gülümseyişlerle giderler
ben bunca ayrıntıyla anlatırken hayatı.
Gece bana yetiştiğinde, güneşle,
günle, güneşle kuşatırım onları.
Yerin göğün sınırlarını çizer onlar,
oysa oğullarım, hep sıkkın ve yorgun,
düşünür dururlar neyin eksik olduğunu,
acıdır ana diye tek tanıdıkları.
En tatlı ezginin, gülüşünü saçarım onlara,
amaçsız tutkusunu flütün,
onlar için halkının sevgisini yitirmiş
kuşku duymayan bir kralımdır ben.
Tükenir, gözden yitip giderler, gene de
hiç dinmez sessiz inleyişleri.
Geç git, ey Ölümlü, buraya bakmadan;
Lethe, al götür beni teknenle, sularında yıkamaya.
Çeviren : Cevat Çapan
________________
Özgeçmiş ve Cevat Çapan
çevirilerinde kaynak :Şiir Çevir Denize At (Şiir Atlasından Bir
Seçki) / Cevat Çapan / Cumhuriyet Kitapları, Birinci Baskı, 2008