ŞİİR

  Berivan Kaya   






DANSA DAVET *


kırlangıçlar gökyüzünden bağırıyor
duydum!
kil ve toprak yağması,
yuvaya dönüş iklimlerinde cinayet senin ve benim adım

serseri bir zıpkın ayak vuruşumda. son danstan önce
nasıl söylenir dehşet
kırlangıçtan düşen çığlığın sahiciliğine
nasıl söylenir usanç
buluttan serpilen suyun aksinde raks edişime
yurt edinirken sende ve bende olanın öfkesinde direnişi
bakış, sarılış ve ses için. anlam oradayken

gücenik kaşların ayazından arayışa kalkış
bıçak gibi kesen bakışlarla balyoz gibi indirerek adımları
yaklaşmakla öldürmek arasında gidip gelerek
daracık mağaranın sınırlarını dönerek hızla
dönerek deli gibi
dönerek hınçla, kahırla, acıyla,
susamış, acıkmış ve haince
ele geçmeyen oyuğun gecesine kusma şehveti
ölümü ve aşkı dehşete bahşederek
sıçrayarak köksüzlüğüne gökyüzünün
bir zıpkına vurularak

birbirine haşin dolanış. gözleriyle oyarak kayaya çarpan imkansızlığı
şarabı dudaktan dudağa akıtarak...
eteklerin ihtişamlı havalanışında belirmeyen kadınlık
bir tuhaflık eyledi kıvranışta,
diğerinin soluğuna terle bezediği kendiliği.
döndüler döndüler, bütün bir ten gibi
döndüler delirerek, titreterek
tuttular gökyüzünü toprağa yatırdılar
pusuya yatmış ortada hasret
kan avuçları

****
kırlangıç çığlığına gidelim mi
aşk ve ölüm çeperinde çırpınarak
"insan"ı aramaktı altı üstü
topuklarda kaynayan bu "son"suz hasret

___________

* Haziran'da, Granada'da, görkemli El-Hamra sarayına tepeden bakan daracık bir mağarada, (eskiden bu mağaralarda otururmuş Çingene halkı) Endülis Çingenelerinin Flamenko dansı sırasında düştü aklıma bu şiir, ne var ki Yahya Kemal Beyatlı’nın bir zamanlar yolunun buralardan geçtiğini ve Endülis'te Raks şiirini yazdığını öğrendikten sonra daha bir tutkuya dönüştü yazma isteğim.


dizin    üst    geri    ileri  

 



 11 

 SÜJE  /  Berivan Kaya  /  yirmi altı ocak iki bin on altı     14