ÖYKÜ (MİZAH)

R. Doğan Nar  






 
MİRKELAM’DAN HALLİCE


Kıbrıs Şehitleri’nde, günün en işlek saatinde tabanlarımı götüme vura vura koşuyorum. O kadar hızlıyım ki arkamdan bir toz bulutu bıraktığımı hayal ediyorum. Sıcaktan mayışmış insanlar biraz merak biraz korkuyla durup beni izliyor. Peşimde biri olup olmadığının merakı içindeler. Haklılar; insanın o sıcakta o hızla koşmasının sebebi peşinde ya bir polisin ya da bir katilin olmasıdır. Aksiyona aç olan İzmirlilerin adrenalin seviyeleri yükseliyor. Göz bebekleri büyüyüp, kalp atışları hızlanıyor. Şanslarına küssünler, beni ne polis ne de katil peşliyor. Yüz metre yarışmasındaymışım gibi kaçtığım şey arkamdaki ölümüm.

Camii’nin arkasındaki Alsancak Devlet Hastanesi’ne yetişme telaşındayım. Koşarken caddede birkaç kişiye çarpıyorum ve küçük, sarışın, şirin bir kız çocuğunu yanlışlıkla ayaklarımın altına alıyorum, kafasına basıyorum. Durup özür dilemek niyetindeyim; ama kaybedecek vaktim yok, koşmaya devam ediyorum. “Özür dilerim,” diye bağırıyorum arkama bakarak. Arkamdan, “Hayvan, yuh!” “Tabakhaneye bok mu yetiştiriyorsun?” “Senin gelmişine geçmişine sokayım” sözlerini duyuyorum. Takmıyorum. Bir an kendimi Mirkelam gibi hissediyorum; ama o koşuşumla Mirkelam yanımda kaplumbağa gibi kalır, biliyorum. Beynimin içinde bir şarkı benden izinsiz çalmaya başlıyor: Bu yüzden her gece ben, her gece üzülmüşüm. Bu yüzden her gece bu aşkın peşine düşmüşüm…

Acil servisin önüne ulaştığımda rahat bir nefes alıyorum. Otomatik kapı açılırken, “İnşallah, geç kalmamışımdır,” diyorum. Mideme aniden bir ağrı saplanıyor, endişeleniyorum: “Bugün ölmezsem, beş vakit namaz kılacağım Allah’ım, Ramazanda oruçlarımı aksatmayacağım, bir daha içki içmeyeceğim, esrar kullanmayacağım, karıya kıza bakmayacağım, zina yapmayacağım, ayrıca eğer yeterince param olursa otuzumda hacca da gideceğim, yemin ediyorum. ”

İçeri girer girmez meşgul olmayan bir doktor bulup, ona yaptığım gerzekliği bir çırpıda anlatıyorum: “Bir kutu hap yuttum, doktor bey. Yarım saat kadar önce. Alsancak iskelesinin yanında, çimenlerde. Birayla içtim. Pişman oldum, koşa koşa buraya geldim.” Doktor, ölü gözlerle bana bakıyor: “Ne içtin,” diye soruyor. “Efes,” diyorum. Kahkaha atıyor: “İlacı soruyorum, hangi ilacı içtin?” Cebimden ilaç kutusunu çıkarıp gösteriyorum.

Midem yıkandıktan sonra kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum. Kendime yeni, düzgün ve temiz bir hayat kurmaya söz veriyorum. O gün acil servisten midesi bomboş bir halde çıkacak olan ben’in, yarım saat önce midesi hapla dolu karnını tutarak acil servise giren ben’den çok daha farklı olacağına dair karar veriyorum. Doktor odaya girip durumumu soruyor. “Çok iyiyim,” diyorum, teşekkür ediyorum. Kem küm ettikten sonra “Birazdan polis gelecek, seni sorgulayacak,” diyor. Yatakta telaşla doğruluyorum: “Lütfen, polisi işin içine sokmayalım, babam bu yaptığımı duyarsa beni tavana asar,” diyorum. Yumuşamıyor, kafasını sallıyor: “Olmaz. Polisin, olayı kayıt altına alması gerekiyor, bu sadece basit bir prosedür, endişelenme, korkmana gerek yok.”

“Bokunu yiyim doktor bey, söylemeyin,” diyorum. Kulak asmıyor, nuh diyor peygamber demiyor. Bir süre manasızca yüzüme baktıktan sonra gülümseyerek “Ben tuvalete gideceğim, tuvaletim geldi nedense, polislerle işin bittikten sonra yine konuşuruz,” diyor. Doktor odadan çıkar çıkmaz oradan kaçacağım, kafaya koyuyorum. Doktor bıyık altından gülerek odadan çıkıyor. İçimden ona analı avratlı küfürler savuruyorum. Derin bir nefes alıyorum, serumu kolumdan çıkarıp koşa koşa odayı terk ediyorum. Odaya girmeye hazırlanan kapı önündeki polisler kapının yüzlerine açılmasıyla şaşırıyorlar, birkaç saniye anlamsızca arkamdan baktıktan sonra durumun farkına varıp, peşimden koşmaya başlıyorlar.

Yine Kıbrıs Şehitleri’ndeyim, yine koşuyorum, yine topuklarım götümü dövüyor ve yine meraklı gözler üzerimde. Tek değişiklik bu sefer gerçekten peşimde birileri var. Son hızla koşarken içimden şarkı söylemeye devam ediyorum: Bu yüzden her gece ben, her gece üzülmüşüm…


dizin    üst    geri    ileri  

 



 37 

 SÜJE  /  R. Doğan Nar  /  yirmi altı ocak iki bin on beş     8