ŞİİR

Canan Yıldırım   







veba


bir kapı aralığından
virgülün sallandığı tablo bakıyor
soğuk vuruyor aklından akıntıya
hissin flu kadrajı
sıfırın eksiye değdiği değer
İniyor.. aç merdiven gölgesinden aşağı
güneşin demleneceği bir ayna
tasarlanmamış bir icat
gözleri hiç kamaşmıyor
ne âlâ..

susan bir dilin kesikliğini
noktayla çarptığında
azaldıkça çoğalan kemirmeler
İlk saçlarından başlıyor
ve tırnakları hiç uzamıyor
sonra her şey taş
sonra bakışı keşmekeş
tablonun gözleri netleşiyor
akıntının kütlesi buz hacminde bir iris
tanıklığı azâde süregitmiş bir ânın
aralığında oluşan ağda
fark ediyor virgül
herkes bilincin sedyesinde
oluşan yüz derece kaynamayla
salt fikrini sıvazlıyor..


çünkü küpte sirke çok
çünkü tadını değiştiren renkler yutuyor
çünkü vebayı bulaştırıyor plazma
ölüleri toplayan bir fare
kimyasına aykırı adımlarla
hep bir tık sesinden sonra geliyor
midenin boşluğa vurduğu yumruk
inkâr ettikçe asidini
boyutlar hep düz tepsi ahenginde
ve akbabalar iyi birer kamufle
yüzleri köküne yapışkan
sâdık ağaçlara benziyor..



dizin    üst    geri    ileri  

 



 22 

 SÜJE  / Canan Yıldırım   /  yirmi altı ocak iki bin on beş     8