ŞİİR

Nevin Koçoğlu  







HİÇLİĞİN ORTASI


I

“Sonra acı geri geldi”
Yerleşti kemiklerimin içine
Sen kötülüğe aitsin- dedi uzaktaki
Devrildi gökyüzünün dağları
İkiye bölündü İpek ağacı
Söz suskunlukla birleşti
“Dindi sözün titreyişi” *

Sessizce beklediğim sunak çukuru
Söyle dünya geçecek mi?


Çekildi odamdan yasemin kokusu
Gözlerimden yeni ayın ışığı
Mehlican değdi yüzüme
Soğudu fincanda kahvem, soğudu süt

Bakır havanda dövüldü yüksük otu
Göğsümde su değirmeninin iniltisi
Mavi çiçek, rüzgâr çanı kırılırken sesledi:

                                               Unutma beni!

Üzerime kapattığım Gözyaşı Odası
Söyle dünya geçecek mi?



II

Ben ruhumu arkada bıraktım. O bunu henüz bilmiyor, bilmesin.
Sırtımı tohumlarını savuran Huş ağacına yasladım, mantomun düğmeleri açık, nemli rüzgâr göğsümü selâmlıyor ve saçlarımı
Ben bir Reyhan annesiyim estikçe kokusu savrulan
Konuş, susma konuş
Söyle bir yaranın gölgesinde herkesin kendine ağladığını.

Kedi dağları
Çiçek çanakları
Su dolabı

Açamadığım attarlar kapısı
Söyle dünya geçecek mi?



III

Geçen nisanda öğrendim ben defne yaprağının kalbi ne kadar derinden kestiğini, yeşil bir tacın en ölümcül silah olduğunu, sesimin soğuk yıldızlardan döndüğünü, evrende zerre kadar yer kaplamadığımı, varlığımın yansımadan ibaretliğini, gölgesizliğimi…

O zaman çürüdü çiçeklerin tohumları
Duymadım yabani otların kollarımı okşayışını
Parmaklarım arasındaki çam dikenini
Tenime çarpan garbi yelini

Şimdi bahçemde açan tek şey, ateş çiçeği!



Sonra buza kesti dünya, içime çekildim usulca
Yolunun tozunu tabanlarımdan sildim
Soğuk bir ürküntü gibi oturdum affedilmenin kıyısına
Başımı göğsüme gömdüm.

Dedi ki kırık kanadımı saran melek, dilini bilmediğim oda: Taş atılmadan da öldürülür insan bir duvarın yamacında

Bu defa benim söyleyen:

                         Unut beni!


Melekler Kalesi
Eski köprü
Geceye karışan Tiber

Sant'Angelo’yu koruyan melekler
Söyleyin dünya geçecek mi?



dizin    üst    geri    ileri    




  6  

 süje