ÖYKÜ

Hatice Çakı  







SÜRMELİ KIZ KUŞU VE BEŞGEN BÖCEĞİ


Önce koca kara gözlerinin doğal sürmesine takıldılar, felaketlerin oradan yayıldığını düşündüler. Yüklendiler de yüklendiler sürmeli kız kuşuna. Yürüyüşüne, konuşmasına, sözcükleri özenle seçmesine, renkleri uydurmasına, saçını salmasına yüklendiler çünkü senden gelen her şey tehlikeydi.

Yaşadığınız ormanda sanki konuşulmasa da herkes aynı konuda uzlaşmıştı, üstün olan tek renk sarıydı. Fakat sürmeli kız kuşu, sen koyu renkleri severdin. Bu siyah olurdu, gri olurdu, kırmızı olurdu ama sarıyı sevmek zorunda mıydın?

Bir araya geldiler fısır fısır seni çekiştirdiler; kolundan, omzundan, geçmişinden, okuduğun şiirden. Öyle ya tek olan sendin, onlar aynı bedende birden fazla kişi olduklarına göre sen yalnızdın ve haksızdın. Birinin daha sözü bitmeden diğerinin sözü başlıyordu ve hiç kimse kimin ne söylediğini hatırlamıyordu. Bu monologlarda ortak olan tek şey vardı: Senin dünyaya gelişinde bir hata olması ve ön planda olmanın adaletsizliğiydi. Koca ormanda birbirlerine dayanmanın, aynı kökten gelmenin mağrur haklılığıyla tek ses halinde bağırıyorlardı : “Sen farklıydın ve yalnızdın.”

Sürmeli kız kuşu, beşgenden daha farklısına ormanda karşılaşmamıştı. Fakat yeni renkler tanımaktan ne zarar çıkardı? Beşgen şekli, onu anlatmak için fena değil. İki bacağı, kadın bacağı; üç bacağı, erkek bacağıydı. Alışıldık türlerden değildi bu böcek, istediği zaman sürünebiliyordu bazen de sakladığı bacaklarıyla hızlıca koşuyordu. Yani duruma göre değişiyor, hayatta kalmak için her yolu deniyordu. Bacaklar çokça uyumsuzdu, aynı bedende bir bakmışsınız kavgaya tutuşmuşlardı, ya da birbirleriyle ilgili yapmacık sevgilere bulanmışlardı, bu durumu anlamak çok zordu.

Beşgenin en önündeki erkek bacağı, en kısa olan, kasım kasım ilerliyordu; hepsinden daha ilerde olduğunu iddia ediyordu, ilerde olmak neyse? Kendisini eşsiz olmakla tanıtırdı. Yeryüzünde daha akıllısı, daha sempatiği, daha sevileni yokmuş. En öndeki kısa erkek bacağı, yapışkanlığıyla da ünlüdür. Gülümsediğiniz an avı olmaktan kurtulamıyorsunuz, en iyi ihtimal sözleriyle sokar sizi, utancınızdan bir daha konuşamazsınız. Saldırıya uğramamak için saldırmak onun temel güdüsüdür. Sağ taraftaki erkek bacağı,ortanca boyluydu ve en tehlikelisiydi. Kurnaz, saldırgan ve düşmancaydı. Ne zaman ne yapacağı belli olmuyordu, işine gelmezse yanındaki erkekleri gammazlayabilirdi bile. Sol taraftaki erkek bacağı, arada derede kaldığını söyleyip ama hep güçlünün yanında olandı. Orta yolcu görünüp çıkarlarına uygun olarak pozisyon değiştirirdi. Arka sağda yer alan kadın bacağı;hırslı, getir götür işleriyle beğeni kazanmak isteyen, tiz seslisiydi. Arka solda yer alan kadın bacağı sessizliğini koruyup taraf tutmadığını düşünen ama hiçbir şeye müdahale etmeyerek safını belli eden, en tehlikeli kadın tipiydi.

Sürmeli kız kuşu, karşısındakinin sesine yansıyan tınıya takılırdı. Tınılardan yayılan hissiyat belirteçlerini severdi. Başka türlüsü aklına gelmezdi. Beşgen böceğinde bu konuyla ilgili bir fikir birliği yoktu. Fakat özellikle kız bacakları; dışarıya, yakıştırılana, alınana dikkat ederlerdi başka türlüsü akıllarına gelmezdi bile.

Beşgen böceği, döne döne bir yıldız figürü de olabilirdi; böylece ormanda daha göz alıcı bir hale gelebilirdi. Sürmeli kız kuşu, bu alımlı haliyle dünyaya gelişine kendisi karar vermemişti. Beşgen, içindeki karanlığa yenik düşmüş ve bir yıldıza dönüşebileceğini fark etmemişti. Sürmeli kız kuşu da içindeki yalnızlıktan dolayı, ormandaki herkesin kendisine, alımına kıskanarak baktığını fark edememişti. Ormandaki herkes beşgenin, onu sevmediğini biliyordu. O da zannetti ki herkes sevmez onu bu nedenle ormanın en çirkini kendisiydi.

Sürmeli kız kuşu, gide gide en sonunda ıssız ormanın ortasında yapayalnız nefes alacağı bir sığınak bulmuştu kendisine. Orada hüznünü toprağa gömdü. Sürmeli kız kuşu, günlerce kendini anlatmak için uğraştı; yolunda gitmeyen şeyler olsa bile ormanın sükûneti için susması beklendi ondan ama bu beklenti onun doğasına aykırıydı; konuştu, eleştirdi ve ötelendi en uzak ormanın içine doğru. Günlerce gagasını kendisine doğru var gücüyle sapladı, nerede yanlışlık yapmıştı? Günden güne renkleri soldu, daha bir buğulu baktı her şeye, güzelim ormana, kuş seslerine, kelebeklerin ahengine, adalete. Sonunda gide gide sarı bir çukurun içinde debelendi, günlerce kurtarılmayı bekledi, tek gören beşgen böceğiydi, o da kafasını çevirmeden ormanın sükûneti için yoluna devam etti. Bazen ormanın derinliklerinden bir inilti gelir, kimse dönüp bakmaz, peşine düşmez, halen bir yerlerden sarı bir inilti duyulur.




dizin
    üst    geri    ileri  


 



 20 

 SÜJE  /  otuz dördüncü sayı