Önce koca kara gözlerinin doğal sürmesine takıldılar, felaketlerin oradan
yayıldığını düşündüler. Yüklendiler de yüklendiler sürmeli kız kuşuna.
Yürüyüşüne, konuşmasına, sözcükleri özenle seçmesine, renkleri
uydurmasına, saçını salmasına yüklendiler çünkü senden gelen her şey
tehlikeydi.
Yaşadığınız ormanda sanki konuşulmasa da herkes aynı konuda uzlaşmıştı,
üstün olan tek renk sarıydı. Fakat sürmeli kız kuşu, sen koyu renkleri
severdin. Bu siyah olurdu, gri olurdu, kırmızı olurdu ama sarıyı sevmek
zorunda mıydın?
Bir araya geldiler fısır fısır seni çekiştirdiler; kolundan, omzundan,
geçmişinden, okuduğun şiirden. Öyle ya tek olan sendin, onlar aynı
bedende birden fazla kişi olduklarına göre sen yalnızdın ve haksızdın.
Birinin daha sözü bitmeden diğerinin sözü başlıyordu ve hiç kimse kimin
ne söylediğini hatırlamıyordu. Bu monologlarda ortak olan tek şey vardı:
Senin dünyaya gelişinde bir hata olması ve ön planda olmanın
adaletsizliğiydi. Koca ormanda birbirlerine dayanmanın, aynı kökten
gelmenin mağrur haklılığıyla tek ses halinde bağırıyorlardı : “Sen
farklıydın ve yalnızdın.”
Sürmeli kız kuşu, beşgenden daha farklısına ormanda karşılaşmamıştı.
Fakat yeni renkler tanımaktan ne zarar çıkardı? Beşgen şekli, onu
anlatmak için fena değil. İki bacağı, kadın bacağı; üç bacağı, erkek
bacağıydı. Alışıldık türlerden değildi bu böcek, istediği zaman
sürünebiliyordu bazen de sakladığı bacaklarıyla hızlıca koşuyordu. Yani
duruma göre değişiyor, hayatta kalmak için her yolu deniyordu. Bacaklar
çokça uyumsuzdu, aynı bedende bir bakmışsınız kavgaya tutuşmuşlardı, ya
da birbirleriyle ilgili yapmacık sevgilere bulanmışlardı, bu durumu
anlamak çok zordu.
Beşgenin en önündeki erkek bacağı, en kısa olan, kasım kasım ilerliyordu;
hepsinden daha ilerde olduğunu iddia ediyordu, ilerde olmak neyse?
Kendisini eşsiz olmakla tanıtırdı. Yeryüzünde daha akıllısı, daha
sempatiği, daha sevileni yokmuş. En öndeki kısa erkek bacağı,
yapışkanlığıyla da ünlüdür. Gülümsediğiniz an avı olmaktan
kurtulamıyorsunuz, en iyi ihtimal sözleriyle sokar sizi, utancınızdan bir
daha konuşamazsınız. Saldırıya uğramamak için saldırmak onun temel
güdüsüdür. Sağ taraftaki erkek bacağı,ortanca boyluydu ve en
tehlikelisiydi. Kurnaz, saldırgan ve düşmancaydı. Ne zaman ne yapacağı
belli olmuyordu, işine gelmezse yanındaki erkekleri gammazlayabilirdi
bile. Sol taraftaki erkek bacağı, arada derede kaldığını söyleyip ama hep
güçlünün yanında olandı. Orta yolcu görünüp çıkarlarına uygun olarak
pozisyon değiştirirdi. Arka sağda yer alan kadın bacağı;hırslı, getir
götür işleriyle beğeni kazanmak isteyen, tiz seslisiydi. Arka solda yer
alan kadın bacağı sessizliğini koruyup taraf tutmadığını düşünen ama
hiçbir şeye müdahale etmeyerek safını belli eden, en tehlikeli kadın
tipiydi.
Sürmeli kız kuşu, karşısındakinin sesine yansıyan tınıya takılırdı.
Tınılardan yayılan hissiyat belirteçlerini severdi. Başka türlüsü aklına
gelmezdi. Beşgen böceğinde bu konuyla ilgili bir fikir birliği yoktu.
Fakat özellikle kız bacakları; dışarıya, yakıştırılana, alınana dikkat
ederlerdi başka türlüsü akıllarına gelmezdi bile.
Beşgen böceği, döne döne bir yıldız figürü de olabilirdi; böylece ormanda
daha göz alıcı bir hale gelebilirdi. Sürmeli kız kuşu, bu alımlı haliyle
dünyaya gelişine kendisi karar vermemişti. Beşgen, içindeki karanlığa
yenik düşmüş ve bir yıldıza dönüşebileceğini fark etmemişti. Sürmeli kız
kuşu da içindeki yalnızlıktan dolayı, ormandaki herkesin kendisine,
alımına kıskanarak baktığını fark edememişti. Ormandaki herkes beşgenin,
onu sevmediğini biliyordu. O da zannetti ki herkes sevmez onu bu nedenle
ormanın en çirkini kendisiydi.
Sürmeli kız kuşu, gide gide en sonunda ıssız ormanın ortasında yapayalnız
nefes alacağı bir sığınak bulmuştu kendisine. Orada hüznünü toprağa
gömdü. Sürmeli kız kuşu, günlerce kendini anlatmak için uğraştı; yolunda
gitmeyen şeyler olsa bile ormanın sükûneti için susması beklendi ondan
ama bu beklenti onun doğasına aykırıydı; konuştu, eleştirdi ve ötelendi
en uzak ormanın içine doğru. Günlerce gagasını kendisine doğru var
gücüyle sapladı, nerede yanlışlık yapmıştı? Günden güne renkleri soldu,
daha bir buğulu baktı her şeye, güzelim ormana, kuş seslerine,
kelebeklerin ahengine, adalete. Sonunda gide gide sarı bir çukurun içinde
debelendi, günlerce kurtarılmayı bekledi, tek gören beşgen böceğiydi, o
da kafasını çevirmeden ormanın sükûneti için yoluna devam etti. Bazen
ormanın derinliklerinden bir inilti gelir, kimse dönüp bakmaz, peşine
düşmez, halen bir yerlerden sarı bir inilti duyulur.