sustuğum bütün saatler yeniden geçiyor,
uyandığım güller süt dişleriyle gülümsüyor sabaha
belki bahardan kalan bir anı
belki de bir dağım, içimi döküyorum denizlere
yükseldiğim eski zamanlara öykünüyorum
tufanlar arıyorum kendime,
bir gemi oturuyor kucağıma bütün şehvetiyle
yeniden türüyoruz, yürüyoruz iki ayağımızın üstünde
gecenin elleri yaşlanıyor yavaş yavaş
tanyeri dört nala
mecazlarım diziliyor boğazıma düğüm düğüm,
bağlanıyorum münijelere, beybünlere levizelere
Cilo'dan asmin kokuları geliyor
tâ şiirin düştüğü sonbahar yaprağına kadar
üstelik kıştan beter bir yaz ortasında
belki güney yarıkürede yalancı bir temmuzdayız
ya da hiç uyanmamışız
öptüğüm bütün yerlerin yeniden istiyor
anladığım sular ne yangınlar söndürüyor içimde
çığlıklar yüzdürüyor kendini kurtaran kuşlar,
ağızlarında birer çiçek.
göller güllere boyandı açılınca yağmurun yarası,
belki de doğuştan kör bir bıçak suçlu
dünyaya geldiğimizden
hadi neyse, gün sızmaya başladı yeniden,
pencereyi aralayan kollarımda uyanıyor ala karanlık
bir bebeğe umudun adını koyarak