bir beşiktaş iskelesinin yanında bir çay bahçesi
idi aradığımız.
içinde buncadır beklediğimiz birer demdi
boğazdan kuşlar ve iyot yüklü dalgalar geldi. güneş sakince üstümüzdeydi.
biz neyimiz varsa masaya döküyorduk.
frank herbert da vardı,albatroslar da. ama birol keskin hapishanedeydi ne
yazık ki.
ben bir kelebekten bahseder olmuştum birden. kimsin dediğinde.
benim deyip, bozkırkurdu’ndan tümceler aktardı
bana. boğaza. bulutlara. mesela karşı yakadan buralara bakanlara.
saymaktan anlamıyorduk, bulutları…
iki gözlerinin bendeki çağrışımını arıyordum.
ki penceresidir evreninin, ama kalın bir çift perde gibiler.
idi.
üç ben sana bir sırrımdan bahsedecektim
ki öldüler. kimlerdi, bilmiyorum. öldüler
yalnız, azman bir mesafe koydular aramıza…
çalar saat öttü. masaya geliş sırasına göre uygunsuz,
gelenler hep birden gittiler.
tek başınaydım. gece oldu. karanlığa kalakaldım.
ben sana bir sırrımdan bahsedecektim ki, tam… [sultanahmette, kapalıçarşıda yada yerebatansarnıcında ellerinde canon
kameralarla japon kafilesinden biri olayım istedim]
sıfırnoktaaltıtanedokuz hangi yara senlik bir iz bırakmış.
beş inerken yıldızdan beşiktaş iskelesine (sen nerelisin diye soruyordun. ben seninleyim. diyememiştim) solda ahşap bir yapı
gibi, birçok kez kundaklanmış yüreğin! saçların dahi gizleyemiyor gözlerindeki bu yangın isini …
altı bir masalda olsun görmüşler mi beni.
büsbütün o masalın gözlerinde okudum acılarımı
kuşlar göçmüş. iskelede o çay bahçesi yıkılmış.
ve eşzamanda
bir şehri baştan uca yıkar gibi, eski zaman fatihleri,
bir kadının tüm bendeliği parçalanmış…
o yaradan başlayarak sevdim.
değil mi ki, yarasını bir dosta gösterenler yalnız değiller.
yedi mesela tarih, bir bayram günüdür. havai fişeklerin gösterdiği gökyüzü
kadar gece ile kalmışımdır. yalnızlık bana yazılmıştır düşünmeksizin.
sözgelimi, unutulmanın bir rengi var. ben o renkle okunurum
derinliğini içinde saklayan bir uçurum gibi.(...)
tutunamayan bir sevmenin çakırkeyifliği
yıldızların ve güneşin sesleriyle uyandım. uyudum.
mesela tarih bir albatroslar öyküsü zamanıdır:
ikimiz de dışarıda. ikimiz de içeride.
ayrı,
ayrı.
onüç ben yeni bir dünyayı
orada:saçlarından gözlerine sigara dumanından daha hızlı taşırken
sen sihrini çekip aldın benden…
______________________________ i
/
bu şiirin bir sahibi vardır. gün olur da
bu şiir bir yerde yayınlanırsa ve okunursa bu yayınladığı yerde kimse
bazı çağrışımları kavrayamadığı için üzülmesin ve kızmasın bana. dedim ya
bu şiirin sahibi var…