Seyreltilmiş bir sızı gibi,
dümdüz - çok düz -,
hem tavizsiz
bir kıpırtısızlık.
Oluş
Sızıyı boş verip
yaraya abanmış devinim.
Söz'le - çok söz -,
hem mırıldanan
biraz da haykıran.
Oluş ve Duruş
Antitez'e
vurgun
tez.
Akış?
Oldum olası müstehzi...
II.
Gecenin Bilgeliğinden Sakınmaya Dair Birkaç Söz...
Karanlık bir bakıştı gece.
Bilemezdiniz,
görür müydü keskinliğiyle açık etmediğinizi.
Görür ve süsler miydi örneğin,
kendinize bile söylemediğinizi getirip bırakmak için benim rüyama?
Ve yine,
bilemezdiniz
kimin gecesi,
kimin sabahına meyletmiş.
Soramazdınız bir de başınızı çevirip puslu göğüne;
o, şimdi hangi uykunun kollarında hangi böceğin kanadına gülümser?
Işıltılı bir gülüştü hem sonra gece.
Söz'den bir haleyi,
benim ağzımdan sizin eteklerinize süren.
Tam da bu yüzden sakınırdınız dudaklarınızı. Oysa,
bizi - kimsek ve kaç kişiysek - merhametsiz bir şehvetle yutmaya hazır,
devasa bir öpüştü gece.
Ağzınızı kocaman açınız!