"ve her şeyi hatırlıyor ve mutluluğumuza inanıyorum"




KIZ KARDEŞİME (*)  

Maşenka, Moskovalı kız kardeşim!
Leningrad'dan arıyorum seni.
Bu müthiş askeri yoklamada
İşitiyor musun uzak sesimi?
Biliyorum işitiyorsun, biliyorum sabahleyin
övüneceksin tanıdıklara :
- ...Az önce baba evimizden
konuştum ablamla. -
Palev caddesindeki eski ev, Neva'nın ardında,
alçacık, yeşil, küçük bahçemiz.
Maşenka, bizim çocukluğumuz demek bunlar,
okul, çam ağacı, izci birliğimiz...
Akşam, akça ağaçlar, mandolin
bülbülün sesiyle yarışan türküler,
Maşenka, bizim gençliğimiz demek bunlar,
Parti Gençlik Kolu, ve ilk sevgiler.
Ya saraylar ve fabrika nöbetleri?
Ya işliklerde çalışmak haftalarca art arda?
Maşenka, bizim şansımız demek bunlar,
yaşamımız ve kalbimiz Leningrad.
Maşenka, şimdi bunlara ateş ediyorlar,
doğrudan doğruya kente, doğrudan doğruya yaşamımıza.
Tutsaklaştırmak ve alçatmakla tehdit ediyorlar,
Prangalar hazırlıyorlar, bıçaklar.
Fakat acımasızca gererek ruhu,
ölümcülce nefret ederek ve acıyla,
herkesle birlikte ant içiyorum,
ant içiyorum senin adına da.
Ant içiyorum Leningrad'ın yaraları üstüne,
yanıp kül olmuş ilk ocaklar üstüne,
yıkılmayacağım, titremeyeceğim, yorumlayacağım,
bir zerrecik bağışlamayacağım faşistlere.
Hayır. Yaşamımızı ve Leningrad'ı
çiğneyemeyecek faşist çetesi.
Küçük yeşil bahçecikte
toprağa cansız düşmek daha iyi.
Fakat, hayır, biz değil onlar bulacak mezarı,
Maşenka, yine biz buluşacağız,
altında mavi gökyüzünün,
yeşil korulukta dolaşacağız.
Geçeceğiz uzun caddeden
anısıyla bu acı günlerin,
dost ışıkları göreceğiz,
dinleyeceğiz türküsünü mandolinin.
Öyleyse başkentteki dostlarına de ki :
- Dimdik ve korkusuzdur Leningrad.
Titremeyecek, boyun eğmeyecek. -
ablam böyle söyledi.

1941

[ Çeviren : Ataol Behramoğlu ]



 ͠    ͠    ͠    ͠



EVİM (**)
 

Uzun yıllar yaşadığım evimdeyken,
Kuşatma altındaki kışın, ayrıldığım yerde,
Bir ışık daha belirdi akşam pencerelerinde.
Pembemsi, neşeli, zarif.

Eski üç pencereye göz attığımda
Hatırladım; savaş burada geçti.

Ah, nasıl da karanlığa gömüldük tek bir umut kıvılcımı olmadan…
Ve her şey karanlığa gömüldü, her şey karanlığa gömülü dünyada…

Sonra ev sahibi kapıyı çalmadı,
Sanki evine giden yolu unutmuş gibi.
Nerede şimdi o, dalgın dalgın dolaşan,
Neresi onun en son sığındığı yer?

Hayır, bilmiyorum şimdi kim yaşamakta
Seninle yaşadığımız bu odalarda,
Kim akşamları kapıya kadar gelen,
Kim mavimsi duvarkağıdını değiştirmeyen
Uzun yıllar önce seçilen aynı duvarkağıdını…
Dışardan pencereye bakarken farkına vardım.

Fakat bu pencerelerin davetkar eden rahatlığı
parlak anıları uyandırıyor, unutulmuş ışıkta,
inanıyorum; orada öylesine hoş,
iyi, öylesine kibar insanların yaşadığına.

Üstelik orada küçük çocuklar var
ve daima aşık, genç birileri,
ve sadece iyi haberler getiren
postacılar var.
Ve yalnız gerçek dostlar
şamatalı tatiller için gelir buraya.

Mutlu olmalarını yürekten istiyorum,
Benim ölçülemez acılar çektiğim o yerde.

Benim yoksun bırakıldığım her şeye siz sahip olun,
Ve savaş uğrunda vazgeçtiğim her şeye…

Böyle bir gün gelirse şayet
sakince yağınca kar ve belirince alacakaranlık,
ışıkla parıldayacak benim kutsanmış hatıralarım,
Karşı koyamayacağım kendime, çalacağım kapıyı,
Evime gelecek, eşiğimde duracak,
Ve soracağım… tabi soracağım, "Saat kaç?" diye
Ya da savaş yollarında sorduğum gibi
"Su verir misin?" diyeceğim.
Böyle olursa beni yadırgamazsın,
Bana güven ve merhametle cevap ver:
Çünkü her şeyden önce, buraya, evime geldim,
Ve her şeyi hatırlıyor ve mutluluğumuza inanıyorum…

1946

 







Olga Fyodorovna Berggolts

(Berggoltz / Bergholz)

1910 yılında Petrograd’da doğdu. İlk şiirleri 1924 yılında yayımlandı. 1930'da Leningrad Üniversitesi Filoloji Bölümü'nden mezun oldu.  1934'te kızı Maya'yı ve 2 yıl sonra diğer kızı Irina'yı hastalık nedeniyle kaybetti. Sıkıntılar ve acılar peşini bırakmadı.  1938 yılında ilk eşi Boris Kornilov  "halk düşmanı" ilan edildi. Eski eşi üzerinden başlatılan "halk düşmanı ile olan bağlantısı nedeniyle" Yazarlar Birliği'nden atıldı ve muhabirlik yaptığı "Sovyet Adımı" gazetesinden kovuldu. Çeşitli baskılara ve eziyetlere maruz kaldı. Hamileydi ve üçüncü çocuğunu bu aşamada kaybetti. Tutuklanarak 7 ay hapis yattı. Hastalığı nedeniyle 1939'da  serbest bırakıldı. 1940 yılında Komünist Partisi'ne katıldı. 1942'de ikinci eşi cephede öldü. Alman faşizminin Leningrad Kuşatması boyunca kentte kaldı ve kentteki radyoda çalışarak, konuşmaları ve şiirleriyle direniş içinde yer aldı; direnişle ilgili propagandalar yaptı, ve savaşla ilgili haberler sundu. 1952'de, savaştan önce ortaya çıkan alkol bağımlılığı nedeniyle, bir süre psikiyatri hastanesinde tedavi gördü. 1957'de, kendisine daha önce yapılan tüm suçlamaların asılsız olduğu ortaya çıktı. Şiiri, "insan özünün dile gelişi" olarak tanımlayan Olga Berggolts'un şiir çalışmaları dışında tiyatro alanında eserleri, çeşitli makaleleri ve yayımlanmış romanı mevcuttur. Ayrıca çocuklara yönelik eserler de vermiştir. Trajik olaylarla ve sıkıntılı süreçlerle dolu bir yaşamı olan Berggolts, 13 Kasım 1975 yılında Petersburg’da yaşama veda etti. Ne yazık ki eserleri Türkçeye çok az çevrilmiş ve hakkında çok az bilgi derlenmiştir.

Şiirler Kaynakça
(*)   Çağdaş Rus Şiiri Antolojisi, Ataol Behramoğlu, Adam Yayınları, Kasım 1987
(**)  Çevirmen ile ilgili bilgi bulunmamaktadır.


Bilgilendirme : 'Nitelik Kuşağı' sayfasındaki alıntılar, tanıtım amaçlı ve kaynak gösterilerek kullanılmış olup, ürünlerin tüm kullanım hakları © yasal temsilcilerine aittir.


içindekiler    üst    geri    ileri   




 53