nefesim yetmiyor...
bu bir kara göç. aşka kanatlandığım düş değil
hırıltılı göğsüm okşanmak isteyen bir kedi gibi
kendine inip kalkıyor
nefesim yetmiyor...
direnmek ve sevişmek çağrısı eskisi gibi
cana yakın değil
/hatıra/
gövdemizde hiç uslanmayan bir açlık
ve sohbetin kuruculuğunda
bambaşka bir ahval susağı
tuvalde çıplak renklerin tadıyla öle dirile
tutkuyu yücelten kadim esmerliğimiz
adil bir barınak içinde usulca
ışığa çözülüverince...
Il
sevgilim, canım yetmiyor...
bugün bana bilginleriyle sunulan bir yemek
yenilgi savlıyor
"kurtarıcı değilsin” diye
derin derin soluk alma korkusu bu
çocuk hüznü gibi
bir başına
aşılanmamış henüz akıl çağına
/ Vien Oper ılık ve loştur keyfin kanımı kamaştırmasıyla sağduyu
kışkırtmasıyla etraflanan masa
yüzüme karşı kilitlenmesiyle en balistik bombaya ad vermesiyle “şeytan”
diye
şeytanın /
kapanmış kalplerde şenlikli cepler, serimlenmiş yıkık kent mezatları
kan kan üstünde okunur maval
gevşeyip de içime yalanı dolayamam, sizi gidi
"huzur" yolu sapkınları
onların bedenleri şuursuz.
olmalı çünkü her gün yollarına dikilen heykeller kadar organsız
ve yayılır
avalleştirilmiş toplulukları konforlu izbelerde
ölü bir çekirge sürüsü gibi
kımıltısız
örümcek ağlarına yarayabilir...
siniklik deccaldır /içim/şu tuzu kuru uğultu masum kalır
ve Epikür’ün "şairleri"
taç giydirir
sevinçli törenlerde içli lahitlerine
kendine yeter bir esriklik var dilimde
gövdemin laneti bu ürkek kayma
bir tek kendime meydan okuyabilir
III
bir us daha vurmuş yokuşa kim ki...
yangın yenilgiler aralığıyla
soğuk şehirlere tırmanıştayız
volkanları sürgün ağızlara hasrettik
elbet cana yakın bir kalkışmada sevişeceğiz
orada bir dünya
orada bin bir dünya
İstanbul hiç vazgeçmedi sevgilim! gölgeni uzağa kaçırma
kıyıları dalga umar
nümayişleri sel
kaçıncı kıran bu -sayamadım
öğütür insanı
ömür yasakları
aşk talanları göğüs kafesimde çürüyen bir hırıltı var!
"Karl" meydanında bir çınar gibi ölümüne
devleşsem...
ah, yeniden
ve yeniden vuruluyor işte şehirler;
doğusunda taşramın şehirler
ve yatağımda bir kumul gibi uyuyan sen
nefesim yetmiyor…
son hırıltıları bunlar Viyana'nın
durma yatağın çakılında!