sisti karanlık gözlerle geçen
zümrütlerle süslü kavimlerin bahçesinden
bir güneş doğmuştu ilkin
kirlenmiş bir tarihe sıvanan
zaferlerin surlarından
arkada maviye çalan bakışlar
tunç hırsızı bir çocuğun
ansızın başlayan çığlıkları
ve birden amansız rüzgar
bir de paramparça o deli söz
ben miydim ki ey tanrım
bana uzanan şimdi
tarihi meçhul bir zamanda solan
ve birden kaybolup düşlerime düşen
o kayıp adresler
sisti haricinde gezdiğim yaşamın
buzlanmış saçaklarından sarkan
o derin uğultu
sisti zamanda biçimlenirken her şey
o buluğ çağları yanıp sönen yıldızların
ve gözyaşları oğlunu göklere çeken tanrının