ŞİİR

Kıvılcım Vafi  







MEZİYET


Zor sevinçler taşıyorum çapraşık sıkıntılardan
öte adlara. Adının bile geçmediği dündeyim artık. Seslenme. Ulaşılmayan avuç içine dolduruyorum yumuşaklığını sevginin; yüzün için. Sığınacak bir umut aramadan dalıyorum içine kalın karanlığın. Derinlik ne ki! Dipsiz bir hiç!

Her iki böğrüme yapışıyor ağrı.
Tutsaklıktan kopan paslı etler. Kemikten insanlar.
Bir ölüm korkutucu cesaret
şarkı söylüyor asılsız kalabalığa
hayatın sığdığı hücreden. Kaçan ayakların gürültüsünden
duyulmuyor tiz çığlıklar. Oysa kimse
yaşamıyor burada. Burada
sadece kalabalık
ve uğultu var. Bir bayrak dikilmiş boşluğa. Gibi boşluk. Gri. Sadece
asılsız kalabalık ve yaşayan en son ölü
karşılanıyor alkışlarla. Kimse yok burada
kalabalık dışında. Yok kimse kimsede. Tamtakır. Silik bir iz
kalan geride ve korkunç bir uğultu, sadece.

Kemikten insanlar. Deriden ibaret.

Bugün ölüm açıyor  gökyüzünde. Bugün gölgesiz bütün düşler.

Üstünde meyvesiyle kuruyor ağaç, ihtişamla. Bugün kupkuru bütün sesler.

Kemikten ve deriden ibaret insanlar. Açlık sofrasında tokluğu kutlayanlar; onlar!

Derinlik ne ki! Dipsiz bir hiç! Kalın karanlık. Birbirine çarpan kemiklerle sıkışıyor sessizlik ve yırtılıyor hava ve yırtılıyor deri, boydan boya...  Ah işte!  Bir çekirdek, hafif mi hafif. Çatlamak vaktine gömüyor kendini; artık başka bahara... 

Aklı başka baharda bir çekirdek yatıyor orada!

Şimdi siz, kalanlar,  yukarı çevirin yüzünüzü,
buharlaşan mutluluğumuzu taşıyan bulutlara;
hani şu her şeyin kirini akıtacak sağanak için...


28 Ağustos 2020


içindekiler    üst    geri    ileri   




 53