KISA ÖYKÜ

Melek Ekim Yıldız   







KISALTILMIŞ HİKÂYELER  (2)



/ 1

Yorum ve Olgu...

Son sözü, üzülme ama, oldu.
Yok, dedim. Çok üzülmem.
Sustuk. O, karanlık; ben, karanlığa gözünü dikmiş düşünceydim öncesinde.
Yanılabilir herkes, demişti. Sen de yanıldın.
Öyle mi, diye sormuştum söylediğine şaşırdığımı sansın istediğimden.
Oysa biliyordu, bildiğimi tekrar ettiğini.
İşaretleri sevmiştim, demiştim.
Hatası yok kimsenin, diye karşılamıştı. Yanlış yorumladın.
" Olgular yoktur, yalnızca yorum vardır." diyen kimdi diye soruvermiştim.
Aydınlanır gibi olmuştu karanlığı.
Bırak şimdi bunu, demişti yumuşacık.
Bırakmıştım.
Üzülme ama, oldu son sözü.
Yok, dedim. Hiç üzülmem. Sustuk sonra.
Ben karanlık; o, karanlığı unutturmaya çalışan düşünceydi.
Gece'ydi çünkü...



/ 2

Uyanmışlığa Dair...

Kapısının önüne
bırakılmış, senden gelen besbelli,
birkaç harfin tıkırtısıyla uyandı
gerçeğinden.
o gündür uyumuyor...



/ 3

Şimdi ve Yalnız...

Aldırma ona, diyor. Şimdi'sini parmaklarında kavramış olana tutulup kalmış bakışlarıma tahammülsüz.
Omuz silkiyorum.
Unut onu, diyor yine.
Boş bakıyorum.
Söz, diyorum. Büyülenmiş gibiyim. İçimden defalarca yineliyorum: Onun şimdi'si söz!
Yanımdaki işitmiyor.
Bırak onu, diyor bıkkınca. Körlüğüne şaşırıyorum.
Baksana, diyorum. Nasıl da güzel tutuyor beni.
İnanmıyor. İnanmadıkça uzaklaşıyor.
Şimdi'nin yalnızı okşadığını söylemiyor, öğle güneşinin gözlerimde kamaşışına sevincimi kendime saklıyorum...



/ 4

Rüzgârın Eylediğidir...

Kendi şiddetinden ürkmüş
o haşin rüzgarın
savurduğu, şu köşede duruyor işte. Özleme.
Sessiz,
şikayetsiz,
kanaatkar
ve kendine dönük.
Esse de olur, diyor.
Esmese de...

dizin    üst    geri    ileri  

 



 17 

 SÜJE  /  Melek Ekim Yıldız  /  yirmi dokuz eylül iki bin on beş     12