ŞİİR

Şoreş Haki  







- Araf kitaplarda perde mi duvar mı sur mu tam olarak ne olduğu çevrilemeyen bir yer- oradaki insanların en büyük özelliği ise insanların yüzlerine bakınca cehennemlik mi cennetlik mi olduklarını bilmeleri- ah bir de Dante var tabi bütün şair ve filozofları Arafda resmeden -bu gibi nedenlerden bu şiir ve ismi :


ARAFPERDELERİ



1.
yongalardan sonraya bir şey kalmamış
kaypak figür figan
geçmişimde gezindim yoklama tamam
yaşanmışlıklarımı yaşanmamışlıklarıyla sınadım insanların
araftayım

2.
budama mevsiminde aşkın kendine kusmuş bir geceyim
gün ışığına tutsak bir hece
şaraba ve aşka bulanmış bir ülke
dalları yaprakları gövdesine ağır
geçmiş ağacı
istemek ağacı
özlemek
sabır

3.
sessizlik istiyorum düş yıkıntılarının ardından
gülümseyen
dudaklarıma nefes gibi değen geceye
biliyorum
şiir eski bir alışkanlıktır hikayelerin evlerine döndükleri gündelik yıkıntıların ardında

sabırla tanışmamış çocuk gülüşler
düşüşü nasılsın-lar kadar uzak mesafeler
giyinir sözcükleri yağmur sonrası

sessizlik istiyorum uçurum kanatlı yüzlerin gömüldüğü
kan ve toprağa değen yağmuru tenimde
biliyorum
şiir eski bir alışkanlıktır yalandan duraklarda bekleyen
nereye gideceğini bilemeyen

4.
sonrası eksik başlangıçlar soluyorum asılı duran ıslaklıklara
temiz bir çarşaf
yastık
bir dost evi uykusu diliyorum uzak bir şehir gölgesi anlamlara
galip galiba-ların sarhoşluğunda bir ara gibiyim oysa
andan ana seken
boşluğun şeffaf dokunuşu tenimde
telleri rüzgarda bir kemanım gözlerinde
süslenmiş bir sokak kadar parlak
kalkıp gitmenin cam kırıkları yürüyüşlerimde

5.
zaman ki en büyük yalanıdır insanın
akıyor
ve sözcükler ki sayfalarda siyah ve beyaz renklerin çıplaklığı
kanıyor
dünya
dünyam benim
akıl hastanem
bir manzara istiyorum
düşlerim için bir manzara

Allah'a ısmarlıyorum

tüm şarkıları çağırıyorum
tüm şiirleri
tüm düşünceleri
tüm coşkuları
ey yeryüzünün tanrıları
uçurumlar uçmak içindir düşmekten yorulanlara
anlattıkça eskir bazı anılar
dağılır yürüyüşler cam kırıklarına

tenimdeki rüzgarı çoğaltır artık her şey
sonralarınızı alınız
düşlerinizi alınız
gerçeklerinizi
sözcüklerinizi alınız
öncelerinizi

tüm ölüleri çağırıyorum
tüm ruhları
tüm kıyametleri
ey yer yüzünün tanrıları uçurtmalar yalnızca uçurtma değildir Afganistan’da

Ölümlü olmanın bilgisidir
yaşanınca geçer her şey yalnızca

6.
her kalp bir Vivaldi kaybolur akar zamanın çöplüğünde
başı boş birkaç düş sevgi
sahi neydi?
istem ve istenç arası inanmak ve duymak sonrası dilsiz gece seyri
bahar ağrısı
tekrarın göreceliği
sanrın
sanrım
sanrı
Bir bahar akşamı üşümesi
neydi?
iki sözcük ötede duran mutluluk

felçli bir baba şefkati şimdi sevgi sevgili hayırsız bir evlat uzaktaki

7.
bulut bulut tanrısızlığım
yakınsan mercek
uzaksak acı
karanlık ayrımında
Diyojen uykusunda
renk değiştiriyor gün avuçlarımda
küller için
küller için
Islık!

8.
sokakları avutuyorum adımlarımla
sözcüklerin karasını avuçluyorum
bir çocuğun bakışından ‘seni özledim’ lere geçiyorum
sonrayı kanatan mecazcılarla konuşuyorum
önceye varan düşüncelerden düşüyorum düşlere
göm beni
daha derine
bulutlarım kayıp
yağmurlarım saklı
ruhuna döşediğim mayınların yerini unuttum
teninin doğusunda
gözlerinin batısında
belleğim
zaman mekân bilincim
sarhoşluğum
şehir şehir dağılıyorum kalbinin mezarlığında

yaşamak şiirin sağrısında tepeden tırnağa alkol kokmak birazda

9.
ben ki benden bene geçmiş sonrası yok mevsimler edinmişim
sessizliğe sözcükler yakıştırmışım da karga geceye düşmüş
ay ışığı salmışım rüzgâra
elleri ceplerinde
yürüyüşü çocuk
sınanmış
sıvanmış
sızmışım

10.
kaç sokak geçer yalnızlığım
ellerin ellerimde kaybolduğunda aksini çizer mi zamanla rüzgar
susuyorsa bedenin
konuşarak ezberlediklerinden duyarak ezberlediklerine dönüşen
gökyüzünün avuçlarından yağmurlar aldım susuzluğuma
negatifleri kayıp suretlerden geçtim
yanımda uyuyan çıplaklıklara bakıp bakıp
neden masum uyuyanlar bilemedim
uçurumlarda rüzgarlar biledim kanatlara
sözcüklerden yongaları savurdum sonraya
işte
al bu senin
resmin

11.
geçip gitmenin gecesine
boşluğa
kaç anı sığar
kaç anı sığar
ölümün defterine
duman duman sarhoşluklardan
bulut bulut yürüyüşlerden
öpüşlerden
ne kalır geriye ?

12.
hüznüm mavi mor yıldız
seyrim eski bir defter
yağmura çoğalıyorum içinde
gri bulutlar yalnızlığında yosun kalarak
yalınayak
çıplak
kanayarak
duyuyor musun kuşun kanadındaki rüzgar teninde gün bakışımlı mavi
açılır kapıları sonsuzluğun
an
be
an
tekrarlar rüya hissi yaratır
aynı sokak
aynı şehir

uyuyor musun?

13.
uydurma uykulardan uyaklar oyunu
satır satır
harf harf
psikolojik profili bozuk umutlara kuruldu zaman
bölüm bir sayfa iki
umudun umursamaz halleri

rahat uyu sevdam
bu başka mevki

14.
Düşlerim çocuk
olmayacak dualara âmin
ve sözcüklerden yollar bulutlara asılı
kalbim
kapa gözlerini
derin bir nefes al

geceye gece iki heceli bir yer sadece

15.
kendini kendine gömen çöl seyyahları
düşçüler oyuncak satıcıları
sonrasız acı öncesiz boşluk
zaman aşımı bütün olma çabaları
gitsem mazi
gelsem yenilgi

-Kaypak figür figan-
Misafir tedirginliği hangi rengi öper ki?

“ey uğultular ve görüntüler” yaratan
gri dizeler üstü çöktüm titriyor her yan
de ki uçurumun dibi yakın kanatlarının seyriyle
de ki korkusuzsun iste, sahip değilsin diye hiçbir şeye
de ki ölüm bu ölüm
işte

ayna kağıda düştü sözcükler buğuya
insanlaştı eşya
eşyalaştı insan
uyuyacak yer göster tanrı yorgun bıraktıklarına
ve söyle
’kim söndürdü ışıkları?
sen mi
gece mi?‘

Hikaye bitti
Hikaye bitti
şimdi şiir zamansız bir ömrün sefaleti

16.
perdelerini açtı dünya
monolog diyaloglardan analog sevişmelere
tiradını unutmuş bir aşk sahnede
'serbest vezin sembolik şizofreni'
çıplak ayaklı bir yol
yol üstü diyojenli mazi

17.
''bana düşlerini kiralar mısın abi? ''
anlamsız anlatmalar
mazeret kabul etmez gerçekler
Anka uykuları
bir aşk kaç gece eder ki?
çemberine düştüm cıgaranın
ezidi bir kadının ellerinde donuyor dünyamda düşlerinde kaldıklarım
dönüyorum Mevlana’m
dönüyorum dünyam
kadınlarım
ölü doğmuş çocuklarım benim
Nirvana şarkıları uzak mutluluklarım
başka tanrıların unuttuğu zamanlarım
anıllarım

sen
öp beni
içine al
sakla
harf harf yorgunum
ölüyorum dünyanın dört bir yerinde
bin hayattan geldim
bin sevdadan arta kaldım
karanlığım

18.
inzivası umursamaların keskin kesif tanrısal bir emir
tenim rehin
ruhum rehin
büyüsü kaybolan aşklara yemin
istemlerden istençlere
tükendim

19.
gidenlerin çarmıhında seyir
akrep yelkovan sessizliği gözlerindeki nehir
yol ver bana
bana düş
daha
daha

20.
gitmenin alacasına tutunan suskunluk
zamansızlığın gizemli dokunuşu
el etek çekmiş bir düş hayattan
kefene girmiş masumiyet fahişesi
dahası
dahası darası
derin düşünceler
sarkık yüzler
mekanik dokunuşlar
hissetmenin günümüz dünyası hali

ey sözcüklerden sözcüklere düşen
düş
ben nerdeyim ne yapıyorum-lardan
nerden geldim nereye gidiyorum-lara savruluyorum yıllardır
duvar duvar çarpıyor suratıma hayat
tanrıdan bıktım
insanlardan
çocukken oynadığımız oyunlar gibi değil
dövülüp uyutulmuş
öğütleri öğütmüş
sövülmüş dünya

21.
üşüyorum öfkemden
duyuyor musun?
coşkumu yitirdim
her şey şah
her yer mat

22.
aşkın yaz sıcağında düş üşümeleri
sesime değen tenler
denizin tuzu
rakının susuzluğunu dindirme çabaları
alaturka sabahlar
bak adreslerini şaşırdım anıların
çıkmaz sokaklar
şarkılar
yüzünü unuttum aynalarda
bak el sallıyor deniz feneri
kapıları kapat
perdeleri çek
yalnızlığım
her şey bir ölüm merasimi

23.
sibernetik kavgası insanlığın
şizofren solumalar
ayrıntılar tüneli
nötr coşku
kurgusal denklemler
an dan soyutlanma çağrısı
ahuramazda
ahuramazda
zamanın tespihi dağıldı
acı alkol
özüm düş
''fısıldayan sözcüklerdir fırtınayı getiren''
bilendim
olmayan yan
kaybolan an
Yüzün yüzüm
Elin elim
bilendim
şimdi sözcüklerden bastonlar yapıyorum
elif
lam
mim


dizin    üst    geri    ileri  

 



  6  

 SÜJE  /  Şoreş Haki  /  yirmi altı eylül iki bin on dört     6