TANITIM / ANMA

Onların Yokluğunda Var Olmak!  







PAUL CELAN


 [ 1920 - 1970 ]


Paul Celan. Rumen asıllı Avusturyalı şair. Asıl adı Paul Antschel’dir. 23 Kasım 1920'de, Romanya’nın Czernowitz kentinde doğdu. Yahudi asıllı bir aileden gelmekteydi. 1938'de Paris’te tıp öğrenimine başladı, ancak II. Dünya Savaşının çıkmasıyla Romanya’ya döndü. 1941'de Czernowitz Alman orduları tarafından işgal edilince iki yıl süreyle bir çalışma kampına gönderildi, ailesi ise bir toplama kampında öldürüldü. 1943'de tekrar Czernowitz’e döndü. Bükreş’te çevirmen ve bir yayın evinde düzeltmen olarak çalışmaya başladı. Daha sonra Viyana’ya geçti. 1948'de yerleştiği Paris’te ise Alman filolojisi ve dil bilim öğrenimi gördü, çevirmenlik yaptı. 1952'de grafikçi Çisele Lestrange ile evlendi. 1959'dan sonra Ecole Normale Superieure’de dil bilim üzerine ders vermeye başladı. 1958'de Bremen Kenti Edebiyat Ödülü’nü, 1960'da Georg Büchner Ödülü’nü, 1964'de. ise Nordrhein-Westfalen Eyaleti Büyük Ödülü’nü aldı. 28 Nisan 1970'de Seine nehrine atlayarak intihar etti. İlk şiir kitabı 1948'de Viyana’da yayımlanan Der Sand aus den Urnen’dır (“Küpten Alman Kum”). Bunu 1952'de Mobn und Gedâchtnis (“Haşhaş ve Bellek”) 1955'de de Von Schwelle Schıvelle (“Eşik­ten Eşiğe”) adlı şiir kitapları izlemiştir. Celan, Ekspresyonizm’den (Dışavurumculuk) özellikle de Avusturyalı şair Georg Trakl (1887- 1914) ve Alman şair Iwan Goll (1891-1950) ile Fransız Gerçeküstücü şairlerinden etkilenmiştir. Acılarla dolu yaşamı ve bir Yahudi olarak karşılaştığı zorluklar şiirini besleyen en önemli kaynaklardır. Yaşadığı olaylara ilişkin izlenimlerini Alman, Rumen, Yahudi ve Fransız kültürlerinin etkileriyle yoğurarak çok yönlü ve zengin bir anlatıma ulaşmıştır. Celan'ın şiiri alışılmadık çarpıcı imgelerle gelişir, yoğun duygular özenle seçilmiş simge ve sözcüklerde ifadesini bulur. Ses ve ritim, anlamı oluşturan birer öğe olarak, şiirinin temel özelliğidir. Paul Celan, Almanca yazılan edebiyatın önde gelen isimlerindendir. Şiirleri birçok dillere çevrilmiş­tir. Şairliğin yanı sıra çevirmenliğiyle de tanınmış, Shakespeare, Nerval, Rimbaud, Valery, Apollinaire, Char, Yesenin ve Blok gibi şairlerden çeviriler yapmıştır.

Başlıca Eserleri  : Şiir: Der Sand aus den Urnen, 1948, (“Küpten Alman Kum”); Mohn und Gedachtnis, 1952, (“Haşhaş ve Bellek”); Von Schuıelle zu Schwelle, 1955, (“Eşikten Eşiğe”); Sprachgitter, 1959, (“Dil Kafesi”); Die Niemandsrose, 1963, (“Sahipsiz Gül”); Atemıoende, 1967, Fadensonnen, 1968; Lichtzwang, 1970; Schneepart, 1971. Deneme: Die nene Rundschau, 1958, (“Yeni Bakış”). Konuşma: Der Merıdian, 1961.
 



 

ÇİÇEK

Taş.
Havada taş, gözümle izlediğim.
Gözün, taş gibi kör.

Biz
el idik,
boşalttık karanlığı ve yakaladık
yazla gelen sözü:
Çiçek.

Çiçek -bir sözcük körlerin sözlüğünde.
Senin gözünle gözüm:
giderir
susuzluğu.

Büyümek.
Yürekte yaprak gibi
kat kat.

Bir söz daha, bunun gibi, ve çekiçler
savruluyor havada.



Almanca'dan Çevirenler: Gertrude Durusoy / Ahmet Necdet
 

 

 ͠    ͠    ͠    ͠


BADEMLERDEN SAY BENİ

Say bademleri,
say acı olanı, uyanık tutanı say,
beni de onlara kat:

Gözünü arardım hep, gözünü açtığında,
sana kimselerin bakmadığı bir anda,
örerdim ya o saklı, o gizli ipliği ben,
ki onun üzerinde tasarladığım çiy'in
testilere doğru kaydığı bir zamanda,
yüreğe varamamış öz bir sözle korunan.

Ancak böyle varırdın adına, senin olan,
o şaşmaz adımlarla kendine yürüyerek,
savrulurdu çekiçler sanki bir çan kulesi
boşluğundaymış gibi senin suskunluğunun.

Ölmüş olan o şey senin koluna girer
ve işittiklerin de seninle birleşirdi,
üç olup giderdiniz geceyi katederek.

Beni de acı yap, acı yap beni.
Bademlerden say beni.



Almanca'dan Çevirenler: Gertrude Durusoy / Ahmet Necdet

 

 ͠    ͠    ͠    ͠



ÖLÜM FÜGÜ

Siyah sütünü içiyoruz sabahın akşam saatlerinde
onu içiyoruz öğle sabah demeden hep onu geceleri
içiyor habire içiyoruz
bir mezar kazıyoruz gökyüzüne dar gelmeyecek
adamın teki bir evde yılanlarla oynuyor yazıp çiziyor
Almanya’ya yazıyor karanlık çöktüğü vakit altın saçın
Margarete
Onu yazıp evin önüne çıkıyor ıslıkla köpüklerini çağırıyor
yıldızlar çakınca
Yahudilerini çağırıyor toprağa bir mezar kazsınlar diye
buyruklar yağdırıyor bize çalıp oynamamız için


Siyah sütünü içiyoruz sabahın gece saatlerinde seni
hep seni içiyoruz sabah öğle demeden hep seni aksamları
içiyoruz habire içiyoruz
adamın teki bir evde yılanlarla oynuyor yazıp çiziyor
Almanya’ya yazıyor karanlık çöktüğü vakit altın saçın
Margarete
külden saçın Sulamith bir mezar kazıyoruz
gökyüzüne dar gelmeyecek
Bağırıyor içinizden biri daha derin kazsın toprağı ötekiler şarkı
Söylesin oynasın
çekiyor belindeki silahı havada savuruyor gözleri mavi
daha derine daldırsın küreği içinizden biri ötekiler devam etsin
dansa

Siyah sütünü içiyor sabahın gece saatlerinde seni
hep seni içiyoruz sabah öğle demeden hep seni geceleri
içiyoruz habere içiyoruz
adamın teki bir evde oturuyor altın saçın Margarete
külden saçın Sulamith o yılanlarla oynuyor

Bağırıyor daha tatlı çalın diye ölümü Alman bir ustadır ölüm
bağırıyor daha karanlık çalın kemanlarınızı sonra duman olup
savrulun havaya
sonra mezarınız olsun bulutlarda dar gelmeyecek

Siyah sütünü içiyor sabahın gece saatlerinde seni
öğleyin seni içiyoruz Alman bir ustadır ölüm
aksam sabah seni içiyoruz habire içiyoruz
Alman bir ustadır ölüm gözleri mavi
Seni kurşunluyor tam onikiden vuruyor seni
adamın teki bir evde oturuyor altın saçın Margarete
köpeklerini üstümüze saldırtıyor ve gökyüzünde bir mezar
armağan ediyor bize
yılanlarıyla oynayıp düş kuruyor Alman bir ustadır ölüm


Almanca'dan Çevirenler: Gertrude Durusoy / Ahmet Necdet



Kaynak : Bademlerden Say Beni  "Seçme Şiirler" / Çevrirenler : Gertrude Durusoy / Ahmet Necdet / Adam Yayınları  /  1983, İstanbul

 

 

 ͠    ͠    ͠    ͠                    ͠    ͠    ͠    ͠                     ͠    ͠    ͠    ͠

 

Ingeborg Bachmann  ve  Paul Celan

 

Ingeborg Bachmann’dan Paul Celan’a..

‘canım,

hiç aklıma getirmediğim için, bugün öğleden önce –geçen yıl da aynı böyle olmuştu- kartpostalın tam anlamıyla uçup geldi, kalbimin içine kondu, evet öyle, seni seviyorum, eskiden hiç söylememiştim bunu. gelinciği yine hissettim, derinde, çok derinde; harikalar yarattın, asla unutamamam bunu..

bazen buradan ayrılmaktan ve paris’e gitmekten, ellerimi tuttuğunu, bana çiçeklerle dokunduğunu hissetmekten başka bir şey arzulamıyorum, sonra nerden geldiğini, nereye gittiğini de bilmek istemiyorum. benim için sen hindistanlısın ya da daha da uzak, karanlık, kahverengi bir ülkeden; benim için çölsün sen, denizsin, sır olan her şeysin. hala hiçbir şey bilmiyorum senin hakkında ve bu yüzden senin için korkuyorum, bizlerin burada yaptığı herhangi bir şeyi senin yaptığını hayal edemiyorum, ikimiz için bir saray kurmalı ve o sarayın içinde benim sihirli efendim olabilmen için seni yanıma almalıydım, orada halılarımız ve müziğimiz olacak, orada aşkı bulacağız..


sık sık düşündüm, senin en güzel şiirin ‘corona’, her şeyin mermere dönüştüğü ve ebedileştiği bir anın çok önceden kusursuz bir biçimde gerçekleşmesi o. ama buradaki ben için ‘zaman’ olmuyor. elime geçmeyecek bir şeye açlık duyuyorum, her şey sığ ve tatsız, yorgun ve daha kullanılmadan yıpranmış.

ağustos ortasında paris’te olacağım, birkaç günlüğüne. neden, niye sorma bana, ama benim için orada ol, bir akşamlığına ya da iki, üç.. beni seine nehri’ne götür, küçük balıklara dönüşene ve birbirimizi yeniden tanıyana kadar bakalım sularına..’
 
(24 Haziran 1949, Viyana)





Paul Celan’dan Ingeborg Bachmann’a..


‘sevgili inge’m,

görünüşe göre bu hayat kaçırılan fırsatlardan oluşuyor, belki de en iyisi bunların üzerinde pek uzun durup düşünmemek, yoksa kelimeler yerinden kıpırdamıyor.. kelimeleri kıpırdatmaya kalkışan mektuplar, kasılarak yolunu bulmaya çalışan parmakların altından çekilip, çıkarılmış olmaları gereken bölgeye geri döndüler.. ve şimdi sana derinden borçlu kaldım, londra’dan gönderdiğim o resmi yazı – senin mektuplarının, hediyelerinin, çabalarının karşısında duran her şey- kafamın içinde çırpınıyor.. bağışla beni, bırak da nihayet birbirimizle konuşalım..
(30 Ekim 1951, Paris)


Kaynak : Kalp Zamanı , Ingeborg Bachmann – Paul Celan , Mektuplar , Çeviri : İlknur Özdemir, Turkuvaz Kitap , 2009


dizin    üst    geri    ileri  

 



 37 

 SÜJE  /  Paul Celan  /  yirmi altı eylül iki bin on dört     6