TANITIM / ANMA

Onların Yokluğunda Var Olmak!  







NESİMÎ


Nesimî (Kul Nesimi) 17. yüzyılın ünlü Bektaşî ve Hurûfî şairidir. Soyu, 14. yüzyılın ünlü şairlerinden ve Yunus Emre takipçilerinden Sait Emre'ye dayanır. İran Safavî şahlarının Anadolu üzerindeki egemenliğini sağlamak yolunda sürdürülen siyasal çabalara katılmış, bu yüzden kovuşturmalara uğramıştır. Sonunun nasıl bittiğini gösterecek belge niteliğinde nefesler yoktur. Nerede yattığı da bilinmiyor.

Yakın zamanlara dek yaşantısı bilinmediğinden Bağdatlı Nesimî sanılmıştır. Kul Nesimî, Bektaşî'dir. Bu yönü şiirlerinde açıkça görülmektedir. İyi öğrenim görmüş, kültürlü bir sanatçıdır. Günümüzde de söylenen bestelenmiş nefesleri vardır.




Faydası Ne

Ey gönül, el aynasına bakmanın faydası ne
Sermayeden zararın var, satmanın faydası ne

Kendi kadrin bilmeyen, dostun kıymetin ne bilir
Merkebin boynuna cevahir takmanın faydası ne

Çobana gen yazı gerek, hem yayıla hem gerneşe
Çobanı meclise imam etmenin faydası ne

Kargaya üleş gerek, hem yiye ve hem çağıra
Karganın önüne sükker dökmenin faydası ne

Ey Nesimî, hasılı kendini âleme fâş eyleme
Köpeği hamama sokup yumanın faydası ne


Merkep : Eşek
Gen : Geniş
Üleş : Leş, kadavra
Çağırmak : Türkü söylemek
Sükker : Şeker
Hasılı : Meydana gelme, oluşma
Fâş etmek : Söylemek, gizliyi açıklamak
Yumak : Yıkamak



 

 ͠    ͠    ͠    ͠





Söyledi Yok Yok (*)

Uykudan uyanmış şahin bakışlım
Dedim, sarhoş musun, söyledi, yok yok
Ak elleri elvan elvan kınalı
Dedim, bayram mıdır, söyledi, yok yok

Dedim, ne gülersin, dedi, nazımdır
Dedim, kaşın mıdır, dedi, gözümdür
Dedim, ay mı doğdu, dedi, yüzümdür
Dedim, ver öpeyim, söyledi, yok yok

Dedim, aydınlık var, dedi, gözümde
Dedim, günahım çok, dedi, gönlümde
Dedim, mehtap nedir, dedi, koynumda
Dedim ki, göreyim, söyledi, yok yok

Dedim, vatanın mı, dedi, ilimdir
Dedim, bülbül müdür, dedi, gülümdür
Dedim, Nesimî Şah, dedi, kulumdur
Dedim, satar mısın, söyledi, yok yok

(*) Bu koşma bazı değiştirmelerle Erzurumlu Emrah'a mâl edilmiştir. Nesimî'nin çağdaşı, Âşık Hasan'ında buna benzer bir koşması vardır.


 

 ͠    ͠    ͠    ͠


Meydanda Meydanda

Canım erenlere kurban
Serim meydanda meydanda
İkrarım ezelden kadim
Canım meydanda meydanda

Yanarım, yoktur dumanım
Gönlümde yoktur gümanım
Al malım, bağışla canım
Varım meydanda meydanda

Kellem koltuğuma aldım
Kan ettim kapına geldim
Ettiğime pişman oldum
Dâr'ım meydanda meydanda

Münkir rakipten kaçın
Müminim, hulle don biçin
Ben bülbülüm bir gül için
Zârım meydanda meydanda

Gerçek olan olur ganî
Ganî olan olur velî
Nesimî'yem yüzün beni
Derim meydanda meydanda


Ser : Baş
İkrar : Mürşide (uyandıran, doğru yolu gösteren) teslim olmada verilen söz
Güman : Şüphe
Dâr : Darağacı
Mümin : İnanan
Hulle : Cennet elbisesi
Zâr : Feryat, inleme
Ganî : Zenginlik, gönül zenginliği

 

 ͠    ͠    ͠    ͠



Kime Ne? (*)

Ben yitirdim, ben ararım, yâr benimdir kime ne
Gâh giderim öz bağıma, gül dererim, kime ne

Gâh giderim medreseye, ders okurum hak için
Gâh giderim meyhaneye, dem çekerim, kime ne

Sofular haram demişler, bu aşkın şarabına
Ben doldurur, ben içerim, günah benim, kime ne

Ben melâmet gömleğini deldim, taktım eğnime
Âr-u namus şişesini taşa çaldım, kime ne

Sofular secde ederler mescidin mihrabına
Yâr eşiği secdegâhım, yüz sürerim, kime ne

Gâh çıkarım gökyüzüne, hükmederim Kaf'tan Kaf'a
Gâh inerim yeryüzüne, yâr severim, kime ne

Nesimî'ye sordular ki, yârin ile hoş musun
Hoş olayım, olmayayım, o yâr benim, kime ne

(*) Ezgi ile günümüzde de söylenmekte olan bu güzel nefes, Kul Nesimî tanınmadığı için Bağdatlı Nesimî'nin sanılmıştır.


Dem : İçki, şarap
Sofuluk : Tarikata bağlılık
Melâmet : Kınama


Kaynak : Bektaşi Gülleri, Hazırlayan : Cahit Öztelli, Milliyet Yayınları, Şubat 1973, Birinci Basım


dizin    üst    geri    ileri  

 



 36 

 SÜJE  /  Nesimî  /  yirmi altı eylül iki bin on dört     6