ŞİİR

Berivan Kaya   







Körlük


/kalktım...
her gün dışarı eğildiğim pencere kayıp
çamur akıyormuş Mecidiyeköy'deki caddeler/

kapüşonlu bir kadın birikintileri yararak yürüyor
tutsak oda geride kalıyor
pencerenin yanındaki yorgun koltuk
karalanmış kağıtlar, anlamını bulamamış yeraltı harfler...

/yürüdüm ...
her gün yürüdüğüm yol kayıp
işsizlerle doluymuş küçük meydan/

kapüşonlu kadın meydana varıyor
banka dibinde aynı biçare çömelti
sarı dişlerin arasında ucuz tütün alış verişi
birazdan emek simsarlarına satılacak bedenlerin
kaldırıma düşen uğultusu

bankanın içi öylesine aydınlık
okyanus ötesi para oyunları oynuyor küresel tanrılar…
dibe çömelmiş Kürdi işsizlik,
borsaya, günlük fona dertop saygısıyla
büyülü para duvarına toslayan sefalet...
körün gördüğü tepetaklak dünya...
sirayet etmiş açlığı bastıracak denli umut
ucuz tütün yudumunda...

/durdum...
her gün çıktığım yokuş kayıp
gökyüzünü unutan güvercinler ekmek yiyorlarmış
gökdelen diplerinde/

kapüşonlu kadın yokuşu çıkıyor
yüksek binaların dipleri kara gölge içleri kör edici aydınlıkta
şık ofis jaluzilerinin arasından
dertop olmuş aynı genç bakışlar
sirayet etmiş yoksunluğu bastıracak denli deli koşuşturma
kredi kartı yudumunda...

dipteki gölgeler ısınıyor... günden güne ışıksızlığa...

kuaför kalfası iki zenci kız kıkırdıyor
köşede bağıran dönerci çırağına
bir dolu Afrikalı genç üşüşüyorlar
soğuk atölyelerin gizemine
frezeler kapacak siyah el arıyormuş üç otuz paraya

/koştum...
kapüşonumu çıkardım
belime kadar bulaşmış çamurlardan silkindim
pencereyi yolu ve yokuşu buldum
banka duvarının dibine çöken Kürt işsizler,
jaluzili ofis çocukları, dönerci çırakları,
Afrikalı işçiler
ve güvercinler
yan yana yürüyoruz
sirayet etmiş yalanı
bastıracak denli
gözbağı sökümü
özgürlük yudumunda/



dizin    üst    geri    ileri  

 



 16 

 SÜJE  /  Berivan Kaya  /  yirmi altı eylül iki bin on dört     6