ŞİİR

Semih Özcan  







GECEDE İSYAN



1/

Bütün sözcükler aldı başını gitti bu gece
kalemimin ucunda ne varsa
nokta da bıraktı bitiren olmayı
Bütün başlangıçlar yeni fırtınalara gebe
virgüller grevde dur-duraksız yaşanıyor heyecanlar
Hiçbir soru yanıtını aramıyor artık
Yüreğimde yaşattığım yalnızca kanat çırpıntıları.

Acı bütün denizlerimi tuzlarıyla götürdü
Buzullarım da tükendi donduramıyorum zamanı
Cam kenarları yok..
başımı kendime yaslıyorum.
Gecenin ortasında Narcissos gibiyim
Kendimden çıkıp yola yine kendime varıyorum
Çok bilinmeyenli denklemler takvim yapraklarına
Dibi çıkık görüntüler kuyularına çekildiğinde
Irmakların suyunu tüketip
Bin bir çiçek tomurcuğunda
Yine sana dönüyorum.

Eski olan ne varsa kırdı aynaları
Fosiller tarihlerine kaçtılar yılların özlemiyle
Gel-gitler ay ışığının müziğini dinlemekte
“Echo”larını duyuyorum kayaların hüznünde.

Hiçliği ölüme gönderdim varlığını kanıtlasın diye
Issızlık kentin kalabalığına vurdu kendini
İpe çektim bütün sağanaklarımı.
Her gün batımında
Çarmıha gömüldüm Börklüce’nin mekanında
                                                               durmaksızın
Yükseldim doğaya,yeşile, ağaçlara, kuşlara, çiçeklere, börtü böceğe
                                                               durmaksızın
Ölümsüzlüğe gömüldüm
                                           sonsuz soluksuz.

Mahzenlerimden de dışlandım,insiz kaldım
Poseidon bombaları yağdı üzerime
Odalarında dolaştım içine giremediğim evlerin
Öldürecek kimliklerimi tükettim
Deniz kızını aradığım günlerdi
Balıklar sürtünürken bacaklarıma
ayaklarımın altında deniz kestaneleri.

Sarartılmış kentlerin arnavut kaldırımları yok artık
Taşı sıksan kum da çıkmıyor
Uzun, upuzun bir tüneldi yeraltım
            hiçbir tren ışığının uğramadığı.
Üçüncü boyutlarımız sürgün filiziydi
Vantuzlu baykuşlar örterken geceyi.
Yarını hiçbir güne sığdıramadılar
Zehir zemberek yaşandı tüm ilişkiler.



2/

Zihnime doğduğunda ilk
Mavi bir özleme açıldı sözcüklerim
Yaşama benzer bir yanını
Sırılsıklam kucakladım.
Vanalarını açtım içimde uyanan çocuğun
Aphrodite’nin öç aldığı Amazon kızı Smyrna’dan
ben yalnızca zevk aldım.
Nympha’larımla tutkuyu yaşadım
ormanların en mahrem kuytularında
dalgaların en hoyrat saldırdığı kıyılarda çoğalarak.

Gitgide ürpertiyorsun zindanımı
Kelepçelerim kendinden utanıyor
Upuzun bir yolculuğa çıkıyorum hücrelerinde
Tepeden tırnağa suretimi kazıyorum bütün görüntülerime
Şakıyışlarına katılıyorum yeraltına gömdüğüm tekmil kuşların

Sanmayın ki gün batımının hüznü var gözlerimde
Burada ay daha yeni doğuyor.

Resimlerin sesime ne kadar benziyor
Prometheus ışıyor gözbebeklerinde.
Onuncu köylerinde çoğalıyor simurg’lerim.

Nerde açılmadık kapım kaldı
onlara giriyorsun bir bir.
Mabetlerime giriyorsun
kutsallığından sıyrılıyor notalarım.
Lale bahçelerim cayır cayır
Saltanat kayıklarımı yakıyorum.
İçimdeki tutkulara yasaklar yetişmiyor.

Işığına uzanan güne bakanım
Hiçbir durakta ineceğim yok
Gelişinle bütün sözcüklerim duvarlarını yıktı bu gece.
Artık bütün saatler Roma’yı yakıyor
Yanıp sönen yakamozlarıyla
Geceye ses veren
Bütün denizlerin rengi mor kalıyor.
Hiçbir yolun aşktan başka çıkışı yok.

Fişimi çekiyor soluğun
Yaşama dönüyorum
Ellerine ulaşırken
Denizi hırçınlığınla seviyorum.

Çekiliyorum dudaklarıma hükmeden
Tüm kutsanmış yazıtlarımdan
Canım seninle varolmak istiyor.
Bir bebek bas bas kimliğini istiyor dünyadan
                                                  duyuyorum.
Aşkın kitabesin uzanırken
                                                Kucağında doğuyorum.

Bu gece kendimi özgür bıraktım
Yeryüzü yağdı üzerime
Karalar dışımda kaldı
Okyanuslara gömüldüm.
Gök
      yüzünün
sevda kaçkınları tanığımdır.



dizin    üst    geri    ileri  

 



 13 

 SÜJE  /  Semih Özcan  /  yirmi altı eylül iki bin on dört     6