TANITIM / ANMA

Onların Yokluğunda Var Olmak!   






ALEKSANDAR RİSTOVİC


1933'te Belgrad'ın güneyinde Cacak'ta doğan Aleksandar Ristovic 1994'te öldüğünde, geride yirmi şiir kitabı ve çok sayıda deneme yazısı bıraktığı halde, sağlığında değeri yeterince bilinmeyen bir Sırp şairi. Belgrad Üniversitesi'nde edebiyat okumuş, uzun süre doğduğu şehrin orta öğretim okullarında edebiyat öğretmenliği, daha sonra da Belgrad'da büyük bir yayınevinde çocuk kitapları editörlüğü yapmış, önemli ödüller kazanmış. Yugoslavya'nın kırsal dünyasıyla ilgili şiirleri onun ilginç kişiliğini yaşam öyküsünden daha iyi açıklıyor. Toplu şiirlerini okuduğunuz zaman, onun yirminci yüzyılda mı, yoksa şeytanın cirit attığı ortaçağda mı yaşadığını merak ediyorsunuz. Kendisi de bir yerde, "Ben farelerle oynayan bir şeytanım" diyor.

 

 


BİRİLERİ GİRİYOR MEYHANEYE
ÖBÜRLERİ ÇIKIYOR


Birileri giriyor meyhaneye öbürleri çıkıyor.
Bir tabak menekşeyle yanan bir lamba var
masada, masanın altında da birinin
ince çorap giymiş iki bacağı.

Bir kadın yüzünü yüzüme doğru eğiyor.
Kuzu da meyhanede, ama kuzu demiyoruz ona.
Yalnız kendi masamızdakileri değil, yan masadaki
çiçekleri bile koklayabiliyoruz şimdi.
Kitabı elinde tutan yere düşürdü onu.
Mavi bir alev kitabın düştüğü yerde.
İçinde atlamaya hazır kurbağalar olan
küçük tabaklar getiriyor genç garson.

Yüksek bir merdivenden iniyor annem.
Parmakları donmuş, yanaklarıyla ağzı da
neredeyse bembeyaz. İki kişinin konuştuklarını
duyuyorsunuz onları görmeden.

Kırmızı bir lambanın aydınlattığı bir odada
İngilizce çalışan küçük bir çocuğum ben. Memeleri
yumurtaya benzeyen ufak tefek bir kadın yardım ediyor
bana. Adı Dylan Thomas olan biri de katılıyor öğrencilik
                                                        öğretmenlik oyunumuza.

Kısık sesle birbirimize sesleniyoruz. İkimiz de
aynı ölümle öleceğiz yakında, ama başka başka yerlerde.
Ben, raflarında kitapları dağınık küçük bir kitaplıkta,
sense, yüzlerini birbirlerinden gizleyen ayrı cinsten
insanlar olan bir odada.

Çeviren : Cevat Çapan


 

 ͠    ͠    ͠    ͠



ŞAİR MEZARLARI

Büyük şairlerle ilgili bir kitap okuyor karım.
İkimiz de yorganı çekip aynı lamba altında yatarken
değişik yerlerdeki mezarlarını düşünüyorum onların.
Walt Whitman'ın mezarının çevresi dallar,
çiçekler, yapraklar, Amerikan bayrağı
ve birtakım gençlerin attıkları boş bira kutularıyla dolu.

Puşkin'in mezarında, okuduğum kitaplardan
imgeler çağrıştırıyor melankolim,
bu yüzden, elbette huş ağaçları ve kalın
bir kır tabakasıyla kaplı mezar taşına kadar her yer.

T.S. Eliot'un kesme taş ve mermerden
özenle yapılmış mezarının başında
oradan hiç ayrılmayan genç bir kadın var
hafif kaçık ve hiçbir şey anlamayan.

Sevgili şairlerin yattığı başka mezarlar da görüyorum
karımın bazen heyecanlı, bazen düz bir sesle
okuduğu şiirleri dinlerken, tam o sırada
biri eve girmeye çalışıyor, karım da
bir yandan anahtarı arıyor, bir yandan
öteki kimliğine ağır küfürler savuruyor
üç sayfa şiir rüzgâra karışırken.

Çeviren : Cevat Çapan

 

 ͠    ͠    ͠    ͠



KÖY PAZARI

Masanın üzerinde bir bardak su,
Eğitim Dergisi
ve kırmızı bir elma var.

Odanın köşesindeki yatağın üzerinde
Öğretmen Drinka ölmekte,
ölürken de gülmekte.

Kendisini o anda köy pazarında hayal ediyor,
çevresinde çıplak köylüler alay ederek
patates atıyorlar birbirlerine.

Avucunda kıllar çıkmış,
bir başkası gözlerini öyle şaşılaştırmış ki,
eski yerlerine getiremiyor gözlerini.

Drinka onların ortasında, pek az şey var üstünde,
ama ne zaman biri yanından geçse
ve ona selam verse, herkes ciddileşiyor.
Ağzı iyice kulaklarına varmış
beyaz göbeği sarsılıyor.

İşte böyle öldü Drinka, gülerek -
doğrusu, öldüğünden
haberi bile olmadı.

Bunu sonra söylediler kendisine.

Çeviren : Cevat Çapan


_______________________

Kaynak : Şiir Çevir Denize At / Cevat Çapan / Cumhuriyet Kitapları, Birinci Baskı, 2008



dizin    üst    geri    ileri  

 



 38 

 SÜJE  /  Aleksandar Ristovic  /  yirmi sekiz temmuz iki bin on beş     11