Yok, ettiklerinden değil, üzüp sınadıklarından; kasıp, seyreltip
sürdürtmenden; bize büyük gelen yerle gök arasında batırıp çıkartmandan;
masalla utanç arasında yüceliş istemenden; salyangozken üzerimize tuz
ekmenden yakınmıyoruz.
Senin zamânının tî borusu yok.
Hiç çırak olmamış usta, saati bilmezliğin vaktinin bize uymadığından
değil, zamânın ta kendisi olmandan.
Bize 'şunca' gelen odunlarla dokulu kumaşı yırtıp atman da olası.