Ölen bir ilişkiyi
‘nasıl’ bilirdik
Cami avlularına bırakılan aşkların
son sorusu buydu.
Işığımız yoktu
Diyojenlerle yetiniyorduk
Hayallerimiz sonra
yok denecek kadar çoktu.
Bir sürekli cinayettir yaşadığımız
lekelerimiz bol
ipucu sorunu yok.
Evlere dualar
Sokaklara
bakarkörler yağıyor.
Ölümlerimiz için
yeni okullar açmalı.
Gidebilir miyim
kalkıp da masanızdan
‘O’ adında yeni bir sanrıya
Deniz
bahanem olur mu yine?
Üçüncü boyutlarım
galiba en çok sizleri sevdim.
Zar atım cellatlarımla
Gök
delenlerin
bodrum katlarında
Renklerden seni sevdim.
Polisiye aşklar yaşadım
orada
burada…
‘O’ yıllar yine
‘O’
Dinini yitirmiş tanrılar gibi
yanıtsız sorular
Kutsallık kazanmalıydı.
En son cinayetimde
Maktul
ve sanık
olarak bilineceğim.
Aykırı,
azınlık
ve anti.