gönlüm sıradağlar gibi uzanma arzusunda göğe doğru
bir seçenek sunmuşsunuz da karşılığını arıyor hayal gücüm
ben düğümler çözeyim sözün ortasında yeni bir biçimle
siz gitmediğiniz şehirlerde gezinin kimsesizliğinizle
ağrıyan yerlerimizden geçer eylül naz’la
dağın en kuytusuna taşınırım arada bir biraz da bu yüzden
buğulu gülüşler kalır uzun ikindiler birikir çay bahçelerinde
bütün şiirsel anlamları toplarım sesimle güneş hiç batmamıştır
herkesin kendisini bırakıp gittiği yerde
bir çay daha içelim karıncanın aldığı yol kadar nefesimiz
sabah tazeliği kırların kokusuyum suya bağışlanan revnak
taş sekiler arasında iyileşir dizlerimin yarası
bir ışık bir gölge aramızdaki sabır dört mevsim uzaklığı
bu kestane kızıllığındaki güz biliyorum hiç değişmeyen ritüel
bizi yeşermenin ve yenilenmenin sonsuzluğuna götürecek