- Siz hiç benim horozlu aynamdan bana bakmadınız ki: hani onlu
yaşlarımızda, göt ceplerimizde taşıdığımız tarağımızın ikizi yuvarlak
tenekeli, horozlu ayna… : örfii idârenin ruhlarımızdan aşırıp alabulus
saçlarımıza sindirdiği…
En derin acıyı kendi kuyusunda bulmaktan başka hiçbir çıkar yolu yok
onun.
Kimse kendi kuyusundan başkasını içeri baktırtamaz. Onlarca, yüzlerce
dâvet yağdırır; yakınma ve yakarma yağdırır bunun için: Tek gel ve benim
kuyumdan içeri bir bakıver.
Aslâ kimse kendi kuyusunun başından ayrılıp da bir başkasınınkine şöyle
bir bakmaz: “Olur” der, “Olur şöyle bir bakarım.”
Sadece bunu yapar her bir başkası: Şöyle uzaktan bir göz atıverir.
Ve herkes –çoğunca- her gün biraz daha fazla kazar kendi kuyusunu.
Kuyusunu büyütmekten başka bir şey yapamaz. Ve yalnızca kendi kuyusunun
derinliklerinde kendisini hisseder. Yaşadığını hisseder. Çünkü aynalı ve
tütsülü kuyu böyle hissettirir kendisine bakana.
Hani şuraya gelmek istiyorum: Sakın olun bir başkasını kuyunuza
çağırmayın. Gelmez!
Çok acı ama gelmeyecek!
Sizin her gün kuyunuzu biraz daha eşelemekten öte yapabileceğiniz bir şey
yok.
Herkes kuyusunu göstermek ister, bu normal ve kimse bakmak istemez, bu da
normal.
Sizin yapacağınız şu: Kuyunuzu kendinize saklayın: aynalı ve tütsülü
kuyunuzu…