Mustafa Yavaş  







AYNALI VE TÜTSÜLÜ KUYU
 


- Siz hiç benim horozlu aynamdan bana bakmadınız ki: hani onlu yaşlarımızda, göt ceplerimizde taşıdığımız tarağımızın ikizi yuvarlak tenekeli, horozlu ayna… : örfii idârenin ruhlarımızdan aşırıp alabulus saçlarımıza sindirdiği…

 


En derin acıyı kendi kuyusunda bulmaktan başka hiçbir çıkar yolu yok onun.

Kimse kendi kuyusundan başkasını içeri baktırtamaz. Onlarca, yüzlerce dâvet yağdırır; yakınma ve yakarma yağdırır bunun için: Tek gel ve benim kuyumdan içeri bir bakıver.

Aslâ kimse kendi kuyusunun başından ayrılıp da bir başkasınınkine şöyle bir bakmaz: “Olur” der, “Olur şöyle bir bakarım.”

Sadece bunu yapar her bir başkası: Şöyle uzaktan bir göz atıverir.

Ve herkes –çoğunca- her gün biraz daha fazla kazar kendi kuyusunu. Kuyusunu büyütmekten başka bir şey yapamaz. Ve yalnızca kendi kuyusunun derinliklerinde kendisini hisseder. Yaşadığını hisseder. Çünkü aynalı ve tütsülü kuyu böyle hissettirir kendisine bakana.

Hani şuraya gelmek istiyorum: Sakın olun bir başkasını kuyunuza çağırmayın. Gelmez!
Çok acı ama gelmeyecek!
Sizin her gün kuyunuzu biraz daha eşelemekten öte yapabileceğiniz bir şey yok.

Herkes kuyusunu göstermek ister, bu normal ve kimse bakmak istemez, bu da normal.

Sizin yapacağınız şu: Kuyunuzu kendinize saklayın: aynalı ve tütsülü kuyunuzu…


                                                                         -  Çoook Eskilerden / DİPTEPE (Tepenin Dibi)   -
 

dizin    üst    geri    ileri  

 



  4  

 SÜJE  /  Mustafa Yavaş   /  yirmi şubat iki bin on dört     2