ög  /

kk  /

mk  /

kv  /

kk  /

ög  /

kv  /

mk  /

kk  /

ög  /

kv  /

kk  /

mk  /


kk  /

kv  /

ög  /

kv  /

kk  /

kv  /

kk  /

mk  /

kk  /

kv  /

kk  /

mk  /

kk  /

mk  /

ög  /

kk  /

kv  /

kk  /

mk  /

kk  /

kv  /

kk  /

kv  /

kk  /

kv  /

kk  /

ög  /

kk  /

kv  /

kk  /

kv  /

kk  /

mk  /

kk  /

mk  /

kk  /

kv  /

??  /
 

Ortak Söz  







SON!


inanç sığınağı beynin

fidanın rahmine düşen zehirli cemre

günahların yazgıya işlendiği arka sayfa kalabalığı

bilgi kokusu

dizlerinin üzerine çöken yola bitişik imkânsız uçurum

kapanmış yaranın bıraktığı iz bellekte

başlangıç tanışması

saçılmışlığın aciz düşkünlüğü

veda ânı, aynadaki şaşkın yüze

el sallanmış trenin sireni

çektikçe giden zaman ağırlığı

arsız patikaya haddini bildiren yetişkin duvar

erdemin uzuvlara saklandığı bir bütünlükte, kuytu dokunuş aralığı: kesik parmak uçlarıyla.

karanlığa düşen ilk berrak damla, siyahın elindeki teslim bayrağı

merdiven altındaki kötülük anıtına iliştirilmiş itikat karanlığı

kızıla katılmış renk

çizgi yetisine anlamdaş boş kutu, müziksiz

annenin yemeğe çağıran sesi, çocuğun boyunu aşkın kederli gölge

hiç atıl(a)mamış çocukluk kahkahasına yapışan ölüm sırıtması

gözyaşının aşamadığı sihirli çizgi

aklıma yürüyen bir meleğin kırdığım kanatlarından düşen çocuk tebessümleri

toy ruhların yakardığı azrail

tüy arkası masalındaki yırtık uyku kuyusu; tekrarı olmayan çöküş

kanatlarını yuman muzaffer kuş

hayalet dokunuşların kapalı dudaklar ile meşki: söz taş ağırlığında

canımı yakan ilk öpücük

menekşe gözlü bir sevgilinin yüzünde yol bulan nehrin taşkın hali

geçmişi düşleyen çiçek tozu

sol yanı tutulan nokta imi

ilklik patlaması

yayına kavuşan bitkin ok

leylak kokulu bir odada şakaktaki namlu; vur artık fikrim kendini

hançerin algılayamadığı gözyaşı

caymışlığın indiği rehavet durağı; her keresinde çaresizce yeniden bindiği

geri dönmenin burukluğu sadık gövdeye, kapanınca perde

öncenin kabullenebilinen 'son'rası

tabiatın icat edemediği ölümsüzlük, sırıtışı zamanın

hep erken gelen yaşlılık döngüsü, kuru ses

yalnızlık çeken son ılık damla, çay fincanında

parmaklık ardındaki güneş

çalışkan kanatları, ürperen kırlangıcın

üzerine yazılamayan kağıdın buruşuk daveti

tüm davetiyelerin iptal edildiğini duyuran anons

kendine hiç rastlamayan (değmeyen) eğim

eğimi doksan dereceye erişen yokuş

vahameti bol bir aşk

çivinin karşı koyamadığım hamlesi, tam kalbime

ölmeden cenneti gördüğün kör bakış

sağır toprağa emanet dilsiz gövde

cehalet mabedi

son - suz -luk.


- meral kaya (mk), kıvılcım vafi (kv), korkut kabapalamut (kk), ömer gençer (ög), -

 


(*) 17 Nisan 2009 tarihinde 'YersizYurtsuz İmza' da yayınlanmıştır.


dizin    üst    geri    ileri  

 



 38 

 SÜJE  /  Ortak Söz  /  yirmi şubat iki bin on dört     2