Hürriyet Bağcı  







Dut Ağacı’na Sarılan Adam


Kadın uzun uzak yollardan gelmiş olan adama ‘acıkmışsındır yemek yiyelim mi?’ dedi. O da ‘olur’ dedi. Ekmek arası bir şeyler alıp parka girdiler. Parkta, çocuklar, kediler, köpekler güneş ışığı altında sevinçli bir parıltı içindeydi. Adam köpeğe ekmek attı, her seferinde ekmeği hemen yutup gelen köpeğe tekrar ekmek attı. Kadın kediye et attı, ayaklarının dibine oturmuştu ve ara sıra köpek yaklaştığında tıslıyordu ama fazla yaklaşınca soluğu ağacın tepesinde alıyordu kedi.

Yandaki anne, baba, yürüyen bebekten oluşan ailenin annesi deli gibi korkuyordu köpekten. Bebek köpeğin peşinden koşuyordu hiç durmadan. Baba bir yandan karısına “korkma hayatım” derken, bir yandan da bebeği gittiği yerden kucaklayıp kucaklayıp getiriyordu.
Herkes gülüyordu, her şeye.

Adam kadını eski mahallesine ve okuluna götürmek istedi. Emek Mahallesine gittiler. ‘Yirmi yıldır ilk defa geliyorum’ dedi, uzun süredir görmediği Dut Ağacı’nı görmeyi istiyordu. Hiç mi hiç umudu yoktu hâlâ orada ayakta olduğundan. Gerçi okulunun da yerli yerinde olmayabileceğini içten içe düşünüyordu ama Dut Ağacı’ndan hiç umudu yoktu.
‘Dut Ağacı duruyor mudur?’ dedi.

Arabayla okulun bahçesine girdiler, adam bir sevinç çığlığı attı. ‘İşte Dut Ağacı …’ Arabayı park edip indi, gözlerinde sevinç ışıltısıyla ağaca sarıldı. Bir süre öyle kaldı. Kadın çevreye baktı, yarıyıl tatili olduğundan kimse yoktu.

Ona bakıp mutlu oldu, hatta tanıştırmasını bekledi: Selma, Dut Ağacı , Dut Ağacı , Selma. Tanıştırsaydı, gülen gözlerini budaklarında gezdirip dallarına doğru başını kaldırarak selamlayacaktı. Sonra arabayı orda bırakıp, eskiden oturdukları bodrum katını görmeye gittiler.

Yere gömülü evin camları görünüyordu ayaklarının dibinde. Hâlâ oturanlar vardı orda. Seslendi: ‘Merhaba’ dedi, ben geldim demek istiyordu. Tekrar tekrar merhaba dedi, ama oradan çıkan olmadı. Giriş katın penceresinde genç bir adam göründü ‘buyurun’ dedi gülerek. Adam aşağıya doğru eğilmiş bodrum katın camını tıklatıyordu habire. Sesi duyunca şaşırdı, istemeye istemeye başını yukarı kaldırdı, genç adamı gördü. Gülümsüyordu genç adam. Adam şaşkın ve hüzünle sevincin karıştığı gözlerle camdaki genç adama baktı , ‘merhaba’ dedi. Bu sefer daha yavaş ve değişik bir sesle. ‘Biz yirmi yıl önce bu bodrum katında oturuyorduk da’ dedi. ‘Yine burada oturanlar var galiba seslendim ama çıkan olmadı.’ ‘Evet’ dedi adam ‘var’ ‘Peki mülk sahipleri vardı onlar hala burada mı? Polat amcalar.’ ‘Evet’ dedi adam gülerek ‘en üst katta oturuyorlar, hâlâ buradalar.’ ‘Buyurun gelin bir çay için lütfen’ dedi genç adam ama adam girmek istemedi rahatsız etmeyelim, diye. Arka bahçeden bir köpek çıktı o sırada; memeleri sallanıyordu ‘yavruları vardır bunun’ dedi adam. İzbe arka bahçeye doğru gittiler, köşeyi dönünce adamın yüzündeki sevinç ifadesi dondu, ‘ben de çocukken burada köpek besliyordum’ dedi. Kadın gidip baktı, küçük köpek yavruları dolaşıyordu bahçenin köşesine atılmış ağaç dallarının altında. Adam sessizce baktı onlara ama ağladı ağlayacaktı. Ağlamadı.

Çıktılar bahçeden, ağaçlıklı yol boyunca adam kaldırımlara, apartmanlara, apartman numaralarına, isimlere baktı. Bambaşka bir dünyadan bakıyormuş gibiydi. ‘Benimle geldiğin için sağ ol’ dedi kadına, güldü minnetle.

Sonra tekrar okula döndüler. Okulun yan girişini işaret etti ‘şu merdivenleri görüyor musun?’ dedi ‘Orada koro şarkı söylüyordu, biz de bahçenin dışında demirlerin orada onları dinliyor, bir şey lazım olunca da bakkaldan alıp geliyorduk koşarak.’ ‘Ne korosu?’ dedi kadın, ‘Okul korosu mu?’ ‘Hayır’ dedi adam. Gözlerinde canlanan o günleri kadının göremediğine şaştı adeta. ‘Devrimci grupların korosu. Bu merdivenlere dizilirlerdi özel kıyafetleriyle, konser verirlerdi burada.’ dedi. Mutluluktan sarhoş gibiydi. Bir tane ağaç, o da Dut Ağacı, kalmış olan ve artık otopark olarak kullanılan, beton okul bahçesine sanki cennet bahçesi gibi bakıyordu.

Kadın mutlulukla gülümsedi ona.
Birbirlerini çok iyi tanıyorlarmış gibiydiler.


dizin    üst    geri    ileri  

 



 26 

 SÜJE  /  Hürriyet Bağcı  /  yirmi şubat iki bin on dört     2