" biri ölünce, imgeleri değişir artık" 




SİYAH TÜLÜN ALTINDAN SIKTIM ELİNİ

Siyah tülün altından sıktım elini…
"Bugün neden büründün bu solgunluğa?"
- İçirdim ona buruk kederimi,
Sarhoş ettim sızdırasıya.

Nasıl unuturum? Yalpalayarak çıktı gitti.
Eğri bir acı konmuştu ağzına.
Korkuluklara değmeden merdiveni indim,
Ardından koştum avlu kapısına.

Soluk soluğa bağırdım: "Şaka"
Tüm bu olanlar. Gidersen beni öldürürsün.”
Güldü tüyler ürperten bir rahatlıkla
Ve dedi: "Rüzgârda durma, üşürsün."

Kiev, 8 Ocak 1911

Çeviren: Azer Yaran (***)

 

 ͠    ͠    ͠    ͠


İNSANLARIN YAKINLIĞINDA GİZEMLİ BİR ÇİZGİ VAR


İnsanların yakınlığında gizemli bir çizgi var,
Bu çizgiyi aşamaz tutku ve ölesiye sevmek.
Korkunç bir ıssızlıkta varsın birleşsin ağızlar
Ve çatlasın, parça parça dağılsın yürek.

Dostluk da güçsüzdür burada, yılları da
Yüksek mutluluk ateşinin,
Ruh özgürdür ve yabancıdır burada
Ağırkanlı bitkinliğinde şehvetin.

Çılgındır koşanlar buna erişmek için,
Erişenlerse bir özlemle uğramıştır bozguna.
İşte şimdi anladın sen, niçin
Çarpmıyor artık yüreğim avuçlarında.

Çeviren: Azer Yaran (***)

 

 ͠    ͠    ͠    ͠


SON KARŞILAŞMANIN ŞARKISI

Buzdan bir el kalbimi sıkıştırıyordu sanki
Ama bir düşte yürüyor gibiydim;
Sağ elimin eldivenini
Çıkarıp sol elime giydim

Bitmez tükenmez gibi geldiler bana
Oysa topu topu üç taneydi basamaklar
"Benimle öl.." diye fısıldadı
Akçaağaçların arasından sonbahar

"Aldatıldım ben.. Üzgünüm..
Uçarı, kötü yazgım aldattı beni…"
Dedim ki  "Ben de, ben de öyleyim..
Ölürüm… Ölürüm seninle sevgili.."

Son karşılaşmanın şarkısıydı bu
Dönüp bir kez daha baktım karanlık eve;
Yatak odasının penceresinde
Mumlar, kayıtsız, sarı bir ışıkla parlıyordu…

1911


Çeviren: Ataol Behramoğlu (**)

 

 ͠    ͠    ͠    ͠


TAŞ BİR SÖZCÜK DÜŞTÜ PARÇALANDI

Taş bir sözcük düştü parçalandı
Henüz yaşayan göğsümde.
Zararı yok, ben zaten hazırdım.
Gelirim bunun da üstesinden.

Başımda işim çok bugün:
Belleği sonuna değin öldürmek gerek,
Taşlaşması gerek ruhun
Ve yaşamayı yeniden öğrenmek.

İşte… Yazın hışırdayan sıcak soluğu
Bayram gibi sarıyor pencereyi.
Ben çoktan sezmiştim bu
Aydınlık günü ve boş evi.

Çeviren: Azer Yaran (***)

 

 ͠    ͠    ͠    ͠


KAPI YARI ARALIK

Kapı yarı aralık
Ihlamurların kokusu...
Bir eldiven, bir kırbaç
Unutulmuş, bir masanın üzerinde

Gaz lambasının sarı aylası
Ortalığı dinliyorum.
Niçin çekip gittin?
Anlayamıyorum...

Yarın sabah
Günlük güneşlik olacak
Ne güzel bu yaşam,
Uslu dur yüreğim.

Çok bitkinsin,
Yavaş yavaş atıyorsun, boğuk
Biliyor musun, bir yerde okudum
Ölümsüzmüş ruhlarımız.

17 Şubat 1911

Çeviren: Güneş Acar (*)

 

 ͠    ͠    ͠    ͠


BİLMİYORUM, YAŞAMAKTA MISIN, ÖLDÜN MÜ?

Bilmiyorum, yaşamakta mısın, öldün mü?
Dünyada bir yerlerde bulabilir miyim seni
Yoksa, akşamın yaslı karanlığında
Bir ölüyü mü düşünmeli..

Her şey senin için: Gün boyunca dualarım,
Uyuşturan ateşi uykusuz gecelerin;
Şiirlerimin beyaz sürüsü,
Ve mavi yangını gözlerimin..

Hiç kimse daha yakın olmadı bana,
Hiç kimse böylesine üzmedi beni,
Acıya salıp gidenler bile,
Okşayıp bırakanlar bile hatta.

Çeviren: Ataol Behramoğlu (**)

 

 ͠    ͠    ͠    ͠


BİRİ ÖLÜNCE

Biri ölünce,
İmgeleri değişir artık.
Gözleri başka görür, ağzı bambaşka
Gülümsemelerle gülümser gülümserse.

Bunu bir ozanın
Cenazesinden döndüğümde anladım.
O zamandan bu zamana
Birçok kez doğrulandı anladığım.

1940

Çevirenler: Sabit Yılmaz - Mustafa Ziyalan (****)

 

 ͠    ͠    ͠    ͠


YURT


‘B i z d e n
 Y a l ı n ı   y o k,  d a h a
 O n u r l u s u   b i z d e n,   d a h a
 A z   g ö z y a ş ı   d ö k e n i   y o k.’
                                                         (1922)

Yüreklerimiz tılsım gibi takınmaz yurdu,
Yurt ozanın elleri altında hıçkırmaz,
Kanatmaz bir türlü unutamadığımız yaraları
Acı uykularımızda. Vadedilmiş ülke değil.

Ruhlarımız değer biçmez yurda
Alınıp satılacak bir mal olarak;
Hastası, yoksulu, sessizi bu dünyanın, ki
Çoğu aklımıza bile getirmeyiz yurdu.

Evet, bizim için galoşlarımızdaki çamur,
Evet, dişlerimizin arasına giren, bizim için
Kumdur, ezeriz, ufalarız, öğütürüz,
O ince, temiz toprağı.

Ama yatacağız içine, otları, çiçekleri olacağız,
Utanmasız, sıkılmasız diyeceğiz ki: Bu yurt bizim.

1961 Leningrad

Çevirenler: Sabit Yılmaz - Mustafa Ziyalan (****)

 

 ͠    ͠    ͠    ͠


UYKUSUZ GECE

Ah! kapamadım kapımı,
Yakmadım mumlarımı,
Bir bilseydin, nasıl bitkindim,
Döşeğe uzanamayacak denli bitkin.

Batan güneşin ışınlarının
Çamların karası üzerinde sönmesi
Beni çılgına çeviren bir sesin tınısı
Tıpkı seninki, tıpkı.

Ve her şeyin bittiğini bilmek
Yaşamın korkunç bir cehennem olduğunu,
Oh! nasıl da biliyordum
Bir gün döneceğini.

6 Şubat 1911

Çeviren: Güneş Acar (*)





Anna Ahmatova

Asıl adı Anna Andreyevna Gorenko olan Anna Ahmatova 1989 yılında Odesa'da doğdu. Çocuk yaşlarda şiir yazmaya başladı. İlk şiirleri yirmili yaşlarda yayımlandı ve ilgi gördü. Kendisinin de dile getirdiği gibi, şiirlerinde Puşkin'den etkilendi ve onunla ilgili çok sayıda deneme yazdı. Devrimden hemen sonra Sovyet Yazarlar Birliği üyesi oldu. İlk eşi, 1921 yılında Bolşevik karşıtı faaliyetleri nedeniyle kurşuna dizildi. İkinci evliliğinden sonra birlikte olduğu Nikolay Punin ise Gulag kamplarında öldü. "Lirik" şiir tarzı nedeniyle, Sovyet döneminin kimi eleştirmelerince burjuva ve aristokrat olarak nitelendirildi. Gerek yaşadığı ilişkiler, gerekse şiirleri yüzünden çeşitli baskılara ve engellemelere maruz kaldı. İkinci Dünya Savaşı'nın ilk aylarında gönüllü olarak sivil savunmaya katıldı ve halkın motivasyonunu yükseltmek için katıldığı radyo propaganda yayınlarında etkili konuşmalar yaptı. Stalin’in ölümünden sonraki  "kültür yaşamında yumuşama" döneminde Ahmatova saygınlığını giderek yeniden kazandı. Şiirleri birçok dile çevrildi. Aşkları ve yaşadığı ilişkileriyle oldukça çalkantılı bir yaşam süren Anna Ahmatova, 1966 yılında, Moskova yakınlarındaki Domodedevo’da yaşama veda etti.

Şiir Kaynakça

(*)     Anna Ahmatoava - Yaban Balı Özgürlük Kokar / Çeviren : Güneş Acar / Can Yayınları, 2008
(**)    Çağdaş Rus Şiiri Antolojisi / Hazırlayan : A. Behramoğlu / Adam Yayınları, 1987
(***)   Anna Ahmatoava - Seçilmiş Şiirler / Çeviren : Azer Yaran / Adam Yayınları, 1984
(****)  Anna Ahmatoava - Ardında / Çevirenler : S.Yılmaz - M. Ziyalan  /  Varlık Yayınları, 2002


Bilgilendirme : 'Nitelik Kuşağı' sayfasındaki alıntılar, tanıtım amaçlı ve kaynak gösterilerek kullanılmış olup, ürünlerin tüm kullanım hakları © yasal temsilcilerine aittir.



içindekiler    üst    geri    ileri   




 59