bu sabah sırtına aldın güneşi,
omzundan aşağı heybende
mısır ekmeği, beş on zeytin, elinde
kapının arkasında duran asa /
yokluğu bilen bir kadının onuruyla
bu vadinin zarif işlenmiş oyasında tırmandın,
bir kadının hamaratlığı gibidir burada her ağaç,
her taş, yerli yerindedir akan su;
çocukların ilk gülüşü gibidir /
“boş evin diz çökmüş sessizliğinden” geldin
geldiğin sessiz geçmiş sığırcık;
dikildiğin bu tepeden seslendin:
-bu ağaçlar katlanamaz talan edeceğiniz toprağa /