Siyah çayırlar büyür gözbebeklerinde... suskun ve vazgeçmiş. Zamanın
rüzgârından belleksiz bir anı doğuran ipinle çekiyorsun kendini varoluş
sancısıyla yaşamdan... Kavruk ve tarifsiz bir imgeye yüklenmeden.
Nereye dönsen vakur bir senfoni çınlıyor kederinde
Kimi tutsan sarsılmış
Kış uzadıkça uzuyor anlamlar ince
Bekleyişin kısa ömür bahçesinde
Hep bir kararsızlık
Aşkın ve ölümün kesif coğrafyasında
Tarihin konkav aynasında
Durmuş
Dönemiyorsun
Ne kaçağa ne kalmaya
Sonrası hep sistematik rüya
Kaçıncı yarın uykudan önce
Son vedaya
Eşikten sıçrayan kaçak bir yağmurum
Dönemiyorum bulutuma.