Balzac, 51 yıllık yaşamına yüze yakın eser sığdırdı. Sağlığındaki
ciddi bozulma ve Madam Hanska'yı evlenmeye ikna için yaptığı uzun
yolculuklar nedeniyle yaşamının son üç yılında neredeyse hiçbir şey
yazmamıştı. 'İnsanlık ( Komedyası) Güldürüsü' başlığı altında toplanan
eserlerinin sayısı 88'dir.
Eserlerinin bir kısmının henüz Türkçeye çevrilmemiş olması hüzün
verici. Ölümünün üzerinde 165 yılı aşkın süre geçmiş, dünya
edebiyatının en büyük yazarlarından birinin yazdıklarının tümünün
dilimize çevrilmemiş olması, ülkemizde edebiyatın geniş kitlelerin
ilgi alanında olmadığının açık, somut bir göstergesi.
Konuyla ilgili Samih Rifat'ın, çevirisini yaptığı 'Ursula
Mirouet' romanına yazdığı önsözde, yer verdiği bir alıntı
aydınlatıcıdır.
"Balzac'ın, Onüçlerin Romanı- Ferragus'un çevirisini 1945 yılında
yapan yazar Cemil Meriç, kitaba yazdığı önsözü şu sözlerle
bitirmiştir. "...Fransız romanıyla bir miktar meşgul olmuş bir
edebiyat tarihi amatörü sıfatıyla ' İnsanlık Komedyası'nı lisanımıza
bir an evvel kazandırmanın zaruretine inanıyoruz. Ancak feragatkâr bir
Balzac'ın hayatını vermek suretiyle başarabileceği Balzac tercümesi,
bir aydını ebedileştirmeye kafi, şerefli bir meşgaledir. Ve Balzac
bütün eserleriyle milli kütüphanemize mal edilmedikçe, dört gözle
beklenen realist roman, büyük Türk romanı, uzak bir hayal olarak
kalmaya mahkumdur..."
Mehmet Rifat'ın hazırladığı 'Honore de Balzac-Romancının Evreninden
Sahneler' kitabında; genişletilmiş 1. baskının yayınlandığı Ocak 2007
tarihine kadar olan süreçte, Türkçeye çevrilmiş Balzac kitaplarının
ayrıntılı bir envanteri verilir.
Aslı Kalem-Banu Karadağ ve Ziya Ebren tarafından hazırlanan "Türkçede
Balzac Kaynakçası" başlıklı çalışmadan da öğreniyoruz ki; Balzac'ı
Türkçeye ilk çeviren, büyük romancımız Reşat Nuri Güntekin'dir. R.N.
Güntekin, Balzac'ın 'Cesar Birotteau, Eugenie Grandet ve Goriot Baba
romanlarından toplam 41 sayfalık bir seçme çeviri yapmış ve bu çeviri
1927 yılında yayınlanmıştır.
1930'lu yıllarda yapılan üç çeviriden sonra Balzac çevirisinde asıl
verimli dönem 1940'lı yıllar olmuştur. Yaşar Nabi Nayır, Cemil Meriç,
Nahid Sırrı Örik, Fehmi Baldaş, Cevdet Perin, Vahdi Hatay, Nasuhi
Baydar, Nurullah Ataç, Nermin Sankur, Necip Rifat, Oktay Rifat, Sabiha
Rifat, Mina Urgan, Nevin Yürür, Vedat Günyol, Tuna Baltacıoğlu-Mehmet
Fuat, Hamdi Varoğlu, Necdet Bingöl, Mebrure Alevok ve Şerif Hulusi
Kurbanoğlu 1940'lı yıllarda farklı Balzac kitaplarını Türkçeye
çevirmişlerdir.
Balzac çevrilmesi çok zor olan bir yazardır. Bu konuda, Balzac'ın pek
çok romanını Türkçeye kazandırmış olan, akademisyen, öykü ve roman
yazarı, denemeci, eleştirmen ve çevirmen, Fransız Dili ve edebiyatı
profesörü Tahsin Yücel'in, çevirisini yaptığı "Yaşamda Bir Başlangıç"
romanına yazdığı önsözü aktarmak isterim:
"...Yaşamda Bir Başlangıç'ın çevirisine gelince, başarısı ya da
başarısızlığı üzerine söz söylemek bana düşmez. Ama, bunca yıllık
deneyimime karşın, beni çok uğraştırdığını, daha da ilginci, bazı
kesitleri karşısında, kendimi daha ilk çevirisine başlayan acemi
çevirmen gibi gördüğümü söylemem gerekiyor. Bu durum neden
kaynaklanıyordu derseniz, bir kez, sayısız sözcük oyunları, özellikle
de birkaç sözcüğün değiştirilmesi sonucu, ilk biçim hep tanınır
kalırken, bambaşka bir anlamla donatılan atasözü ve deyimleri bu
ayrımları da koruyarak Türkçeye çevirmenin zorluğu yıldırıyordu
beni..."
**
Balzac romanlarında Fransa'yı, Fransız toplumunu, 19.yüzyılın Sanayi
Devrimi öncesi dönemini, ilk 30-40 yılını anlatmıştır. Balzac,
'İnsanlık Komedyası'nın önsözünde; eserlerinde neyi yazmak istediğini
şöyle anlatır. "Fransız toplumu tarihçi, ben de onun yazmanı
olacaktım. Erdemsizliklerle erdemlerin dökümünü yaparak, tutkuların
yol açtığı belli başlı olayları bir araya getirerek, karakterleri
çizerek, Toplum'un yaşadığı belli başlı olayları seçerek, homojen
birçok karakterin çizgilerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulan
tipler yaratarak, birçok tarihçinin yazmayı unuttuğu tarihi yazmayı
başarabilecektim"
Balzac romanlarının çevirmenlerinden Samih Rifat( 1945-2007), annesi
Sabiha Rifat (1915-2006) ile birlikte çevirdiği Ursule Mirouet
romanının önsözünde; Balzac'ın böyle bir hedefi gerçekleştirmesinin
bir sistem ve bir sınıflandırma gerektirdiğini, Balzac'ın yazdığı
kitapları, Töre İncelemeleri, Felsefe İncelemeleri ve Çözümleyici
İncelemeler başlığı altında üç bölüme ayırdığını, en kapsamlı bölüm
olan Töre İncelemeleri'nin de şu alt başlıklarda toplandığını yazar:
Özel Yaşamdan Sahneler, Taşra Yaşamından Sahneler, Paris Yaşamından
Sahneler, Siyaset Yaşamından Sahneler, Köy Yaşamından Sahneler.
Balzac, genç denilecek yaştaki ölümünden önce, Fransız Akademisi'ne
seçilmek için yeniden aday olduğunda sadece iki oy alabilmiştir:
Lamartine ve Victor Hugo'nun oyları...
Balzac, 'İnsanlık Komedyası' başlığı altında topladığı eserlerini
tamamlayamamıştır. Yazmayı planladığı, notlarını aldığı 30'dan fazla
eser olduğu biliniyor. Stefan Zweig, bazılarının adı bile konulmuş (Moskova, Wagram Ovası, Viyana Mücadelesi, İhtiraslı Hayat)
bu eserlerin tamamlanmamış olmasını iyi bir şans olarak
niteler: "... Zira Balzac bu romanları bitirebilseydi, tutkuların
ve olayların çemberini tamamen kapatabilseydi eseri kavranabilmez
olanın alanına geçerdi. Erişilmezliği yüzünden kendisinden sonra
gelenler için bir dev, korkunç bir engel halini alırdı; oysa bu
haliyle, erişilmez olana yönelik her yaratıcı istenç için muazzam bir
teşvik ve en büyük örnektir."