ÖYKÜ

Hürriyet Bağcı   







CENİN


Kökler, kökler bitmez tükenmez kökler, hala şu savaşın eşiğine gelmiş dünyada, her tarafı kaplıyor.

Güvey Kandili ağacının çıplak dallarının uçlarındaki kandiller salkım salkım titreşiyor.

Sonra bir melodi duymuş gibi, dallar ve o garip, güzel tohumlar sallanıyor ahenkle.

Bir cenin yerde duruyor. Rengi kararmış, ucu kurumuş, üstüne basılmış ezilmiş bir cenin.

Kadın onu görmeden yürüdü gitti.

Ankara’nın lüks semtindeki jinekologun muayenehanesine giden kadın hayran kaldı giriş katındaki muayenehaneye. Sessiz sakin bir sokakta beyaza boyanmış demirler, huzur dolu küçük bir bahçe ve huzur dolu iki basamak merdivenle çıkılan, giriş katı.

Beyaz saçlı, çok uzun boylu, zayıf, yaşlı ama yakışıklı bir adam, sessiz ve nazik bir şekilde karşıladı onları, gülmüyordu. Kız kardeşinin bildiği bir doktordu, beraber gelmişlerdi.

Kadın korkuyordu. Doktorun gözlerine baktı ama orda soğuk bir maviden başka hiç bir şey göremedi. Neyse ki, ona narkoz vereceğini, hiçbir şey duymayacağını söyledi doktor.

Kadın sevindiğini belli etti.

Sonra uyudu, uyandığında, doktor üstüne eğilmiş bakıyordu, ona, “bitti geçti” dedi. Kadın şaşırdı, inanamadı “gerçekten mi” dedi, hiçbir şey hatırlayamıyordu. Hiç…

“Size minnettarım” dedi doktora, minnetle bakıyor ve gülümsüyordu. Ama adam çok soğuk bir şekilde “rica ederim, buna hiç gerek yok” dedi, hiç gülmüyordu. Kadın -şuna bak ne kadar efendi bir adam, bana yaptığının karşılığında teşekkürü bile kabul etmek istemiyor- diye düşündü ama sonra aklına kürtajın insani ve dinsel açıdan hiç de iyi karşılanmadığı; doktorun vicdanını sızlatabileceği ya da cehennem inancının olabileceği geldi aklına. Hemen biraz üzüldü doktor için ve unuttu onu. Kurtulmuş olduğuna sevindi bu dertten!

Sonra kadın bir haber okudu günlük gazetede: ‘ Sosyete doktoru jinekolog Dr Hayati Sabır ceninleri yurtdışına satıyor.’ diye. Bu, kürtaj yaptırdığı doktordu, ceninleri yurt dışına satıyormuş, makyaj malzemesi yapılıyormuş onlardan.

Rüzgar dört bir yandan esiyor. Kelimeler, harfler yan yana durmuş kuşlar gibi titriyorlar. Olan biteni duymuşlar.

 dizin    üst    geri    ileri  


 



 20 

 SÜJE  /  Hürriyet Bağcı  /  yirmi beş mayıs iki bin on altı  / 16