KISA ÖYKÜ

Melek Ekim Yıldız   







KISALTILMIŞ HİKÂYELER  (5)


I

Rüzgârın Kuma Aşkla Değişine Dair…
Ne vakit zihnim teninde gezinse, dedi rüzgâr kuma.
Kum kıpırdandı hafifçe. Sonra, diye sorar gibi bekledi ardından.
Peki sonra?
Rüzgâr ikircikli kaldı ilkin. Neden saklamalı, diye düşünmüş olacak ki şöyle bir dalgalanıp anlattı sonrasını:
Ardından, dedi. Orgazm ve gözyaşı.
Rüzgâr durup bekledi,
kum durup bekledi.
Her şey durup bekledi bir an. An, bekledi o an.
Bir
An.
Sonra; o andan hemen sonra;
kum’u alıp peşi sıra götüren ve yok eden dalganın nereden çıkıp geldiğini anlayan olmadı…



II

Yapışma…
İçi dışına çıkmış bir dünyada, insan yalnızca yalnızlığın saçlarına yapışabilir,
dedi.
Hak verdim, elime dolanmış saçlara dikkatle bakarken, çok hak verdim…



III

Yazmanın ve Yazamamanın Şiddeti…
Yazdım, sonra sildim, dedi.
Neden, diye sordum. Beni dinlemiyordu.
Sonra bir daha yazdım, dedi. Bakışlarından beni duymadığı gibi görmediği de belli oluyordu.
Sonra tekrar sildim, diye sürdürdü yalnızca iki sözcükten oluşan monoloğunu.
Yazdım, dedi.
Sildim, dedi.
Yazdım.
Sildim.
Yazdım.
Sildim.
Elimi uzatıp koluna dokundum. İrkildi.
Boş ver, dedim. Böyledir insan. Yazar ve siler. Boş ver.
Bakışlarındaki boşluk giderek derinleşirken. Bildiriminin yerini aynı şiddetteki iki soru aldı bu kez.
Neden yazdım?
Neden sildim?
Boş ver, dedim yine. Diyecek başka bir şey aklıma gelmiyordu.



dizin    üst    geri    ileri  

 



 30 

 SÜJE  /  Melek Ekim Yıldız  /  yirmi üç mart iki bin on altı   / 15