yazı yazmak, konuşmak, etmek eylemek, bizleri, bu (yadırgayıp durmaktan öteye
geçemediğimiz) düzen yokluğuna alıştırmayacaktır.
bilge karasu
meselemiz şiir meselesi değildir,
yaşama meselesidir.
hayatımız da olmayan mesele;
şiirimizde de olamaz.
turgut uyar
uzun uzun kustu katil.
sustu.
eski kırık bi plak
döndü tarih
döndü devlet
aradığınız kişinin
bir başkasıyla görüşmesi
değil bu.
daima hırsız
daima katil
başucumda bi cinnet.
var mı öyle durup dururken yaşamak …
öyle anlar öyle durumlar vardır ki kahrolsun hayat demekten başka bir
çareniz kalmaz. ve işte bunu dedikten sonra da yazmanın ve okumanın hatta
birine bir şey söylemenin de bir karşılığı olmaz. ne söyleseniz o
olmadığı gibi kullanılan sözcükler gelir düğümlenir boğazınızda. dili
tutulur dilin de. imkansız olanın dili. şiirin dili peki. işte onun bile.
nerede olursanız olun “saat kaç olursa olsun çocukların ölüm şarkıları,,
çınlar kulaklarınızda. bitmek bilmez o sesler. gitmez gözlerinizin önünden
yüzleri ölü çocukların. eceayhankarası bir zamandır yaşanan.
işte böyle bir anda söylemiştim o cümleyi.işte şimdi bir kez daha o sağır
koro duysun diye: var mı öyle durup dururken yaşamak… sait faik
dolaylarında bir zaman: “yazmasaydım çıldıracaktım,,bir zaman.
devletin eliyle öldürülen, devlet dersinde öldürülen çocuklardan
bahsediyoruz evet. hangi kötürüm bir dilin aşınmış çaresiz yaralı
sözcükleriyle.
yoksulluktur. ağırdır. geniş coğrafyalarda ve dar zamanlarda yaşanır. iki
nefes arası. ağrılıdır. ağırdır.
canlarını kurtarmak için suriye’deki savaştan kaçan bir ailenin dokuz
çocuğundan biridir. adı : sadece bebek. suriyeli bebek.türkiye ‘ye kaçak
yollardan gelmiştir ailesi. bir hastanede doğmuştur. ikiz bebeklerden en
şanssız olanı. kardeşi “sağlam,, o ise “engellidir,,. işte bu yüzden terk
ederler onu. devletin bir kurumunda kalır. nefes alma güçlüğü çeker
sürekli ve ağırlaşır bedeni kalbi de taşıyamaz onu.
bahardır. kapıdadır. ve baharı da göremez o çıkıp gider o kapıdan.
kimliksiz kimsesiz bir ölü bebektir o. kimsesizler mezarlığına gömmek
isterler ve itiraz eder biri : o zaten kimsesiz hiç olmazsa oraya
gömmeyin. itirazı haklı bulunur ve kimsesizler mezarlığına götürürler ve
sadece bebeklerin olduğu bebek adasına gömerler onu. küçüktür küçücüktür
mezarı. itiraz eder biri. biraz daha uzun ve geniş olamaz mıydı acaba. öyle
olur. ve az daha geniş ve az daha uzun ve fakat küçük küçücük bir mezarı
vardır artık. hiç kimsesi olmamıştır hayatta.yani ki ona oyuncakları
olduğuna inandıracak birileri ve oyuncakları. uçurtması… bilyeleri… topacı…
çiçeklerin böceklerin kelebeklerin komşusudur şimdi o.sessiz sedasız
mülksüz.taşın toprağın suların çırılçıplak yıldızların kimsesi. kimsesiz
bir göğün altında .
gezidir. auradır. hafızadır. birikir. öyle yazar trafolarda ve
sokaklarda. öyle de okunur. okunabilmelidir...
“ yaşattığın devlet öldürür,,
ki öyle de bilinir. iktidar dikey olarak örgütlenir.oysa paralel bir algı
ile meşrulaşır.meşrulaşmakla kalmaz dikilir başucumuza. ne göz açtırır. ne
de derin bir uyku. ekmek almaya giden çocukları öldürürler sokaklarda. güpesinde
gündüzün. gaz fişekleriyle. yarım kalan rüyalarda gecede.karasında
gecenin.bir kurşun sesi bir çığlık bitmek bilmez siren sesleri. metalik…
polisin gaz fişeğiyle vurulduktan sonra iki yüz altmış dokuz gün direnen
ancak yaşam mücadelesini kaybederek milyonların kalbine gömülen daha on
beşinde bir fidan: berkin elvan. bilyeleriyle toprağa verilen ve onun
rengarenk bilyelerine dahi tahammül edemeyenler…
ve oğlunun acısını yaşamasına ve gözyaşlarına bile tahammülsüz olabilecek
kadar vicdanlarını yitirmiş iktidarlar ve malum şahıs tarafından
meydanlarda yuhalatılan bir anne. gözü yaşlı annesi berkin’in.
bir vicdanın çağrısıdır ki paralelden yazılmaz. tapelerden duyulmaz prompterden
okunmaz : b e r k i n e l v a n k a r a v i c d a n . o n b e ş i n d e b
i r f i d a n…
var mı öyle durup dururken yaşamak …
hafızadır. gezidir. anarşik bir armoniden kalmadır. yazdılar kapkara
puntolarla duvarlara çocuklar : çocuklar uyurken susulur, ölürken değil !..
paralel bir algı ister iktidarlar kendine. paralel aydınlar. paralel
şairler. paralel filmler. paralel iletişim kanalları. itaatin
merdiven altlarına sıkışıp kalan p a r a - l e l
v i c d a n l ar. paralel rüyalarda uzun süren kölelikler. biatlar…
ki sürsün kanla karışık iktidarları. daha bir çöreklensinler diye
gündüzümüze gecemiz. soruyoruz öyleyse. eceayhankarası bir algıyla
verevine. düzayak çivit mavisi bir cümlenin evinden.
tam ortasından şiirin.
gaz fişekleri ömre paralel midir. paralel şiir var mıdır..
iktidarın algı düzeneklerine paralel algısıyla eğilip bükülebilir
iktidara iktidarlara bir güzellemeye ve kasideye dönüşen.
ki dönüştüğü de görülmüştür tarihte ve her yerde. ”memnunuz cihandan ve
hükümetten ,, diyebilen şairlerin elinde.
oysa şiir direniştir. anarşik bir serüvendir. her türden iktidara
iktidarlara karşı. sınır tanımaz vatansız ve bayraksızdır. işte o yüzden
ilk kovulan odur kutsal kitaplardan ve bazı felsefi kaynaklardan
devletinden platon’un ve kurulu yıkılı devletlerden.
şiirin dili iktidarların diliyle çatışma halinde olmuştur her zaman. önce
kendinden başlamıştır yadsımaya. yıkmaya. yadsıdığı yıktığı yerde kendine
bir yaşam boşluğu bulabilmiştir yıkıntılar arasında. iki nefes arası bir
boşluk.yadsıya yıka yıka yadsıya da kaosun dili olmuştur.
tüm biçimsizliğin dilini giyinmiştir çünkü o yıkar tüm biçimleri
tanımları rolleri. biçimsizliği özgürlüğü olmuştur şiirin.
bir kara nota gezi .armonisi duvarların .melodisi sokakların.
mülksüzlüğün dili gezi.
poetika. yazılanın yapılanın yaşananın toplamı.
gezidir. auradır. yatay algısıdır şiirin.
bugünlerde her ne kadar ruhundan arındırılıp bir sayfa faaliyetine
indirgenmeye salonlara hapsedilmeye kültür endüstrisinin nesnesi
kılınmaya çalışılsa da gezi…
bir güruhun elinde kültür endüstrisinin diline tercüme edilemeyecek kadar
biçimsiz ve atonal. ele avuca sığmaz yaramazlıkta yersiz yurtsuz bir
serüven. gezi.
gezinin ruhunu aurasını algılayamayan güruhun gezi üzerinden kendi
yapışkan ruhlarını sağaltmaya çalışmaları da boşuna bir çaba.
gezi simsarları. yapışkan ruhlar korosu.manzumecileri gezinin. geziyi,
direnişi şiir ödüllerine, antolojilere, popüler bir dille yazılmış öykülere,
romanlara, metinlere alet etmeyin. gidin egolarınızı başka tatmin yolları
bulun.
gezinin ruhunu kapitalizmin ruhuna şiiri sistemin çarklarına hapsetmeye
çalışan sefil güruh, gezinin sefilleri uzak durun geziden.
dokunup kirletmenize izin vermeyeceğiz geziyi.
bir de siz anlasanız şunu. ne üç beş ağaç ne de şiir meselesidir
meselemiz. ol hayat ol hakikat ol şiir...