İnsanlık, yerçekimi sınırının ötesine gittiklerinde kozmonotlara olduğu
gibi, bir ağırlıksızlık durumunda hareket eden bireyler yığınına dağılmış
değildir. Yeryüzünde yaşıyoruz, dünya yasalarına uyuyoruz. Yeryüzü
nüfusunun çok büyük bölümü ortak çıkarlara sahiptir ve aynı amaçlara
ulaşmayı arzulamaktadır; ve bu amaçlara erişme çabası onları ayırmaktan
çok birleştirmektedir.
Bunlar, elleri ve beyinleriyle her şeyi yaratan emekçilerdir (...)
Tedirgin bir çağda yaşıyoruz. Fakat dünyada savaş isteyen bir ulus
yoktur. Ne ki, bütün ulusları savaşın alevlerine fırlatan güçler var. Bir
yazarın yüreği İkinci Dünya Savaşı'nda geniş topraklardan artakalan, için
için yanan viranelerin feryadına sağır kalabilir mi? Namuslu bir yazarın,
insanlığı kendi kendini yok etmeye mahkûm etmek isteyenlere karşı
çıkmaması mümkün mü?
Öyleyse, kendisini, karşıt güçlerin çarpışmasının üstünde Olimpos
tepelerine yükselmiş ve insan ıstıraplarına kayıtsız kalan bir tür tanrı
olarak değil; kendi halkının bir evlâdı, insanlığın ufacık bir parçası
olarak gören yazarın görevi nedir?
Görevi, okuruna dürüst olmak, insanlara gerçeği söylemektir; belki katı
ama daima cesur gerçeği. İnsanların yüreklerinde geleceğe ve bu geleceği
kurmak için yeteneklerine olan inançlarını güçlendirmektir. Dünyada barış
için savaşmak ve böyle savaşçıları, sözlerinin ulaşabileceği her yerde,
yüreklendirmektir. İnsanları ilerlemek için doğal ve onurlu çabalarında
birleştirmektir.
Sanat, insanların zihin ve yüreklerini etkileme gücüne sahiptir.
"Sanatçı" diye nitelenmek hakkı, bu etkiyi, insanlığın yararına ve
insanların ruhlarında bir güzellik dünyası yaratmak için kullanan
yazarlara aittir.
(...)
Biçimsel olarak, edebiyat mesleği dünyadaki en bireysel mesleklerden
birisidir. "..." Yazarın münzevi bir yalnızlık içinde masasının
başında uzun saatler harcamasını gerektirir. Bir yazar için bir başka
yazara benzemekten daha feci bir şey var mıdır? Bu, medeni sorumluluğun
en ağır yükünü taşıyan meslektir. Ve bu açıdan gerçek sanatçılardan hiç
biri diğerinden farklı değildir. Her birimiz sözümüzü, onu duymak isteyen
ne kadar insan varsa tümüne ulaşması umuduyla yazarız. Mutluluk, biz,
"kendi"mizin ufacık dünyasında değil, milyonlarca insanın yüreği ve
zihnini harekete geçiren bir şeyi anlatmayı başardığımızda gelir.
(...)
Gücümüz, yazarların gücü; insanların yürek ve zihinlerini yakalayan,
onların enerjisini körükleyen, iradesini güçlendiren ve onları insan
için, insanlık için, özgürlük ve kardeşliğin ışığı için, emperyalist
barbarlığın karanlığına karşı mücadeleye kaldıran sözlerimizin coşkusunda
yatar.
İngilizceden Çeviren : Eser Yalçın
_______________
Kaynak :Mihail Aleksandroviç Şolohov / Yazarın Sorumluluğu / İngilizceden Çeviren
: Eser Yalçın / DE Yayınları, 1983, İstanbul
(*) Bu yazı, yazarın "Nobel Ödülü töreninde (1965) yaptığı
konuşmadan ve Bakû'deki Uluslararası Yazarlar Toplantısına mektuptan"
içerikli bölümlerden derlenmiştir.