"Tarih
hiçbir şey yapmaz," diyor Marx, "onun sonsuz zenginlikleri yoktur ve
kavgaları o yapmaz. Tersine insandır, yaşayan ve gerçek insandır her şeyi
yapan, malik olan ve savaşan!..."
Bu tarihi de insan yapacaktır. İnsan ise ne molekül gruplarının yanyana
gelmesinden türeyen mekanik bir "mobil"dir, ne de içi doldurulması
gereken tarihsel bir kalıp. İçinde bulunduğu yeryüzünü bütün yoğunluğu ve
çokluğu ile yaşar. Geleceğe dönük olması, geçmişi ve şimdi'yi unutmasına
neden olmaz. Değiştirmek unutmak değildir de ondan.
"İnsanlar kendi tarihlerini kendileri yaparlar. İstedikleri biçimde,
kendi seçtikleri koşullarla değil; geçmişten kalan, verilmiş koşullarla
yaparlar tarihi. Bütün ölmüş kuşakların gelenekleri, yaşayanların
kafalarında ağır bir yük olur."
Bu yüke saygı duymak zorunda değiliz elbette. "Kendimizi ve şeyleri"
değiştirebilmek, "yepyeni bir şey yaratabilmek" için bu yükün üstesinden
gelmek zorundayız. Ama henüz oldukça uzaktayız. Koşulların, "İşte
her renk gül
burada!... Burada dans edilecek!..." diye bağıracakları kente gelinmedi
daha. Herkes yolda. Ve verilmiş güç koşullar içinde herkes.
(...)
Ama önemli değil. "Tahtadan kılıçlarıyla kimseyi korkutamayacaklar."
_______________________
Kaynak : Karmaşıklığın Kavranmasına Doğru / Onat Kutlar / Yeni Dergi, Temmuz, 10. Sayı