Kaçak, Orhan Kemal'in sağlığında tamamladığı son romandır. İlk kez
ölümünden sonra (1970) yayımlanmıştır. Vukuat Var ile başlayan Hanımın
Çiftliği ile devam eden üçlemenin son romanıdır. Ancak, İlk iki kitabın
roman kahramanlarından yalnız Habip, Kaçak romanında yer almaktadır.
Kaçak, Habip'in, Hanımın Çiftliği'ni yaktıktan sonraki kaçış hikayesidir.
Orhan Kemal, Hanımın Çiftliği'nden 15 yıl sonra yazdığı Kaçak'ta,
Habip'in Çiftliği yakması olayını okura hatırlatmak gereği duyar. Bu
hatırlatmayı roman akışı dışında, dipnot koymak suretiyle de yapan yazar,
bir anlamda üçlemenin ilk iki kitabını anımsatmak istemektedir.
Hanımın Çiftliği romanının sonunda Habip, Muzaffer Ağa'yı öldürüp
çiftliği yakmış ve kaçmıştır. Habip, işlediği idamlık suçlardan dolayı
yurt dışına çıkıp, Arabistan'a gitmek istemektedir. Arabistan sınırın öte
yanıdır. Suriye, Irak, Lübnan tümü Arabistan sayılır Habip için...
Kaçak romanının hikayesini, romanın yazılışından yıllar önce ( 1962)
çevrilen Üç Tekerlekli Bisiklet sinema filminde okuruz. Orhan Kemal'in
eserinden Vedat Türkali'nin senaryosunu yazdığı, Lütfi Akad'ın çektiği
filmin başrollerinde; Ayhan Işık ve Sezer Sezin oynayacaktır. İkinci kez
sinemaya Kaçak (1982) ismiyle uyarlandığında bu kez başrollerde Tarık
Akan ve Fatma Girik'i görürüz.
*
Kaçak romanı Demokrat Partinin iktidara geldiği ilk yıllarda geçer.
Demokrat Parti uyguladığı politikalarla, kendi yandaşlarını banka
kredileri ile kalkındırmaya başlamıştır.
Demokrat Parti'nin iktidara gelmesi, İlçe başkanı Haşim Ağa, yeğeni Topal
Duran, Kahveci Gafur, Bakkal Himmet gibi insanlara yaramış, itibar ve
para kazanmışlardır.
Demokrat Parti iktidarı ile tüm ülkede büyük bir toplumsal değişim,
dönüşüm yaşanmaya başlamıştır.
Yeni işyerleri açılmakta, eski evler yıkılıp yeni evler, köşkler
yapılmaktadır. Yeni lüks otomobiller, modern eşyalar alınmaktadır.
Köylerden şehirlere doğru göç başlamış, İstanbul ülke halkı için
gidilecek hedef şehir olmuştur. İstanbul'un taşı toprağı altındır!
Nüfusunun %70 ve daha fazlası köylerde yaşayan Türkiye için büyük dönüşüm
başlamıştır.
Tek parti iktidarına karşı Demokrat Parti'yi
desteklemiş olan yoksul köylüler ise tam
bir hayal kırıklığı
içerisindedir. Eski partiden hesap sormak şöyle dursun, eski
partinin önde gelenleri yeni partide köşe başlarını, önemli mevkileri
tutmuş, en
başta onlar yeni iktidarın "nimetleri" ile buluşmuştur.
Habip yaralı olarak sığındığı Hacer'in
evindeki çatı katında sık sık Muhsin Usta'nın sözlerini anımsayacaktır.
Sınıf bilinci olan Muhsin Usta; önemli olanın ölmek değil,
yaşamak olduğunu, öldürmek, yakmakla bir yere varılamayacağını, yapılması
gereken eylemin " anarşist" eylem değil, başka bir şey olduğunu
söylemiştir.
Habip, Muhsin Usta'nın sözleri üstünde düşünerek, Çiftliğin yakılması ve
Muzaffer Ağa'nın öldürülmesinin yanlış olduğunu
kavrayacaktır.
Bambaşka bir mücadele verilmesi gerekmektedir. Bunun için de yakalanmadan
yurt dışına çıkması gerekmektedir.