SEN GENE GÜL
tevfik h. şenyuva


 
 
 
tarih dersi

Ve yarın biz de kendi yalanlarımızı yazacağız 
 

 
 
 
 

  
   Hesap sorun tarihten yazmadan önce o sizi
İ
          Rüzgar size de getirir bir gün bu ölüm yağmurunu
     O
              Şehirler kurun bulutları mutluluk çiseleyen
          İ 
                    Mutluluğu kendinde güzeli yaşanası
               A

skeletler korosu bir uzun es ile dilsiz 
     kşamalar erir yanan saçlarında sevgili
          lenç susku limanında bordolamış dillere
               ğlama devri değil şimdi barış patentli b
                                                                                     a
                                                                                     r
            
                                                                        ı
                                                                                     ş
                                                                                     l
                                                                                     a
                                                                                     r
                                                                                     a
                                                                                     i
                                                                                     l
                                                                                     e
                                                                                     n
                                                                                     ç
 

 

 

 
 
 

 

 
 
 
 
 
 
 
 

 

 
 
 
 

 

 
 

 

 
 

 

 
 
 

 

 
 
Tek bir yıldız bile düşürmez oldu
                                                            şimdi
Omuz apoletlerinden geceler
 
 
unutsunlar için


Bizi anlasınlar için yazıyorum çocuklar
Yoktu aramızda tek bir kahraman
Savsözler taşındı omuzlarımızda ırmaklarca çağladı 
tabutlar
Öyle bir yaşamak ki daha cesurdu ölmekten


Kimse pişman olmasın şimdi gereği düşünüldü
Zindanı sırtında taşıyor zaman her adımda idam izleri
Ve ben yüreğimde cesedi diri bir cenaze alayı
Direncimi ısırarak saklıyorum acımı


Bizi unutsunlar için yazıyorum çocuklar
Kendi kan ağırlığımızdan bir Dünya yükledik
omuzlarına 

Ölülerimizle birlikte gömüldü günlerimiz
Oysa taze yorgunlukların teriyle ıslanmalı tarih

başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
sen gene gül


Ben gülü , o bengi sürgünü
taçları ve külli benleriyle
gün özü , gece gözü gülücüklerle
büyüttüm ! Hece sözleri üste dünün.

Ben günü , o bengi döngüyü
anları ve dahi dünürsüz dünleriyle
daha yarın duvarları yarıp
Dünya üzere zuhur etmeden
destursuz düşlerimle sevdim , besledim

Güller dikenleri , günler tepemizde dikilenleriyle
rap rap geçer göçerken ömrümüze
sen gene gül günebakan gözlerinle
küllü ve küflü dış gebeliğine tarihin !


başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
 
Sinsi bir sansardır sansür
Ve gerçek
Dizelerimizin
Arka sokaklarından
Geçiyordur artık...




Tek kişilerlik şuara ordusuna


Şiirin eşref zamanı bir ince sızı :
Misali inci
Hep altın değildir sükut !
Saman altından da uçar telli turna;
Belli gözcülük ediyordur devekuşu kelle çukurda

Umut değil ekmek parasıdır o ak güvercin
gözleri zamansız ölmüş kimselersiz çocuğun !
Sonra bir kız - korkar dalgalardan- yanakları al
gözleri şehla 
sarılır sol bacağı alçılı körün şeytanına 

Sahaflara lök oturmuş bunak bir budadır beyazıd
Bit pazarından yağsa da nur !


Hep takım tutar topçularla amigo toplumcuları
Şuaranın
dürerken hesabını kalan günlerin...
ertelenmiş yolculuğumuzun dört duvarlı sakinleri
çentikleyerek takvimleri.

Düşlerimizde sahte kimliklerle dolanan sözcükler,
yerleşmiştir artık göz uçlarından, duvarları aşan
bavullara
kavuşmadadır damlalar dalgalarla gizil buselerle...


Aman damlayarak dolmasını 
bekleyip de yine
sakın düşmeyin dalgaya !

başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
ger-çekçilere


Önce bir ger , sonra çek
ay bu fazla gerçek , azıcık geri çek !
içerden ve dahi dışardan her bir şeyleri :
toptancı gerçekçiliğin kalıbına dök...

Biraz ödün olsa bile ödül ;
Aldırma , osuruğu ezik eserlerle piyasada yerini kap.
Zaten o ne ki ?
şuncacığında taktiksel bir zerzevat.
Strateji dediğinse :
nevi , menşei bell'olmadık bir lügat ( ! ).

Amaçsız dalgalar içinde bok olan
şaşkın bir lağım damlası olmayı sürdür
bütün suları yüce amaçlar uğruna
peşinden sürüklediğini sanarak..

başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
Üç maymun


I

Bağlanmıştır dili !
duyulmasından korkuyordur
gizil yüreğinin

Susuyordur :
Korkudan soluksuz...
Islık bile çalamıyordur / dışa vurmamak'çin varlığını
Ve ayak uçlarında yürür caddeleri 
bir yerlere takılı kalmasın diye
ayak sesleri 


II

Bağlanmıştır gözleri !
Körebe tanıdığıdır çağının :
Bir alıcı karanlıkta
umut tacirlerini kargışlar..
Zaman labirentinde yitik, çarparken duvarlara
Yarasa çığlıklarıyla bulamaz yolunu
kör kulakları
 
III

Tıkanmıştır kulakları !
Beton duvarlar ardında /
Yükselen çıplak bedenleri duymaz
Kuğu şarkısını söylüyordur bir oğul
Oğul oğul soluyordur bir ana
Çin seddinden uzun emperial buildingden yüksektir
Açlığın çığlıkları...
Sesleri çarşaf çarşaf yırtarak uzuyordur birileri
                                                                                            duymaz

Üç maymunudur çağın :
Düne sağır , yarına kör , güne dilsiz !

başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
yepyeni 


Dünya ! Artık değiş biraz
Çiçekler bulutlarda açsın
Yer altında uçsun kuşların
Bıktım bu yeknesaklığından

Dünya ! Biraz olsun değiş
Hiç olmazsa beni kandır
Bir sabah uyanayım tersyüz
Sesimi aynalardan duyayım

Dünya ! Değişmesen de olur
Ama bırak peşimi
Her sabah yepyeni bir ben
Dolaşayım başı boş ve ser hoş


başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
kaçınılmayan 


Bazen bir insan dökümüdür hazan
El uzatır
konup göçen kuşların peşinden
yitirilen gençliğine çınar.

Bir damla suda gizli
bütün tarihi okyanusların 

Yeryüzünün bütün sokaklarında
Gökyüzünün bütün bulutlarında
süzülüp akan bir damla suda

belki de alnımıza ışık düşüren
bir gözyaşında 

başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
yürümek yedi iklim


Yürüyorum , bir tren :
ezerek geçiyor , beynimde saatleri
Yürüyorum ,
her adımda ceplerime doluyor
kaldırım sesleri.

Bir kaçamak arıyorum gözlerinde insanların.

Günleri suskun nehirler 
gibi ağlıyor caddeler.
Hep asılmış adam yüzleri
Işıyan sokak lambaları.

Bir kurşun arıyorum gecede , ihanet düşlerine.

Donuk bakışlarda ,
Buzları çözelten bir kaçamak
İsyan arıyorum
İnsan arıyorum, yedi iklim yeryüzünün 


başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
eşkıya mektubu


'' Artık gitsem bile dağlara 
sen beni arayacaksın
ellerin masvavi...''
belki dönemem bu besbelli

istesem de geriye , bekleme
kanatlansın gözlerin :

ölüm-öte nice aşklar üzere.

başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
pişmanlık dönemeci


Geriverin yüzümü değiştirin
Yeni bir yüz arıyorum yüzsüzlüğüme

Anne , kollarına koşamam artık , sevgilim

Aynalar saklayın beni sırınıza , insanlardan uzak
Hepsi gözlerinde bıçaklarla saldırıyorlar sanki üstüme

Ah ne ismim kaldı ne yüzüm yaşadığıma kanıt
Yoksa gelişen yeni bir yöntemi mi bu idamın ?

Düş gerilimde kırılan kalem gülümseyen yüz
Değer miydi böyle hergün ölmeye o yaşama tutkusu ?

Geri verin yüzümü geçmişimi geri pişmanım
                         Pişmanlığımdan
Kendi adımlarımla tırmanıcağım merdivenleri
                         Kendi ellerimle intihar!

başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
aşktetik 

                                 
   füruzan'a

Ben gecemde yaşarken 
Sen gündüz olsan
Horozlar ötse parmaklarından
sesleri saçlarımı savurarak
alnımdan
                  gül-buse bir rüzgar esse...

Sonra
aralansa gözlerimde bir şafak
Çiçeklensem
yağarken üstüme
sen bulutlarla aşk

başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
kendi üstücü şiir

Pencerede bir gök
                                   - yüzü resmi
koyula
             - şan gözlerimde çöp çevre
kuş öpüşlerinden rüzgar girdi koynuma.
İncirin üst dalında bir olgun el
                                                        - ma düşmesiz
çıplaklığın akarında gökyüz(süz)üne savrulmuş bir ben
                                 ayı kovdum geceden.


Gel erkekliğimi örteyim bedeninin 
Soyunuk yalnızlığı üstüne
Perdeler açsın gözlerini
                                               gece gözetlemesiz 
meydanlarda yakar
                                     -ken /dini iç örtünük utanç...

Bütün sınırları kaldır
Senler merkezsiz
At gözlüksüz , kuş bakışı bir kendim
                         Beni kovdum tekilden !


başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
14'ünde mehtap

                                               can yücel' e

Gök kondularıdır yıldızlar
gecenin çingene büyüsüyle
                                                     akar sulara
heceli çığlıklarla 
ateş balığı olur yakamozlar
yakar kendini / dans eder / yakar denizi

Balıklar düşünemediklerinden 
Gökyüzünde ay düşünür bütün gece 


başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
yoksun işte


Yoksun ! Bir bacak titreyişi bekleyiş ben
Yoksun ! Akıyor gözlerimden zaman sen

Yoksun ! adım sesleri uzaklaşıyor kalbimin
Yoksun ! Anlamsızlaşıyor ellerim


                       Saçların soluyor fotoğraflarda
                                   Kendimi avutamam

başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
perili şiir


Onu en son canlı gördüm.
Yalan üzünçler oynarlarken ellerinde suskunluğu;
bitip tükenmez çığlıklarında, boş bakışlı telefonların
( O soluğu hiç acıyla boğulmayan )
Sonra bir kutu geçti gözlerimden ( hazır olda çelenkler )
Ardı sıra külçe adımlı bir güruh adem.

En son canlı gördüm onu..
Yürüyordu al pelerinli bir mahzun perinin peşinden.
İlerlemeden önce o kutu ,
Martı çığlıkları ve yosun kokularına bürünmüş
                                                                              o eller üzerinde.

Canlı gördüm onu en son...
Sisli sokaklarda yangına vurgun çakmak-taşı ,
Ay gülüşlü bir akşam rüzgarı
Virtüöz çalgılarındandı tarih orkestrasının.
Bir ezgi mi yüklüydü o kutu bembeyaz sarmalanmış ?

Onu en son canlı gömdük !
Küreklerle güvercin attık mezarına
Ve bir demet yalan.
Al pelerinli peri yürüyordu - dönüp bakmadan !

başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
 
 
                                                                                  kimlik sorunu
                                                                                             
şiiri tarife ne hacet
                                                                                              altına adımı yazıyorum A!
                                                                                              - yar leylim leyla
                                                                                              yellim yelalim...




ötesinde

Bulutlar yürüyor binaların üstünde
yağmursuz..
Kefene sarılı ölüler misali
gömülüyorlar güneşe.

Gökyüzünden - belki de kayalıklardan
uça gelen bir martı
Güneşin alnında kitap / okuyor bir güzel
sere serpe
                     sudan / taze çıkmış ıslaklığıyla.

Ve Dünyanın bütün gözleriyle
                                                       bakıyorum ona

Yüzümden kopan iki nokta
o iki açık pencere
                                  o / oluyor bir anda
Zamanın ötesinde sallanıyor
                                                      sarmaşık çiçekleri

başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
bir saygı şiiri


Aysız geceler gibi karasın ece
Batık yollarınca Atlantis'in
Ez/cümlelerin karanlık ve yitik
Zefiryada o zifirde yetmez kibritlerin

Bu kendine rûcu ile ey ''fakir derviş''
Hep gurbet mi düşeceksin insanlara
Her ne guruba karşı garabet baksa da tarih
O ruh ve ardı sıra giden güruh hep 'maveraünnehir' e
Akmakta


başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
evvel bugün içinde

                                              
asuman' a

Kadim yıllardan kadit günden
Gecede gündüzde kaldırımlarda
İvecen adımlarından tanırım onu
Umudu insanlara taşımaktan çökmüş omuzlarından

Hâlâ dimdik diyemem belki
Ama hâlâ dipdiri
Öyle güzellikler yaşadım ki gözlerinde
Bilse beni bağışlamaz

başa dön        ürün listesi       kütüphane




 
çağdaş Zeus'lara


...Canı kırağı çalmaz derler a
Öyle bir karga ki musibet
Ektiğim dağların tohumlarını yiyor

Kâh hırsız bir zümrüdü anka olup kaf dağında
Kâh yüreğime tiryaki bir kartal kılığıyla Zeus
Kendimse bencileyin bir inat
Sarmışım kağıdıma, toprağı içiyorum
Soluğumda zift
Bir inşaat gibi vücudumla

Ve gökyüzünde tırnaklarını yerlerken balıklar
Ölmemece bağlanmışım ki Dünyaya
Dağlaşmış ve dağlanmış yüreğime dadanan kartal
Karga , yani bilumum obur mahlukat
Tuba ağacının dallarında
Ikın tıkın duba olup çat-pat/la-makta


başa dön        ürün listesi       kütüphane




 
 
kimin adına

kanatlanıp uçsun dilerdim gül , bülbül peşinden
gökyüzünde nöbet değiştirirken Ayla Güneş
Raks eden ışık tozanları , kıprayan yıldızlar
Boynu bükük çiçeklerin başkaldırısı bir yerde
Sonra , bulutların kucağında rüzgarla salınan
Uçağın camından göçmen kuşları görür bir çocuk
Kuşlarca uçmak bir zaman ya dönmek geri 
Eski alışkanlıklar gurbet olmuşken yaşama
Özlenen bir dost karşısında , anlamsızlığa demirleyen
Sözcükler , bir türlü kendini kusmayan karşılıklı duruş
Ardından anışlar , arayışlar , o serseri bekleyişler
Bir roman gibi okumak eski adres defterlerini
Kimi yapraklarda bazı şiir uçlarıyla anlığımda
Yeşertmek saklı bir eski sevgiliyi derinlerden
Hep kaçar gibi çıkmak kapılardan. Her adımda o
Takip edilme ürküsü. Amansız ve belki de anlamsız
Bir düşman tarafından. Tanış bir pencerede ışık güven
Eski bedende bir yabancı yüz geri eder beni , olsun
Durun kapatmayın kapıyı diyesim gelir bir an dönüp
Söyleyemem . hep arkamdan yürür gece
Üstelik düş de kuramam , kabuslanmıştır gerçeklik
Atlas gibi , yüklenmiştir sanki Evren yalnızlığıma
Ağlamak anlamsız , caddede umarsız yüzlerle geçer kalaba 
Anılar ve umutlarla avutarak ve uyutarak edimlerini
Yalan girmiş tüm yaşantılara bir yılan gibi sessiz
Ben doğru muyum bilemem , öfkem bundan belki de
Kendimi kanıtlayacak neyim var bir sevgiden öte?
Bütün ilişkilerimde kurallar, karşılıklı beklentiler 
Sabah git akşam gel bir ömür saatlerle ölmek her gün
Yaşamak saatlerle, takvimlerle , yasa ve geleneklerle
Her başkaldırı kullarına ve kuralına uygun
Kendi adıma ne söyleyebilirim , ya kimin adına?
Herkes böylesi korkarken kendi adına konuşmaktan
Ve bir yalancı ararken hep alkışlar a(l)danışlar
Şimdi ben de mi başlayayım bir bir yalanlarımı sıralamaya


başa dön        ürün listesi       kütüphane


 


ikilem 


yine bir gün koynunda yatıyor
ve sen bir rüzgar ayrılıyorsun limanlarımdan
oysa bak bütün fenerlerimde göz kırpmakta ışıklar

ay puslu bir pala gibi dolaşıyor gecede
ve sen bir yıldız ağıyorsun yalnızlıklarıma
bir kelebek gibi tutsam ellerimde ölürsün korkum bu

belki bir ateş böceğiyim yalnız kendini aydınlatan
bir görsen nasıl ölesiye uçuyorum sen yangınlara
karanlık bir gecenin çoban yıldızı olma arzusuyla

küllerin üstünü örtmesine suskun kalma n'olur
bırak dağılsınlar tıpkı dağılır gibi denizde dalgalar
kalktığı yere bir daha konmayan bir kuş olmak ne güzel

kaldır başını seni toprağa bağlayan köklerinden
dallarınla sarıl gökyüzü tüm sonsuzluğuyla seni bekler
ve asla ağlama ürküsüne kapılıp bir bilinmezin

hiçbir yol adım geri yürünmez yapılmayanadır pişmanlık
utanç yol kesen bir eşkıya
bir akbaba leşleri kemirir gibi düşlerini tüketen
işte artık kadehlerde aramıyorum kendimi
yalnızlığımı soyundum üstümden
ya bırak yitip gideyim bir özgürlükte başı boş
ya da birlikte kovulalım cennetlerden...


başa dön        ürün listesi       kütüphane




 
patetik 


Küçük çiçekleri anlatmak istedim hep
Hani petekleri dolduran isimsiz polenleri
Kar çekildiğinde doruklara , dağları bezeyen
Güneşe dönük hüzünleri mis kokular salan
O serseri çiçekleri anlatmak istedim hep 
Toprağa yakışırdı onlar ince saplarıyla ayakta
Nergis , sümbül , leylak , yasemin , papatya
Şimdi demet demet vurulmuş boyunları

Küçük kuşları anlatmak istedim hep
Hani o kanatlarında özgürlük işleyenleri 
Dallarında bahçelerin türküler şakıyan
Yorulasıya yükselmeye sevdalı
O göçebe kuşları anlatmak istedim hep
Göklere yaraşırdı onlar narin süzülüşleriyle
İbibik , saka , ispinoz , serçe 
Şimdi bölük bölük sürülmüş yurtlarından

başa dön        ürün listesi       kütüphane




 
çalakalem 


Yap boz bulmacalarla 
giriyor düşlerime insan yüzleri 
geçmiş zaman misali eksik .

Gözlerini görmek için zorluyorum kendimi ;
bir ışık patlamasıyla beynimde
dağılıyor görüntü.

Yok bugün yaşayan o insan değil tanıdığım
ya ben
belki de klavyede birkaç parmağım sadece

Çarmıhı sırtında taşıyor İsa
kanayarak 
yürüyor yangın içre üryan 
ark'lı Jan'ın önünde.

Zavallı Defne Apollon' a naz
saklanırken bir ağaç kılığına 
eskimiş suratlı bunak Zeus'un
elinde kaldı
tebdili kıyafet bir rüzgarla

'' Hay lanet , hay kara bahtım. ''
Hep ters gitmesi şart değil ya işlerin 
duvarlar harami masalı bilmez,
dağ kapılarına zincirlidir Aios'lu
yüreğinden sürgün.

Yaşamı ölümle güdüyor birileri 
Ölüm oysa içerde kovar ölümü kırk iki gün aç
Bayraklaşır yeşil tenleri enseden topuğa çürük.

Onur , direnç , bağlılık
kimin umurundaki tüm bunlar
Bergman'nın bacağını sevdiği kadar olsun 
sevemedik asla.
Çürüyen bir sol bacak kadar bile.

Durun kızmayın bana.
Omzunda yıldızlarla gece
Değil o ay ışığında
Sevgili yanında
-belki de yalnız düşlerinle- coştuğun alaca
Ölüm asasıyla
umudun ayaklarını yerden kesen
Eylül'den Aralık'a bir insan dökümünün yaşandığı gece.

Bense ancak sayıklıyorum bunları
o kadar çok ki korktuklarım.
Çekinmeyin canım bu da bir ortak yanımız.

Tanıdık gencecik bir abim vardı
Hiç mi korkmadı sanki 
Ölüme biletini keserken o kurşun .

Korkmuyor muydu yolcusunu beklerken cellat?

Korku değil de neydi
ilk karşılıklı iki sevgili
soyunurlarken belki de bir yabancı odada
aynada birbirlerini seyirleyen gözleri.

Biraz istem biraz merak 
az bir de sorumluluktur bilinçten yüreğe korku

Neyse , zamanında korku
mekansız pişmanlıktan yeğdir .
Bu burada yeter.
Ben bittiğimde başlayacak
ve tekrar son sözle beni başlatacak
devingen dizeler bulmalı.

Şöyle de denebilir :
Bütün sözcükleri adınla tartmak isterdim
bir sevginin bir bilincin ağırlığıyla .

uzun sözün kısası herneyse'lerle değil...

başa dön        ürün listesi       kütüphane




 
belki denizi


Asansör 
                anahtar ve yatak
ben biterim gece başlar otel odasında

Ay bacaksız bir böndür 
sızar pencereden gözetler.
Şarabın ve dumanın tütsüsüyle 
gece boyu 
                      siner üstüme...
Ardından sesler ve kabuslar
ölü uykusuna yatar gecede beden.

Ateş atlı arabalarıyla saldırır Güneş 
giremez , mızrakları perdede kırılır.
Ellerim uzanmaz , bir sigara yakar avunurum.

Aynada terk edip gözlerimi 
çıkar giderim mahmur...
Derken bir kız çıkar karşıma, sarı saçları çavlan .
Ayaklarım yürür uzaklara
beynimin biricik aklı sevdada kalır.

Martılar görürüm
sonra kendimi sularda bir gözüm İsa
dağlara vurur gölgem yüreğim kartal ağzında...

başa dön        ürün listesi       kütüphane




 
bir kara şiir


Kara aynalarda yüzüm süründü
Beyaz adam beğensin beni

Ben kara , kara Afrika'dan uzakta
Kuzey_Güney gecelerinde ölüm
Beyaz adam beğensin beni 

İnsan pazarlarında en beyaz
Yerlerimdir hep gösterdiğim 
Dişlerim ayalarım bir de akı gözlerimin 
Beyaz adam beğensin beni 

Ellerimi yıkarım ellerimi yıkarım
Düzeltirim saçlarını kızımın
Kızım kara , kara Afrika'dan uzakta
Ünler edinirim beyaz kasalara
Beyaz adam beğensin beni 

Ben hür Dünyanın çağdaş kölesi
Ben vasıfsız proleter 
Savaşta kahraman Geto'da haydut 
Cazım sözüm ve bedenim daim kıvrak
Hoşnut ederim beyaz düşleri
Beyaz adam beğensin beni
Nil'le yarışırdı dedem 
Şimdi beyaz zaferlere koşar ayaklarım 
Zulu özgürlüğünde şakırdı soylu ninem 
Oğlum bahşişçi bir sokak şarkıcısı
Kara ayakkabılar parlatırım beyaz ayaklara
Kara Afrika'ya benzer beyaz ayaklarda rug
an
Beyaz adam beğensin beni

başa dön        ürün listesi       kütüphane




 
 
ayin


Tanrı öldü
Tanrısız kaldınız ey insanlar
Tanrı kendi canına kıydı
Tanrımız daha gencecikti tanırsınız

Tanrı öldü
Tanrılar mabedine gömüldü
Tanrımız ne de yaraşırdı tanrılığa
Tanrı son tanyeri gibi göründü 

Tanrı öldü
Tanrı katında törensiz
Tanrınız için ağlaşın ey insanlar
Tanrı yalnızlıktan öldü 

başa dön        ürün listesi       kütüphane




 
yalnızlığıma övgü

Pencere baktı bana
                                     sen gözlerle sühendan
Yürümek istedim saman yolunda serseri yıldızlarla
damarlarımda bir gel-git:
Kalbim bir salkım insan yalnızlığımda...

Elimde bir dürbün boşalttığım şişe
gözlerimle içiyorum sarhoş sokakları
                                                                      evleri
                                                                                  çocukları
yarın ki geçmiş zaman olmuş düşlerimde...

Yalnızlığım:
O düşler dalgıcı , deşe durur sırlarını gerçeğin 
Anlayamaz onu çocukluğunu yoldaş edemeyenler
                               yüreklerine

Ki bilinç yeni yetme bir kuştur:
                                                         serpilir yalnızlığımdan


başa dön        ürün listesi       kütüphane


 

 
Mitisla 


Söyle mitisla ! Düşlerimdeki yaratıklar dışında varım ne
bir de ikiye bölünmüş yalnızlığım...

Ay suratsız sureti ile gecede
dizelerimi yürüten karıncaları kollamaktayken 
ya sen mitisla , benliğimden ayrılmayan sevecen inat.
Uzay boşluğunda ben başıma bir bıraktın da beni
                             yıldızlarca dağınık..

Nedendir bilinmez. Belki onlar da yokluğundan ser hoş
dağılmış seni aramadalar fenerleriyle.

Sonra , saksıda altın dişleriyle güler bir çingene
Ağlamayı kanatlanmış şairlere vermişçe pervasız

Belli senden esinlenir kayalarda rüzgar, hep sana baykuş
Tüm bitimlerin ölmeyen yanındasın, doğmamışlığınla
                             sonsuz

Ölü bakışlı sermaye , kusarken kendini evrene
Neden yalnız benler duyarız seni ? mitisla haykır 
                          sessizliğinle!
başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
Saat 05... 


Beşi geçerek ip , ağaç , tabure
Ağlayan bir rüzgar beşi geçerek 

Beşi geçerek unutulmuş tebessüm, bir kayıp buse 
                          dudaklarda
Fırtlamış boş bakışlarla sarkan dil beşi geçerek 

Beşi geçerek morarmış ağız oyuğuna isyan eden bir dil
Kimi bir öpüş morluğu beşi geçerek 

Beşi geçerek iş telaşı ışıklar yanar kondularda
Sabah aşklarını yaşar kimi evler beşi geçerek 

Beşi geçerek duvarlarda bir korkudur gölgeler 
Bekçiler kuytularda gezer beşi geçerek 

Beşi geçerek beşeri şaşmıştır emniyetli bir yerde birileri
Bense kabuslara uyanırım beşi geçerek 

Beşi geçerek bilmem kaçıncı turlarını tamamlıyordur
                          uydular
Sidik zorlamasıyla ayılır bir zom beşi geçerek 

Beşi geçerek gün ağarır yolcuların mahmur gözlerine
Son rötuşlarını yapıyordur tuvalde ressam beşi geçerek

Beşi geçerek şehrin tarihi süpürülüyordur caddelerde
Hamamcı olmuştur bir mahpus beşi geçerek 

Beşi geçerek kamyonlarla dağıtıma çıkmıştır sansür
Kimi kalp kriziyle tıkanıyordur beşi geçerek 

Beşi geçerek ilk solukla yaşam ateşini yakar bir bebek 
Bir fahişe gecesini kusuyordur banyoda beşi geçerek 

Beşi geçerek sabah yalanlarına başlar radyolar 
Kedi pisliği örterce gözü açık gömülür bir infaz
                       beşi geçerek

Beşi geçerek bir yağmur daktilomun tuşlarına sessizden 
Şakaklarına kurşun sıkar sayfalar beşi geçerek

başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
bir karanlık çağda sevgiliye açık mektup

I


Şu anda seni / düşünüyorum diyemem. Düşündüğüm ilgilendiğim her şey seni düşündürmeye başlıyor birdenbire. Ağaçlarda okşuyorum saçlarını ve erken ilk gözlerin süzülüyor penceremden odaya. Sonra , belki de hiç doğmayacak çocuğum , çocuğumuz geçiyor bir bulutun sırtına binmiş gülücükler yağdırarak. Ağlayasım geliyor o an kahkahalarla . Caddelerde adımlarım , dört duvar arası gizil bir güneşin kalp atışlarına uyum sağlamaya çalışıyor. Uyumun her anında seni buluyorum. Çok sesli bir ezgide ; fabrikalardan yükselen o en güzel insan emeğinde seni. Bazen bir fotoğraftan bakıyorsun bana , o süzme bal içi gözlerinle. Ürperiyorum , ölümü ansıtıyor çerçeve içinde derinlik kazanması bakışların. Ve sen yaşayan her şeyde çıkıyorsun karşıma. Bir açık görüşte annesine sarılmış kızın , Dünyayı kucaklayan iç çekişinde , toprağı yaran bir tohumun ilk çığlığında , yazılan her satırda ve avucumda dinlenen altın rengi kelebeğin kanat çırpışlarında sen .Çok uzun yollardan geliyorum, teleklerim döküldü rüzgardan . İşte hep bundan , böyle uykulu sarsak şakımam . Özgürlüğü seni savunuyorum en ötülmez karanlık gecelerde. Bir manga hazır ol ateş ve yağlı urgan işte böyle katlediyorlar sevgileri. Kendi yüreklerinde katlediyorlar dünyanın anlamını ve ben sevgileri seni savunuyorum. 

Mutluluk çatılı bir ev olmuşuz düşümde , tüm insanların cenneti özlemeden yaşadıkları. Oysa yanlış kullanımda doğayı öldürmesi gibi teknolojinin , kendi yalnızlıklarımızla tüketebiliriz sevginin bölüşülesi o üretken yarınlarını . Yalnızlığım sevgilere çiçeklendiği zaman güzel . Sevgi ipi kopmuş bir uçan balon ardından çocuğun yüreğinde duyduğu o yükselme coşkusu , el ele tutuşmalarımızda , damarlarımdan beynimi besleyen bir nehir. Nasıl olur da insan , senleri olmadan yaşamı anlamlandırdığını , geleceği güzellediğini sanabilir ? Bakir bir eylem midir tercih ; yoksa aşklarını günlere kanla kazıyan bir tarih mi ? Sorun bu ! 

Seni düşündürüyor her şey ve zaman anlarını birbirine zincirleyerek , dünleri günlere ; günleri yaşanmamışlara ulayarak ilerliyor. Kalbim ! Senden kalkıp sana dönen bir göçmen kuş, seni özgürlüğü savunuyor.





bir karanlık çağda sevgiliye açık mektup

II

Bir tembel bahar sabahı ve ben bir başıma , perdeler örtük Tekrar uyumak için artık çok geç ve terli sıcak. Düş gerilimlerde yarım kalmış geceler , yaşam gerilimde bölünen gün ve yalnız masa(l)ları paylaşan insanlar. Ya sen şimdi yalnızlığının terkisinde nerelere uçuyorsun sevgili? Saatler dingin bir uysallıkla akıyor ve beynimde düşünceler doludizgin , işte sana geldim beni öldür ! Yaşanan her şeyin bir anlamı olmalı ayrılıkların . Sana postayla yalnızlığımı gönderebilsem alır saklar mıydın onu giz kutunda senliğinin bir köşesinde ? Dün gördüm biliyorum! Yorgun bir tarihi değiştirmeye gidiyordu adımlarımız kol kola . Biz yürüdükçe büyüyordu yollar ve yol kesen harami . Hep bir çocuktuk çünkü kaide değişince mızıtan. Ve hep en önde yürüdü ölüler biz arkalarına saklanarak. Şimdi kuytularımız elimizden alınmış , elimi tut kaybolmayayım. Bun oldu gençliğimiz tarih kuvez'de .
Yağmurun silemediği bir iz var bu şehirde. Bugün bu durgun bakan yüzlerin anılarında gizli , hortlayacağı günleri bekliyor.
Ey şemsi revanım , yitik gecelerimin kız kulesi , özgürlük saçlı sevgili ; senden ayrılmak ihanetinden beni koru ! Geçmişine sahip çıkan bir gelecek tutkusudur sana sevgim ve bil ki bu böyle : Gizlerin menzilinde hedefsiz koyma beni ...
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
ilk dize


bir eskisi bittiğinde beynim 
yeni bir şiir ekseninde 
gelgitlerle dolu bir yörüngeye oturur

önce her şeyi anlatmak isterim
anlamsız bir tanrılığa bürünüp 
bir yılgınlıkla sarılırım hiçlere sonra 
amaçsız gezdiririm köpek ayaklarımı yollarda

gecelerimi kabuslar sarar
günler sıkıcı bir bitimsizliğe demirler
var olana karşı bir öfke büyür içimde

intihar düşüncesini bir onur gibi taşırım o zaman
lahit gibi sessiz izlerim tepkileri 
bütün kağıtlardan bütün kalemlerden uzak

ardından her şey kendime inanmakla başlar 
bir sevgi membaı olurum birden
bir şakrak bir geveze tamponsuz kahkahalarla 

ilk dize düşer şiirin baharı yayılır 
boş kağıtlara taşınır izlenimler
sonra daktilomun tuşları işgal eder benliğimi

ve bir gün bu haz da sürer kendini bunalımlara...
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane