OTEL
ODALARI
ömer gençer
I.
girdim
buyurdum
hayır girişte oturuyordun,
yaşlı adamın yüzündeki kıvrımda
ağlayacak gibiydi duruşun
bir oda dedim
bir odayı sessiz kimsesiz huzurlu olsun diye söyledim
bir oda dedi öteki
sakin caddeden uzak
girdim odaya
odada gölgeler
odada düşler
odada odayı yok edecek duyarsızlık
indim aşağı bir oda dedim aysız
biraz kırışıktı gökyüzü ama öyle olsun
dilinde yuvarladığın parlaklıkla
oyalanıyordum kaç zamandır
bir oda dedi öteki
gölgelerden düşlerden uzak
girdim odaya
bembeyaz
yattım mavi
uyuyacaktım kapkara
odada odayı terk etmeye yetecek kir kokusu
bir oda dedim
bir oda dedi öteki yepyeni
aldım anahtarı
çıktım odaya
indirdim gözlerimi ağaca
bir yapraktaydın
bir yaprak işleyebilirdi en fazla
kendinde olmadan
seni
indim aşağı
çıktım odaya
indim aşağı
bir oda dedim bende kalmış yürekle
bir oda dedin
içi boş
sen doldur
II.
bir oda dedim
benim kadar kararsız
oda yok dedi öteki
bizim odalarımız doludur
tamamı yeni dünya kuramcılarının toplantısına ayrılmıştır
onlar ki sizler dolanırken yeryüzünde
anlamlandırmaya çalışırlar sizin için yaşamı
kurulacak yeni bir düzenin önerilerini sunarlar
her toplantı bitiminde yaşamın gelişimi biraz daha hızlanır
ancak siz yaşadığınız aralıkta zor algılarsınız
dilerseniz sizde katılabilirsiniz bu değişime
dilerseniz sizde değiştirebilirsiniz yaşamınızı
dilerseniz başka bir otel bulabilirsiniz
bir oda dedim
odalarımızda yaşlı adamların kıvrımları yoktur
karartmalar düşler yoktur dedi öteki
anahtarları istiyorum dedim
özür dilerim dedi odalar tutulmuş
böyle bir otelde zordur yer bulmak bilirsiniz
özür dilenmez işlenir dedim
yok edersin hiç ummadığın anda
biriktirdiğin düşlerini
bir oda dedim
nasıl bir oda dedi öteki
sıcak olsun dedim
ısıtmamız yok ama
sıcak bir beden gönderebilirim dedi öteki
ısınacak kadar
ne kadar ısınabilirim dedim
ısıtmaz içini dedi
sıcaklığıyla
bir oda dedim
bir oda dedi öteki
neler var içinde dedim
sizin bizim sunduklarımızdan ne alacağınız var dedi
çıktım odaya
şarap rengi duvar kağıdı
bir yatak
yıkılmış bir sandalye
tavana asılmış sen vardın bir de
içimden gitmezden önce
takındığın tavrınla
bir oda dedim soluk soluğa
bir oda dedi öteki
anahtarlar dedim
hı!
dedi
anahtar olmaz bizde
odanız yukarıda
yukarı cehennem
yukarı karabasan
yukarı cinayetler içinde
bir oda dedim
hayhay dedi öteki buyurun
yangın merdivenimiz de vardır üstelik
kapıları kilitli de olsa
diyeceğimiz odur ki
kaza anında özkıyıma gerek yoktur
becerebilirseniz inersiniz aşağı
biz sizi kurtarırız
istek durumunda
bir oda dedim
bir oda dedi öteki en üst kat
lirik bir kağıt haylaz bir kalem duruyordu komodinde
girdim
iki kere kilitledim kapıyı
kağıt yazılıydı
"sen buradasın aşkım
ben yokum
sana iyi geceler"
sana da iyi geceler aşkım
ben uçurumdan atmışım kendimi zaten
zaten tutunacak dallar bile kırılgan
III.
bir oda dedim
geniş bir oda
geniş bir oda dedi öteki
dolduramadığınız boşluklar için
endişe etmeyin
biz doldururuz kimyasal çiçek kokusuyla
zor soluklanan lamba
nasılda zor sarhoş olmak
zor bir şeyi devirirken ses çıkarmamak
bir çiçek bile olsa kendi içinde yıkılan
bir oda dedim
neyin var ona göre bir oda dedi öteki
düşündüm
bir ben vardım bir de sen
cebimde birkaç bozukluk
sana aşka giden yolu tanımlayabilirim dedim
para etmez dedi
para edecek bir şeyim yok
bir oda dedim
bir oda dedin gel kurul
istediğin gibi istediğin kadar
aşkımı sakla ve aldatma beni
beceremem dedim
becerdiğin kadar
girdim içeri
hep o otel odaları
bir oda dedim
zarar vermeden düş kuracağım
bir oda dedi öteki her şeyden uzak
aldım anahtarları
çıktım yukarı
hep yukarı çıkılırdı
otel odalarına giderken
dönüşlerde hep aşağı inilirdi
ve
ne kadar sen varsan
o kadar yalnızdı
odalar
bölünmüş
kararsız
durağan
kokulu
kırılgan
kaygılı
suskun
yoksun
anlamsız
çelişkili
s
ı
k
ı
l
g
a
n
..
.
her insanın özgül kütlesi
deneyimlerinden yarattığı
kendine eşitti.
ve her oda her defasında
yeniydi yepyeni
kendine bile benzemeyen
IV.
bir oda dedim
yatağında savaşçı bir ülke uyumayan
bir zebranın en kırılgan bakışı eksik kalmış bir oda
kimsesiz ve fötr şapkalı birinin hiç kullanmadığı bir oda
gece karaltılarının beni öldürmeyeceği bir oda
bir oda dedim
notalarını yeniden düzenleyebileceğim bir oda
anahtarlarına gereksinim duymayacağım bir oda
çanlardan uzak bir oda
duvarlarında tanrıları yankılanmayan bir oda
gecesiyle sabahı aynı bir oda
en üst kat dedi öteki
pervazdan aşağı sarkın
sonra bırakın kendinizi usulca
yüzeye doğru
şansınız varsa
bir düğün alayından konfetiler saçılır üzerinize
bir oda dedim
çılgınlığımı yatıştıracağım bir oda
bir oda dedi öteki
bedenindeki sargıdan akan kanla
kirlenmiş anahtarları uzatırken
ne kadarda bağlısınız yaşama dedim
bu sargılar ne kadarda yakışmış üzerinize
ama bilin ki biraz sonra bu kan sizi
eksiltecek aramızdan
son görevimdi dedi öteki
kendime yaraşan biçimde yapmak için bekledim sizi bunca zaman
ve bunca zaman bir başkası olmadı
kanımın anlamını görecek
bir oda dedim
duvarda asılı resimde tamamlanmamış olan oda
işte aradığım oda bu
yıllar önce bir denizaşırı tarafından tamamlandı dedi öteki
yalnız pencereye gerek görülmedi
onu da çerçevenin arkasına taktık kaygısızca
bir oda dedim
üst katı ve alt katı olmayan bir oda
üsttekilerin aşırılıkları kızdırır beni
bir yok oluşu yaratırım gücümün yettiğince
alttan üste bir hüzne katlanırız
belki sorgulanır katlar
gürültüye katlanılması gereken
bir boşlukta...
V.
bir oda dedim
adınız lütfen dedi öteki
adım mı? ne ki benim adım
nasıl da yok ediyor adını insan
usuma gelen ilk sözcüğü söyledim
- aşk
üzerinizde pek iyi durmuyor bu ad
ben deftere aldatma yazdım dedi öteki
ilk sorguda bu ismi vereceğim
onlar size gereken işlemi yaparlar
ve gerekmeyen binlerce soru sorarlar
uygun olanları yanıtlarsınız
yüzünüzdeki hüznü göstermeyin
sizi ele verir
bir oda dedim
bir odayı bana gülümser diye söyledim
kimliğinizi görebilir miyim dedi öteki
buradayım ya işte dedim
beni tanımanız kendinizi tanımanızdan kolay olur
birkaç soruyla sorgular ve unutursunuz
en azından derinlerde yeni sorular oluşturmam
çiçekleri severim örneğin
alkolle temizlerim yüreğimi
veya güvenebilirsiniz bana
çocuğunuzun sizden olmadığını açıklamam kimseye
doğadan oldu derim
besinlerden
o hoyratlığını kendi içinde yaşarken oldu
kırmızıya meraklıydı onu ararken oldu
sır saklarım bir de
ülkenizi bölmeye yönelik eylemlerinizi açıklamam kimseye
ilinizi
ilçenizi
kim bilir belki de köyünüzü bölme girişimleriniz
saygıyla karşılanır elbette
içinizdeki bölünmüşlük de bir suç oluşturmaz
yine de mutlu olmak elinizde ne dersiniz
bir oda dedim
beyazın sıcak olduğu bir oda olsun
en azından karanfil yetiştirmek gerekmesin sınıflarında
parasız yatılı kalabilsinler kışları üşümeden
ağaçları zehirli gazlar solumasın
birkaç renkli balıkları olsun en azından
birkaç türü de kalmış olsa
elbette suyu içilebilsin çeşme ilk açıldığı anda
ölü farelerin k o r k u l
a r ı duyulmadan
gülümsemişsem eğer
bir daha gülümsemeyi yeniden keşfetmeyeceğim bir oda
odalarımızda temizliğe özen gösterilmez dedi öteki
mümkün olduğunca ucuzdur burada yaşam
kan lekelerinin pembeliği desenlendirir çarşaflarımızı
sonsuz yıkanmalarından sonra bile
dilerseniz ayaklarınıza poşet geçirebilirsiniz
en azından yürüdüğünüz yolda bulaşmaz üzerinize leke
ve umursamayabilirsiniz çirkinlikleri gönlünüzce
bir oda dedim
bir odayı yalnızca bir oda gereksindiğim için istedim
kendi düzenimi deneyeceğim
tek oda var otelimizde dedi öteki
tıraşlanmamış beyaz sakallı, uzun saçlı ve yaşlı biri tarafından
duvarları karalanmıştır aldırış etmeyin
gözlerinizi kapayın ve uyuyun
ne çoktur duvarlar dedim
nasıl da belirler yaşayacağımız sınırları
yaşayamayacağımız sınır ötelerini
okumak duvarları, okumamak belki de
"hangi hata çok kez işlenir bu çağda
eksikler aşklarla mı tamamlanır
incindiniz mi?
ah ne acıdır
incinmiş bir yüreği taşımak bedende
üstelik bu kırılganlık yaşantınızı altüst edebilir
kollayınız kendinizi
cinayetlerin işlendiği bir yeryüzünde yaşıyorsunuz
katillerin değerli olduğu bir yeryüzünde
acı değil mi bunları benden duymak"
bilir misiniz dedim ötekine
her birimizin dünyası
algıladığımız kadar büyüktür
ve bir o kadar küçülür yok saydıklarımızla
VI.
bir oda dedim
bir odayı denizi de görsün diye söyledim
yakamozların duvara yansıdığı bir oda
bir odayı içimdeki beni yeniden adlandırmak için söyledim
derleyip toparlamak için
kıyısında süslü kızlarıyla erkekleri oynaşırken
işçilerinin nemli sıcakta terlememesi için
belki de geceleri insanlarının
sınıfsızca dans etmesi için
temiz bir bölgeye taşımak için kendimi
dedim ki ötekine bir oda ama
nasıl sıkışıp kalmışsak yeryüzüne
ve bu darlıktan yeni darlıklar türetilmemiş
bir o kadar geniş olsun dedim oda
bir oda dedim
ölmüş gibi davranılan bir kuramın izcilerinin koşuşturduğu
ve mümkünse güneşin doğru yönden doğduğu bir oda
lütfen dedi öteki
siz yönünüzü bulun önce ve o yönde durun
inanın güneş şaşırmaz yaz ya da kış mevsiminde
biraz eğimlidir yaşadığınız alan
bu yanıltmasın sizi
elbette dedim bir odadan daha ne umulabilir ki
içeri doğru herhangi bir güneşin ışığını sokuyorsa
ve biz
yaşamın sunduğu duruşu gösterebiliyorsak
sakıncasızca odamızda
bir oda dedim
kuşkulandı öteki gecenin bir yarısı gelişimden
üç geçkin adam oturuyordu girişte
üçü de televizyon ışığının geldiği yöne ilgisizce bakıyorlardı
birinin kuş sever duruşu vardı
eminim bir kuşu hiç kuş olarak tanımamıştı
usulca yanaştım yanına
bir dakika dedi öteki
konuğumuz kuşlardan konuşulmasını sevmez
ve her biri hala kuşların uçabildiğini düşünür
bu yüzden saygılarını yitirmemişlerdir kendilerine de kuşlara da
peki dedim
konuklarınızın bu duruşu tehdit etmiyor mu güvenliğinizi
ayrıca ben
bir ırmağın kıyısında karşılaştığım
bir kuşun balığa özenmesini anlatacaktım onlara
değişik bir boyut değil mi
istediğiniz gibi yorumlayabilirsiniz
VII.
bir oda dedim
bir odayı resiflerde oynaşan çocukların çığlıkları doldursun diye söyledim
içimdeki salıntı biraz dinsin diye
yaşamda sallabaşlık döneminiz olmuş mudur dedi öteki
bir odaya doğru ilerlerken
biz seçici davranırız konuklarımıza karşı
umarım yadırgamazsınız bu durumu
kendinizi evrenin özeği olarak görünüz bir süre
dilerseniz yine dönersiniz benliğinize
bir tür sağlığınıza kavuşma dönemi olarak düşününüz
odanın kapısı açıldı usulca
bir ayna
büyük ve süslü bir ayna
çok büyük ve beni yansıtan bir ayna
aynada ben kımıldadıkça sen titriyordun
aslında benden sana gelirken
senden kendime mi bakıyordum
beni mi düzeltiyordum sende
aslında her ilişki biraz bu değil miydi
kendimi sokağa çıkarırken duruşumu olgunlaştırmıyor muyum
ceketimin omzunu niçin silkiyorum
üzerime bulaşmış tozlardan insanların beni yargılamaması için
önce ben kendimi yargılamıyor muyum
peki bu sorular niye ölümlü yeryüzünde
peki beklentilerimi uysallaştıracak kaç fırtınayla karşılaşırım bundan sonra
peki bir oda neden?
bir oda dedim
girişte oturan üç geçkin adamdan biri baktı bana
elinde bir demet yapma çiçek
beklemişliğin sabırsızlığıyla
beklemişliğin durgunluğuyla
beklemişliğin tüketmişliğiyle
elinizdeki çiçekler neden yapma dedim
diğerleri de baktı bana elleri boş
yapma çiçeklerdir uzun süre bekletebileceğiniz dedi
yapma çiçek taşırsanız üşüşmez uçan böcekler etrafınıza
dilediğiniz kokuyu sıkabilirsiniz üzerine birine sunarken
dilediğiniz rengi verebilirsiniz değil mi?
değil elbette bunca zaman kime verdiysem istemedi
istemedi çünkü ellerine bulaşmıştı yapma koku ve renk
diğerlerinin yüzlerinde derin çizgilerindeki gölgeler oynaştı
yapma çiçekli solgun adama uzun ve soluksuz baktılar
uzun ve soluksuz bir yolculuğa çıktılar
VIII.
bir oda diye düşündüm
her gece yangını söndürmeden girebileceğim
yılışık bir örümceğin tabanlarımda dolanmadan gezdiği
karanlığında kırımların yaşanmadığı
tıkırtıların beni ürkütmeyeceği bir oda
işlediğim suçlardan kendimi yargılayacağım bir oda
endişelenmeden uyuyacağım
biraz sevinç ve neşenin eşlik ettiği bir oda
bir oda dedim
bir odayı zaman sinsice ilerlemesin diye söyledim
bir oda dedi öteki
işinin verdiği yorgunlukla
eşyalarınızı kendiniz taşırsınız
konuklarımıza yardımcı olmak üzere aldığımız herkes
önce kendine yardımcı olmak gerekçesiyle ayrılmıştır otelimizden
ve hiçbir iz bulunamamıştır kendilerinden
bir oda dedim yılgınlıkla
bir düş kurulmuşsa eğer geri dönüşü yoktur kemirir yaşamı
bir oda dedi öteki
düşlerinizle birlikte kalacaksanız bedeli biraz ağır olur
ödeyemeyebilirsiniz
sonra otelimizi terk etmek için nedenler sıralamayın
siz en iyisi biraz düşünün kararınızı vermeden önce
üzmeyelim birbirimizi
ben kimseyi üzmem dedim ötekine
aşklarım ve düşlerimle konaklayacağım bedeli neyse öderim
size yerinizi göstereyim dedi öteki
her katta biraz daha ağırlaşıyordu yükler
her katta biraz daha sıkılıyordu insan
her katta biraz daha tükeniyordu düşler
her katta biraz daha aşk yoğunlaşıyor
bir oda için değer (mi?)...
bir oda dedim
bir oda dedi öteki
her türlü teknolojik olanağımız vardır
dilerseniz gün boyu hiç tanımadığınız insanlarla
alıcılar ve vericiler aracılığıyla tanışıp iletişebilirsiniz
gözler dedim ten dedim
dokunmak
duyumsamak
ya sesteki vurgular tonlar dedim
gelgitler dedim
tarih müzesi iki sokak aşağıda
dilerseniz taksi çağıralım
üstelik sürekli konaklama olanağı bile sunulabilir size
bir kırlangıcı göç ederken gördünüz mü peki dedim
a evet kırlangıçlar hakkında derin bilgim vardır
tanık oldunuz ya bir şeyi görmeden de bilgi sahibi olunabilir
bilgi sahibi olmak dedim
tanık olmaktan ne kadar önemlidir
belki de siz haklısınız
nerede olduğumuzu bilmekte iyidir
bir oda dedim
bir oda dedi öteki beni izleyin
bir iki basamak
eşyalar / kurulu düzeni bozmak / kahverengi dedim / kahverengi hiç aklıma gelmezdi / bir rengi bir nesneyle tanımlamak ne kadar doğru bir şey / kırmızı, mavi kahveler üretilirse kahverengi ne duruma düşer / bir konser ne kadar öykünür yaşama / sen önemlisin kendin için ve benim için / hiç tahmin edemeyeceğin biri için / hiç ağladınız mı / gözyaşları cam kırıkları gibidir / acıtır / vücudunuza girdimi gezer / ne kadar da azdır yaşam oysa her zaman / oysa siz elde ettiklerinize ne kadar tutunursunuz veya kalıcı olabilirsiniz / bir şey daha var / kendinizi savunurken dikkatli olun başkasına zarar vermeyin / bir insan gibi örter kış çıplak toprağı / bira alkollüymüş bir bira daha alkollü / tanrılar zayıflıklarım sizin suçunuz güçlerimde size de pay veririm elbet ama orada ben de varım
çıkmakla bitmiyor basamaklar
işkenceler daha saydam olmalı / saydam yönetim anlayışı gereği / yönetilen biziz arasıra unuturuz / yönetiliyoruz / tüm hakkımız oy vermekten ibaret / yığında bir oydan ibaretiz / tüm varlığımızın anlamı budur yönetenler için / dikkatli olunması gereken bir nokta daha / yönetenlerin kişisel yönlerini incelemeyiniz sıkıntıya düşersiniz / içinde tütün kokan bir şeyler bulunmalı buralarda / ten ne kadar uyumludur dokunuşlara / bir dokunuş ne kadar uyumludur tene / ne iyidir yaşamda umutlar ve düşler kurmak / sonra bir umudun bir düşün ardından ömür boyu koşmak / öğreti bu değil midir / siz tüm ömür umudunuzun ardından koşun bizi oyalamayın kendinizle oyalanın ve bulunduğunuz yerde kimseyi rahatsız etmeden ölün / peki benim umudumu ve düşlerimi yaşamadan ölmemin umut etmemekten ne farkı vardır ki / olsun umut önemlidir/
son birkaç basamak
birazdan bir oda girecek yaşamıma / bir oda diyeceğim / bir oda diyecek öteki / düzgün bir örtü olacak masada buruşuk durması daha iyi olacak / benim için kurgulanmış bir düzeni değiştirebileceğim ertesi sabah gelecek düzenleyiciye kadar / ben bozacağım o düzeltecek ben bozacağım o düzeltecek ve bir sabah bekleyeceğim düzenleyiciyi diyeceğim ki ona masa örtüsünden bir çiçek yaptım lütfen bozma / tabi diyecek düzenleyici siz bedelini bu yerin sahiplerine ödedikten sonra/
hani bitmişti basamaklar bir kat daha mı var
estetik önemlidir / en güzel bir insanın duruşunda tavrında durur / köşedeki aydınlatmanın tüm yüzeyi kaplaması kadar / siz yolu gösterirken ben ayrı bir yöne gidebilir miyim / gitsem de beklentim olan sonuca ulaşabilir miyim / ne kadar güzel dedim herkes aynı dili konuşsa örneğin bir aryayı dinlerken söylenenleri anlamak / ben yine de anlıyorum
odanız dedi öteki
odam
ne kadar da geçici oysa benim olan her şey!