DARAĞACI
 ömer gençer
 
 
 

 
alengir

kimi geceler yalnız ve ıssız -yani sensiz- korkuyorum. inanmazsın ama 
gök hep sen yokken ışıldıyor ilk kez ve ilk kez aydınlanıyorum

altın yükleniyorum, masallardaki prens oluyorum, 
ormanlar boyunca gide-duruyorum (abartı)

bir sessizlik doğuruyor an / birden senin oluyorum/

pembe parıltılı bir yıldız yutuyor ışık 
neden sonra bir kapı açılıyor giriyorum / bakıyorum

olmuyor.

bazı geceler tek başıma (sensiz) bir korkuya kapılıyorum.
İnanmayacaksın biliyorum, sen yokken bir ses uğulduyor 
kulaklarımda, koyu gecenin, koyu giysili, koyu düşünceli 
silahşörü oluyorum yalnız sözcükleri arıyorum... 
(bir giz var bunda)

söylemesi doğru olmayan sözü haykırıyorum duyan olmuyor. 
nemli duvar dökülüyor bu sese

olmuyor.

üzerinde anlaşamadığımız durağan bir duyarlılık var. neşe içinde 
kaynaşıyoruz. soyut bir kavramın ardındayız. zıt yönlerde birbirimizden 
uzaklaşıyoruz, yine gözgözeyiz. (kıramadığımız tek şey çember)

geceler boyunca yaşıyorum, yalnız ve sensiz kimi geceler ıslak 
ve darmadağın. kendimi koruyorum nedensiz, yakalarım hep roman 
ajanları gibi kalkık. aynaya bakıp iki oluyorum. yalnızca iki. 
(ayna: ilk yansıyan ve yansıtandır. ( ilk yanılsayan ve yanılsatandır) ) 
bir kaygı kaplıyor içimi, tüm yüklemleri bir arada yaşıyorum. 
hep bir iz var ardımda.

olmuyor.

bir ateş düşüyor içime is oluyorum. ipucu veriyorum... 


ürün listesi       kütüphane
 
 
 

altbölüm

yılgıdır bu tüm deyiş,dizginlenemeyen tayın 
gölgesinde uyuyan gezginin kaygısı gibi. başka 
anlamları da olabilir. heybesinden çıkarınca biraz 
yeşil, toz ve dilek... ve bir kuytuya çekilip 
kaygılarıyla başbaşa kalınca hep haklı olanlar 
gibi bir denkleme devimle, belleğin kurgu, 
bekleyiş ve bulgusu gibi... benzetiş ve 
betimlemedir belki.

bilinen de.

daha sonra ulaşacağımız bir eyteşimin ilk 
izlerini taşıyan dil daha sonra kavram 
en daha sonra sözdizimi gibi. anlatamayıp 
unutabileceğimiz bir özentinin usta parmakları 
arasında da kıvrılabileceğiz. -işte o zaman 
anlatabileceğim neden karşılığı bulunamayacağını-

bu yüzden benzetiş ve betimlemede yılgın ve 
kaygılı olan bu tümdeyiş bir daha hiç 
kapanmayacak bir yaprağın tozlu dizelerinde 
yine kendisini bekleyecek

başa dön        ürün listesi       kütüphane




çekirdeksiz hacim 

tüm imgelerin çekirdeğidir eğlence. İnsanın
kendine yaklaştığı o ölüm anlarından çok farklı 
değildir. (evrende yaşayan şehirlerin sindirim 
sistemidir.) bir araçla ilişkidir. 
bekliyorum...

soytarılar toplanın. sizin önünüzde daha bol 
yiyecek var, daha az içki.
bugün yaşanacak gün; bir sonraya kalmayacak 
yarınların yaşanacağı tek gün.
tüm abartılar toplanın.
az sonra bitmeyecek bir uzam bekliyor bizi, 
son diyecekleri anlatın. 
tüm yergileri anın. 
eskilerden anlamını yitirmiş birşeyler 
mırıldanalım, her anlam bizi örsün.
şimdi yaşamalı.
yarınlara hiçbir şey kalmasın ki bugün 
yine anılmasın. 
tarihi düşürelim.

ölgün günün ritmi karanlıklara gizlenirken 
sessiz kalan orman, gezgini bekleyecek. 
eğlenceli bir bekleyiş. 
her adım bir yetersizliktir. o yetersizlik 
yüzünden yarıda kalan saki kaçan 
bir homurtunun peşinden hiçbir engel 
tanımaksızın koşacak.
eğlenceli bir koşu. 
ve sonra anlaşılacak. o hüzün yarıda kalan 
inançları dağıtırken, daha sonrası için tasarlanan 
bir anla karşılaşılacak. 
eğlenceli bir karşılaşma. (rastlantı diye anılır.)

herşey o korkunç düşten ödün vermeden 
uyandıktan sonra (eğer uyanabilirse ki 
çok eğlenceli olacak.)

başa dön        ürün listesi       kütüphane



camdan küre 

dün bir kopyasını altında bıraktığım yazı, 
sonuçsuz uçuruma yuvarlanırken; henüz 
farkına varamadığım bir duygu beni öfkenin 
bir meridyenine kadar bıraktı. öfke nedensizdi.
zordur öfkeden söz etmek

bakın nasıl açıklayacağım şimdi: 1. öfke 
denince hep zehra'nın ninesinin eski musikiler 
taşıyan en son yapım radyosu usuma gelir ilk; 
halen eski musikiler taşımaktadır. durağan bir 
öfkedir bu. (apaçık öfkelenirim -nedensiz-)
3. otobüs durağında yalnız otobüsün geleceği 
yöne bakan genç kız korkulu dualarının 
birindeymiş gibi hisseder kendini...neden mi? 
otobüsün geleceği yön henüz keşfedilmemiştir 
genç kız tarafından. geçici bir öfkedir bu. 
(apaçık öfkelenir -nedensiz-)
2. benliğinde taşıdığın ve açıklaması da çok 
kolay olan bir duygu -ama değişmez bir 
duygu- izlerini taşıdığım bir geçmişin 
kalıntılarıyla öfkeleniyor sende. farkında 
değilsin ama senin çaban yeterli olmayınca 
sinsi bir öfke senin o duygunu da yok ediyor. 
(apaçık öfkelenirsin -nedensiz-)

bu kadarla kalacağımı sanmayın. camdan bir 
küre düşünün sayd...

başa dön        ürün listesi       kütüphane


 

ilk son

sonsuzluğa doğru ilerleyen sesin üzerinden 
geçtiği ova, her ne kadar boğuk ve tutuk bir 
yeşili kendi içinde taşıyorsa da gizli sanılan 
bir rengi de vardır. anlatmak istediğim "daha" 
farklı olduğu gözden kaçmayan bir böcek, gün 
olunca senin de sesini işitip, yanı başında bir 
ezgiyi birlikte tekrarlarken yok olacak. 
-inanıyorum ki bu korkunç bir yokoluş olacak- 
ve (üzgünüm ki) sen güncende alışık olduğun 
bu yokoluşu öylesine korkunç yaşamayacaksın.

gerçi bütün bunlar daha önce defalarca yinelendi.

unutmamalıyım ki sözcüklerin tükendiği 
yer kanamaya başlar ve bu kan hayatımızda 
sahip olacağımız ilk sondur.

başa dön        ürün listesi       kütüphane


 

darağacı 

                    
seni en son bir güzellikte unutmuştum
                     hani sen kirli ellerinle bir anıyı siliyordun


onu gördüm bana bakıyordu. kendini bırakmış, çamaşır leğeninde döneniyordu gemiler. leğen işliyordu maviliğiyle gemileri.

dedim: bir leğen nasıl işleyebilir rengiyle gemileri
dedi: herşey sözcüklerdeki gibi kolay değil, ben sözcükleri bilmiyorum ama senin için yıprattım bakışlarımı, yüzümdeki çizgileri de ben çizdim, sana yalnız bakmak kaldı.
dedim: yüreğindeki çiçekler her güz solar mı?
dedi: ellerimle renklendiririm tek tek tüm çiçekleri 
dedim: senin bir adın olmamalı 
dedi: söylenebilecek her söz benim adım
dedim: seni bırakıp gitmek zor, eşyalarıma siniyor soluğun
dedi: seni aşklar yıpratmaz, korkular acıtır yüreğini...

onu gördüm bana bakıyordu. kumrallığını dalgalandırıyordu en yavaş kımıldanışım. ürkütmeden yanına yanaştım, eteğini sıyırdım bileklerinden çerçevelere doğru. bir yelkovan bir akrep dönümü. mum üstünde yabancılaştırırken gülüşmelerimizi ve ben seni bilmeden, bir an çevirdim yüzümü...

sen karmakarışık.

-kalabalık- ları senden sonra seviyorum, dedin
ellerimle okşadım kalabalık-ları, her yüzde senin sevecenliğin, ivecenliğin... kalabalık-lar sayılmaz birdir dedin de kalabalık-lar sayılmaz çoğalır, büyür dedim. yüzünde desenlenirken lekeler ve hani benden konuşurken belleğindeki fotoğrafları yırtarak, olduğu yere bırakmıştın ve bana bakarken bir daha anmayacağın sözcükleri peşisıra söylemiştin ya işte o günden beri; o günden beri diyorum, öncesinde verdiğim pozları ben bile anımsamıyorum...

ey uzak, ey hüzün, ey evren gözlü ben de seni süsledim ve terk ettim artık. artık kendine kapanmış bir düş içinde beklemiyorum. beklemiyorum, biliyorum ki gövdende bıraktığım izleri silerken minik çocuklar dolanıyor ayakucumda, yeniden diye bağrışıyorlar...

 

 

K O R O

sevinçliyiz. 

bir derin soluk alma zamanı gelmiştir. 

henüz uzağındayız bir sevginin...

 
 

doyumsuz, kaygılı ve yakın bir şehirde, aydınlık bir sokak uzuyordu baştan sona. kırık bir düşün her parçasını büyütüyordu insanlar. korkunun, dehşetin yüzü gülümsüyordu. ben bir özlemin duygusuz bekçiliğini oynuyordum bu oyunda. -kalabalık-lar birikiyordu gözlerimizde. iyesiz yüreği besliyordu zaman.
 
DÜŞLE. YENİ BİR BAYRAMIN OLSUN. 

boyasam resmini, senden olmayan 
bir imge kalır mı belleğimde?
tutup atsam yüreğimden 
esse yıpranmamış bir sevecenliğe doğru 

git, dedin. gitmemeliydim biliyorum. git, dedin. gideceğimi biliyordun. sesim kristalleşti, kapı döküldü, merdiven sustu, eşiğe ayağım takıldı. konu komşu sırıtan, oyuk gözlü maskeleriyle çıktı. gittim. truva atıydım, hem çekiyorlar hem itiyorlardı. üstelik yenilmiştim. gazeteciler, marketler, kahvehaneler geçti yanımdan yolu sordum barlara, bu şehirde böyle bir yer yok dediler; ısırgan, kuşkucu gözleriyle, inanmadım. bir lokantayı durdurdum, sen buralarda arama, karşı yakaya geç, muhtarına sor dedi. asık yüzlü muhtar yaydı evren planını...

 


K O R O

gizli kalmış tüm iyiniyetlerini 

kolayla ve bir köşeye bırak 

henüz yumuşamamış bir gök

henüz imlenmemiş bir yaşam

henüz çerçevelenmemiş bir yaz

yaratır mıydım senden ve benden.

 
 

yeniden yıpranmamış bir ses çıksa evrene 
ve yeniden varetsek sevinçlerimizi, 
yine "artık anlamı kalmadı" der misin?
yürürken bedenlerinden tutsak insanların 
yüzlerinde acıyan bakışlarını sıyırsak 
"onların özkıyımlarından ben 
sorumluyum" der misin?
ki bakışımsız dokundan 
sızan irinleri durdurabilesin.

geri döndüm. konu komşu tülü araladı, el salladım. yüzünü çivilemiştin sandalyeye. sandalyeler sıkıntılı ve içten yaratıklar, masa yalaka, konuşkan, bardaklar süslü ve çalışkan, çerçeve sen, ben ve el boyaması fon, oda buruşuk ve itici, sesin ürkütücü, tümcelerin çekimser... ya beni bırak, ya kendini öldür dedin. ölümü duyumsadım, çerçevedeki bana baktım, hazır değilim diyordu ısrarla yıllar öncesi, seni soruşturdum hiç olmamış yapaylığın yansıyordu. gözlerimi yumdum, seni eksilttim düşlerimde, adresimi canlandırdım. eski eski eviçlerinden geçtim, dilek sokağından sonrasını anımsamıyordum, üç sokak sayıp sola mı dönmeliydim? sevinç çıkmazı.
 
 



K O R O

donuk bir yüze yansıyordu sayrı elin karaltısı.

kalabalıklardan süzüp taşıyordu belleklere 

bu içten çabanın yansımasıydı 

duyarsız her bakışın

ve her kımıldanış taşıyordu kendinden

 
 

 
yıpratmadığın hiçbir sözcük kalmayacaktı birazdan

SIFATLARI UNUT. KENDİNE YER AÇ.

bir düşün içine sıkışmıştı yaşam. 
baktığın her kesitte bir harf beliriyordu, 
henüz tanımlayamadığın bir tümceyi varedecektin. gözlerimi açtım. yelkovan olduğu yerde titriyordu. bir ezgiyi duyumsadım. bilmediğim sesini yitirme. geliyorum. sesini yitirme

KUKLALAR DÖNÜŞÜYOR ,
ACI İÇİNDE SIZIYORLAR YAŞAMA 
MURDAR SÖZCÜKLER ŞİMDİ 
TÜKENECEK 

seni bırakıyorum dedim. gözlerinde iki kaplumbağaya bakarak. sirenler çaldı, çerçeve düştü, çırılçıplak açıldım sokaklara...

yıkıntılarımı onarsam, onarmasam da 
sever misiniz beni?..

başa dön        ürün listesi       kütüphane