ANALOJİ
 
 korkut kabapalamut
 

 
AY

Gözlerinin külleri uçuşuyordu odamın kavşağında.
Yıllar sürmüş bir çan sesinden arta kalan cinnetin -    
            - paylaşıldığı yerde tam;
Ve içi kelebek dolu kutular gibi kıpır kıpır ederken yüreğim.

Bir yanlışlık var… sanki iki külüstür kelepçe ayaklarım;
Koltukaltlarına sığınan iki kristal bulut değil kesinlikle ama…

Bir boğanın geleceği anıştıran o öfkeli bakışları hiç değil.
Akvaryumumda yüzen büyük bir kuş kadar güzel de değil…

Sanki birazdan incecik pembe zarını yırtarak buraya
-
            - gelecek ay;
Tespih taneleri gibi dökülürken gözyaşları uzayın gögüslerine;
Cebinden çıkardığı yemyeşil bir şekeri uzatacak bize,
Çocuk gözlerimiz minnetle odaklanırken ona.

Bilmezmiş gibi, çok eskiden patlayan beyaz bir balonu -  
                               - dikip,onu Ay diye çağırdığını tanrının.
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane




 
 
SEVDALI RÜZGAR

köklerinden kurtulmuş bir kuştun;
düşünde salıncağa dönüşen gemi.

biraz da ağustos ışığıydın:
ozanın kaleminden gizlice sızan.

kim bilir, belki de eğreti bir yalandın;
dudaklarımda bir parabol.

yalancı kuşları taşa tutan sevdalı bir rüzgar…
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane








AKASYA

Ağlıyorsam, bu bir geri çekilme olabilir,
menevişlenirken gök.

bir şarkının unutulmuş güftesi de olabilir,
can çekişen bir akasya ağacı da.

aslında hepsi hepsi bir kaç inleme,
bir kaç af dileme tümcesidir dudaklarımda.

yanlış bir okla delinirken akasya ! 
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane




 
 
 
ILLUTION

Bahar gelmiş diyorsun, kıpkırmızı dudaklarla:
bir elinde mum, bir elinde şelale.

Bir kadın çocuğunu yitirmiş diyorsun, ağlayan dudaklarla;
ve bir bulut gözyaşlarına boğuluyor.

sanki bendim uyuyan, üzerine bir meteor düşmüş o kırık - 
                   - bankta !
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane

 
 
 
 
 
ISRAR

Çekiyorum çekmeceyi:
(İçine sana ait bir şeyler gizlemiştim !)
Perdeleri kapıyorum.
-Şubat bir köpeğe dönüşmüş, havlıyor !-
Saatime bakıyorum:
(Bunca geç, bunca erken !)

Az sonra soyunacağım;
(Gece alev almış bir ağaçtır !)
Her şeyin daha iyi olması için yakaracağım:
(Bu ne işe yarayacaksa !)

Saatime bakıyorum...
Yaşlandım...
Duvarlarla bir şeyler konuşuyorum;
(Paramparça bir şemsiye imgesi gitmek bilmiyor !)
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane



 
 
 
DÜŞ

Gölgelerin fundalığa uzandığı saatlerde
dudaklarıma dokun.
Her gece düşlerine girsin uyuşmuş bileklerim.

Akşamın kulelere sığındığı saatlerde
şarkı söyle.
Denizin beyaz bir mendil,
kuşların acayip birer kukla olduğunu düşün.
Her gece düşlerine girsin kurumuş bileklerim.

Yağmurun sımsıkı giyindiği saatlerde
dans et.
Ayışığı bir hırsız gibi gözkapaklarımı aralarken,
boğulmuş tilkilerin karaya vurduğu ülkelerde;
her gece düşlerine girsin kırılmış bileklerim.
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane


 
 
 
 
 
BULVAR BOYUNCA YÜRÜDÜN GİTTİN...

bulvar boyunca yürüdün gittin çırılçıplak,
şarkını söyleye söyleye...
ama öyle sıradan bir şey ki şimdi bu.

bir sincapla konuşmak gibi,
bir yangından kurtulmak gibi,
güneşi bir bakışta aldatmak gibi.

yürüdün gittin o bulvar boyunca;
söve söve esen rüzgara,
söve söve ayağına takılan taşlara,
ama öyle sıradan bir şey ki şimdi bu.

bulvar boyunca yürüdün gittin çırılçıplak,
şarkını söyleye söyleye...
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane








REALİTE

Hiçbir yerde olamazdık seninle;
Yırtınırdı sonbahar köpekleri,
Avuçlarının birer pusulaya dönüştüğü
Herhangi bir enlemde.

Hiçbir yerde olamazdık seninle;
Hani bir ırmak karışır ya öfkeli bir denize;
Ve kumsal ağlayan bir gemiye eşlik eder.

Hiçbir yerde olamazdık seninle;
Ne günde; ne gecede…
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane


 
 
 
 
 
SEVİYORUM SENİ

Bir kontrolsüzlük haliyse aşk:
Bütün gümrüklerden elleri cebinde
Yalınayak geçen;
Seviyorum seni…

Bir iç çekişse aşk:
Sazların, timsah dolu nehirlerin
Dinlendiği yerde;
Seviyorum seni…

Bir bırakışsa aşk:
Atlayarak dikenli tellerin üzerinden,
Kırarak kilitli kapıları;
Seviyorum seni…

Bir yanılsamaysa aşk,
Yanlış biliyorsam konuştuğum bu dili;
Seviyorum seni…
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane







UYANIŞ

At kişnemeleri kendime getiriyor beni.
Geceleyin hışırdayan başak.
Yürek atışları kimi batıkların.

Seninle çarpışmak kendime getiriyor beni.
Çatıları deviren yangın.
Gitardaki akor.

Çekip gitmek kendime getiriyor beni.
Asit yağmurları;
Hayali taşlara takılan iyicil bir yaprak.
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane



 
 
 
 
KIRGINIM GÖZLERİNE

Kırgınım köprülere
Süpürge otlarına
Vişneleri gagalayan hamarat kuşlara

Kırgınım gövdeme
Günün birinde bir ceset olacak
Kapılıp gitmek isteyecek
Uyuyan bir nehrin duru akıntısına

Kırgınım gözlerine
Tipide kırpıp durduğun
Ve acıyarak baktığın için bana

Acımadan hiç…
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane


 
 
 
 
 
İTİRAZ

Olmamalı bunca sessiz,
Sessizliğimiz…
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane







MELANKOLİ

Bir nehir, nehirden başka bir şey değilse,
Gitmeli,
Bütün ekinleri yakıp.

Bir çalı, çalıdan başka bir şey değilse,
Susmalı,
Bütün köprüleri aşıp.

Bir ada, adadan başka bir şey değilse,
Yatmalı,
Bütün düşleri çağırıp.
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane


 
 
 
 
 
ANALOJİ

Söylenebilir mi yaşadığım;
Kıyının tapınağında yoklarken kendimi,
Deniz bir masalken ?

Yırtabilir mi bir kuş,
Samanyolunun değirmi tenini,
Esrik bir kayışla gece göğünde ?

Söyle, anımsanır mı çağlar sonra,
Bunca benzediğimiz birbirimize ? 
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane


 
 
 
 
 
 
DENİZ FENERİ

Gülerken görmek istedim seni;
Yeni sulanmış mavi bir ağaç gibi 
Açarken göğe kollarını.

Ve soyunukken görmek istedim:
Avuçları gibi bilge bir dağın,
Teninin beyaza çalan çarşafını.

Bir atın sırtında görmek istedim:
Yılkının kalbine dikilmiş çılgın bir deniz feneri gibi.
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane







 
İHTAR

Nadirdir güneşin böyle bando sesleriyle
Kat edişi göğü;
Ve ateşböceklerinin böyle seslenişi birbirine.

Nadirdir dudağında porselen kırıkları,
Bir Kızılderili gibi yarıçıplak,
Benim için şarkı söylemen.

İnanırım o zaman işittiğim bütün seslere,
Bir istiridyenin oynatabileceğine bir dağı yerinden;
Ve ellerimin hiçbir anlama gelmediğine.

Yağmur çürümüş otlara indiğinde,
Yüreğim bir mermer ocağına dönüşecek;

Sonra sakın, söylemedi deme !
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane


 
 
 
 
 
MASAL - I

"Bir masal anlat bana," demiştin.
"Bir çoban,
Bir prensesi sevsin…
Ve haykırsın
Gazaba gelen kral,
Adamları çobanın peşine düşsün."

Gözlerin nasıl da parlıyordu;
Ve bir gemi gibi alçalıp yükselirken sesin,
Çoktan geçmiştim kendimden.

"Zavallı çoban,
Gezerken yüreği keder dolu,
Dağlarda bir başına;
Kudursun kral,
Gür sakalları öfkeden titresin."

"Aç susuz saklanırken ormanda, 
Başlasın havlamaya
Kralın köpekleri;
Kanı donsun çobanın."



Yazık ki bilmiyordum böyle bir masal;
Ne de hiç benzemeyenini buna;
Ama cesaretim de yoktu söyleyecek,
Düşünür gibi yaptım ben de,
Gözlerimi kaldırarak kederli göğe.

Bekliyordun,
Yakarak rengarenk mumlarını güzelliğinin…
Huzursuz;
Yoksa anlatmayacak mı diye korkarak…
O kadar belliydi ki kötümserliğin.

Elden ne gelir !
Bilmiyordum işte böyle bir masal;
Ne de başka türlüsünü.
Uğuldamaya başladı beynim sıkıntıdan.

"Bırak," dedin sonra birden;
"Boşver, bırak !" 
"Bulurum nasılsa ben
Anlatacak birisini…"

Giderken sırtını dönüp,
Biterken masal !
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane

 
 
 
 
 
 
 
GÜVERCİNLER

Açık unuttuğu pencereden
İki kırmızı güvercin süzülüyor adamın
Küçülüyorlar sonra giderek
Birer yüzük kadar kalıyorlar

Bakışıp bir an için havada
Uçuyorlar onun gözlerine doğru

Şimdi bile kanat çırpıyorlar orada
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane



 
 
 
 
MASAL - II

Aşktan söz edemeyiz seninle, olmaz bu.
Dev bir dalga nasıl patlarsa, kırılır cam.
Nasıl can çekişirse kovukta baykuş.

Duyguların d'sini konuşamayız seninle:
Nasıl yan yatarsa denizde tanker, düşerim ben.
Nasıl salınırsa sudaki mantar.

Ömrüm bir istasyon kulübesinde hep aynı şarkıyı söylemekle gelip geçer.
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane




 
 
ŞÜPHE

Bilemezlerdi sorsalar, neydi bekledikleri ?
Neden toplanmışlardı böyle tören alanında ?
Niye uzatıyorlardı ki gökyüzüne kemikli ellerini ?

Belli ki biraz zaman gerekliydi onlara.
Göğüsleri inip kalkıyordu sıklaştıkça solukları,
Utanıp güzel gözlerini öne eğiyorlardı.

Belki de sadece çekiniyorlardı söylemeye,
Acaba gülerler mi bize, düşlerimizle alay eder mi
Bu kötü adamlar, acaba gerçekten de kötüler mi ?

Beklemeli, beklemeli en iyisi,
Bir yıldız gibi susup,
Uydurarak adımlarımızı mağrur bir atınkine,
Beklemeli gerekirse birkaç bin sene.

Belki de çok daha önce güvenecekler bize.
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane

 
 
 
 
 
YAZ

Çözülüyor bir atın konuşkan cesedi:
Rüzgarın tükürdüğü buz şarapnelleri altında,
Korkunç yapraklar altında.

Saklama, sonu kerevetlerde biten masallar anlatma bana.
Çıplaktın sen, çıplaksın hep, sırılsıklam kuşlar dadanır -   
                 - rüyalarına.
Bir kanyon kadar vahşi, haykırırsın kimi zaman,
Ama henüz yıllar var, bir sualtı piramidinde 
erimiş bir mumya olmana.

Çöl ! hangi gezegenin tarlası bu yarım yamalak ekvator,
Bu garip bayrak,
Hangi yorgun elementten dökülmüş ki bu barok dünya ?

Dilerim o simli kumsallara vurmaz denizkızı bedenin,
Alçı boyalı bir evde,
Bir Akdeniz adasında can çekişir kederin.

Ah, öyle bir yaz saklanıyor ki arkasında bu kışın,
Hiçbir ipucu vermez, veremez, bekleme,
Çok uzaktan gelen yankısı kırlangıç seslerinin.
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane




 
 
SEN

Sen,
bir meteor kadar gizemli
Ve sepya bir at iskeleti
gibi yalın.

Ağdan taşan kıvıl kıvıl
bir balık yığını gibi,

gümüş bir gül
gibi ışıltılı.

Sen,
bir batakhanede
tek başına dans eden
yorgun bir kadın.

Bir bebeğin emziğini sevdiği
gibi sevdiğim,

bir süvarinin kılıcını
sevdiği kadar.

Sen,
yanmış bir orman gibi kıpırtısız
kimi zaman,

kaybolmuş bir karınca
kadar karamsar.

Hep türküsünü söylediğim,
hep söyleyeceğim.

Sevdiğim ve kızdığım.

Sen,
karnıma saplanmış
koca bir cam kırığısın hala.
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane








ARAMAK BOŞUNA SENİ

Aramak boşuna seni
Bu yakamoz tarlasında
Karıncaların sürüklediği yerlerde
Kalabalık pazarlarda

Tenimi bir jilet gibi sıyıran yağmurda
Reddettiğim yarında

Tamamen boşuna
İncir ağaçlarının
Suskun zeytinlerin ardında 

Kelebek mezarlıklarında
Bir posta arabasında

Ya da herkesin kötüye yorduğu bulanık düşlerimde
Yokuşlarda
Kimbilir hangi çobanın güttüğü bulutların ardında

Bütünüyle boşuna 
Çalarken çanları kırmızı bir kilisenin
Mavi mavi yanarken trafik ışıkları denizin

Biliyorum boşuna
Dalgaların arasında
Kumsallarda
Uyuşuk ışınlarında güneşin

Seni sende aramak boşuna
Dudaklarını dudaklarında

Boşuna
Bütünüyle boşuna…

başa dön        ürün listesi       kütüphane