Hala "Şimdi"
Kapının altından gelen ışık dalgası
gözleri hemen oraya yöneltti. Gözler kapıyı açtı, arı karanlıktı, ışık yoktu.
Yavaş adımlarla yürümeye başladı; nereye bastığını bilememenin, önünü
görememenin kaygısıyla yavaşça ilerledi. Ayak seslerini duymamak istercesine
kulaklarını bütün seslere duyarsızlaştırdı. Bir adım daha atacakken ayakları ile
bir nesne çarpıştı. Hemen duraladı, etrafına bakındı, hala karanlıktı...
Gözleri karanlığa alışmışken nesnenin varoluş-ışığı ile karşılaştı. Gözler
karanlığı aşarak sandalyenin ışığına ulaştı. Sadece o parlıyordu karşısında, ama
öyle bir parlaklıktı ki bu, sadece onun uzamı görülüyordu. Sandalyenin
varoluşundan etrafına hiçbir ışık sızmıyor ancak ona dokunulduğunda ışık dokusu
varoluşunu dayatıyordu...
Ansızın sandalye uzaklaşmaya başladı.
Gerisin geriye gidiyordu : geriye, geriye, geriye. -ışık da uzaklaşıyordu.-
Zaman vardı üzerinde, şimdinin ardına saklanmış tüm donukluklar ortaya
seriliyordu. Kendisine bile kapalı olan, kendisini sona erdirip yeniden
yaratmaktan zevk alan "şimdi", bütün uzama yayılıyordu. Şimdi, uzaklaşan
sandalyenin üzerinden kalkarak bedeni çevreledi. Gözler şimdi' ye yakalanmıştı.
Şimdi, bir karabasan gibi çökmüştü üzerine gözlerin. Kendisine yaptığı sürekli
yok etmeyi gözlere de yapmak istercesine gözlere daldı. Kör etti gözleri. Bir
şimdi daha bitmişti "şimdi"...
Kapı aralandı, ışık sonsuz hızında gözlere ulaştı. Varoluş cisimleşti. "Şimdi"
geri çekildi...
Kapı tekrar kapandı. Gözler, kafasında bunlar olup biterken, tam karşısında
durduğu kapının altından gelen ışık kırınımına bakıyordu "hala"...
Hala' nın içindeyse hiç geçmeyen ve yaşanmayan şimdi' ler saklıydı.
|